Bu bölüme Asaf ve Nehir için kalbimi bıraktım, sizler istediğiniz satıra onlar için kalbinizi bırakabilirsiniz.
Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın. Up uzun bir bölüm yazdım.
41. BÖLÜM "OYUN"
"Öylece dikilmeyi bırakıp bize katılacak mısınız yoksa dışarda donmayı mı tercih edersiniz?"
Nehir dediğini yapanlardandı, bugün zorba tarafınıda görmüştüm ve itiraz etmek gibi bir hakkım kalmadığına göre inat etmemek en iyisiydi.
"Biraz eğlenmekten kimseye zarar gelmez." dedim, üşümektense içmeyi tercih ettiğime inanamıyorum.
Nehir'in yanına gittim, yere otururken bacaklarımı onlar gibi bağdaş kurdum.
Nehir pek istekli görünmeyen ağabeyine ve onun bir adım ötesinde duran Asaf'a baktı. "Şaka yapmadığımı biliyorsunuz ve buna rağmen ayak diretiyorsunuz.""Çocuk muyuz biz." Asaf haklıydı ama Nehir ona oyun bozanlık ettiğini ima eden sert bir bakış attı. "Hiç bakma öyle bana göre değil."
"Ne sana göre ki ağır beyimiz söylede bilelim."
"Oyunlar hiçbir zaman ilgi alanımda olmadı, hoşlanmadığımı bilmene rağmen beni zorluyorsun."
"Keyfimdenmi yapıyorum." Tamda öyleydi ve Asaf gülecek gibi oldu. "Sen ıssız adam modundan çık diye uğraşıyorum."
"Halimden memnunum."
"Ben hiç değilim."
"Sevmiyorum Nehir zorlama." Kollarını göğsünde kavuşturdu. "Bana göre zaman kaybı."
"Pek kıymetli zamanını bize ayırmak yerine ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Kitap okurum." Çenesiyle içki şişelerini gösterdi. "Alkol almaktan iyidir."
"Benim canımı sıkma Asaf otuz saniye içinde yanıma oturmazsan o kalın kafanı kırarım."
Nehir'in dişlerini sıkıp konuşmasını, kabaran öfkesini umursamadı.
"Sevmediğim şeyleri kimse bana zorla yaptıramaz." dedikten sonra yüzünü koltuklara çevirdi, oyun oynamamakta kararlıydı ve canına susamıştı.
Nehir ayağa kalktı soluğu onun yanında aldığı gibi yakasından tutup yanımıza çekiştirdi. Asaf direnemedi ağzını açınca Nehir'in öldürücü bakışıyla karşılaştı ve istemeye istemeye adımlarını takip etti.
"Hep böyleydin sen, oyunbozan." diye söylenen Nehir'e karşılık vermedi yüzüne bakmakla yetindi, öfkeli oluşu, hırçın davranması hoşuna gidiyordu.
Nehir yerini alınca Asaf'ı karşıma oturttu, yakasını bıraktı ayağa kalkmasın diye elini omzunu koydu ve hala ayakta dikilmeye devam eden Cesur'a baktı.
"Canın dayakmı istiyor ağabey?"
Cesur başını iki yana salladı.
"Madem öyle niye karının yanına oturmuyorsun?"
"Canım içmek istemiyor."
Nehir yalandan gülümsedi, siniri tavan yapmıştı böyle devam ederse patlayacaktı.
"Merak etme senin için bir değişiklik yaparız, canın cevap vermek istemezse seni zorlamayız, alkol almak yerine şişeyi kafanda kırmamıza ne dersin?"
Şaka yapmıyordu ciddiydi. Cesur kız kardeşini bekletmeyi bıraktı gelip yanıma oturdu.
Nehir rahat bir oh çekti. "Ne zor adamlarsınız be sizi alana acıyorum." dedi, bana baktı. "Senin başın yanmış kızım haberin yok." Sesimi çıkarmadım. Sanki en başta isteyerek evlendik, gönlüm ilk bakışta düşmediya Cesur'a, zamanla sevdim ve bu yola girenin geri dönüşü yoktu geçte olsa anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.