17. BÖLÜM "İKİ ZIT DUYGU"
Tık tık tık.
En son bu sesi duyduğumda başıma gelenleri gayet iyi hatırlıyorum. O kötü anların zihnime süzülmesine izin vermedim gözlerimi araladım, komodin üstündeki telefondan saate baktım sabahın dokuzuydu ve Sevda'nın evde olmadığını bilmek beni rahatlatıyordu yine de pazar günü rahatsız edilmek istemezdim.
Kafamı yastığa gömdüm bana seslenilmesini bekledim çıt çıkmadı.
Ya kafayı yiyordum ya da rüya alemiyle gerçekliği artık birbirinden ayıramıyordum.
İç sesim Sevda Gezgin'in bilinç altıma sızdığını beni içten içe kemireceğini fısıldadı.
Korku...
Evet beni bu hale getiren, kötü rüyalar görmemin nedeni korkuydu ve ben daha kötüsünü görmüş yaşamış biri olarak bu korkuyu yenebilirim.
Güçlüyüm.
Bugün çok işim vardı, yoğunluğumu kendime hatırlattım. Yataktan çıktım, giyindim her zaman ki gibi kot pantolonla geniş kazaklarımdan birini giydim, saçlarımı yukarıdan sıkı bir topuz yaptım. Sevda'yı aramak için hazırdım. Numarasını Cesur hocanın telefonundan dün gece o sızdıktan sonra aldım. Kapıya göz attıktan sonra Sevda'yı aradım. "Alo." Sesini duyduğumda onu hiç özlemediğimi fark ettim. "Kimsiniz?"
"Benim." dediğimde çok sessiz bir tepkiyle karşılandım. Onu arayacağımı düşünmemiştir, benden nefret ediyordu ve sesim sinirlerini zıplatmışta olabilirdi. "Seninle yüz yüze konuşmak istiyorum, bana adresini söyle yanına geleceğim."
Güldü. "Seninle konuşacağımı kim söyledi." Gözlerimi devirdim, böyle davranacağını önceden hesaba katmalıydım. "Ne o beni mi özledin?"
"Sence." diye karşılık verdim, tarafımca istenmediğini ona hissettirdim ve göremesem de yüzünün düştüğüne eminim. "Seninle kavga etmek için aramadım. Konu Cesur hoca."
"Cesur iyi mi?" diye sordu telaşla, her ne kadar onu üzse de bir o kadar seviyordu. "Cevap versene!"
"Cırlama Sevda kulağım acıdı, Cesur hoca gayet iyi." Nefesini rahatça verdi. Onu hem seviyor hem üzüyordu ve çokta kırıyordu, kendinide öyle ve bu tutkudan bir türlü vazgeçemiyordu. İlginç, zor, yıpratıcı ve tümüne aşkın bir parçası diyorlardı.
"Eee ne diyorsun?"
"Adresi mesaj olarak atıyorum." Telefonu kapattı, ardından mesaj geldi. Cesur hocanın arkasından iş çeviriyordum diye kendimi kötü hissettim ama sonradan bana hak vereceğini umarak yanlışımı doğruymuş gibi sürdürmeye devam ettim.
Aşağıya indim, Cesur hocayı koltukta şakağını ovarken buldum çok içmekten başı ağrıyordu kesin. Yürüdüm, adım sesi duyunca kafasını kaldırıp bana baktı. Zayıfladığından elmacık kemikleri belirginleşmiş yüzü incelmişti. Teni cansızdı, dalgalı saçları dağılmış alnına düşmüştü. Kısaca berbat görünüyordu ve ona bakan her göz akşamdan kalma olduğunu anlardı.
"Günaydın." dedim, karşısındaki koltuğa oturdum. Dün gece indirdiğim gömleği giymişti yine ve düğmelerini açık bırakmıştı. Göğsüne uzanan kaplan dövmesinden gözümü ayırdım, boynundan yukarı çıktım ve gözlerimi gözleriyle buluşturdum. Dün geceyi hatırlıyor gibi bakıyordu, yüzünden mahcubiyet akıyordu ve onu o halde görmemden biraz utanmıştı.
"Üzgünüm." dedi. "İçkinin dozunu kaçırdım, seni rahatsız ettim. Bir daha tekrarlanmayacak."
"Rahatsız olmadım, geç gelince sizi merak ettim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.