Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.14. BÖLÜM "BUNU SEN İSTEDİN"
Hayatımı değiştiren adamın gözlerinde öylece asılı kalan gözlerimi alamadım, başka yöne baksam büyük kayıplar verecekmişim gibi hissediyordum ve benim en büyük kaybım karşımdaki adamdı. Duydukları onu sevindirmiş miydi yoksa üzmüş müydü? Anlamadım. Aynı anda hem üzüntü hem sevinci yaşamış gibi geldi bana ama Sevda'nın gelişiyle yüzü duvar gibi olmuştu, saniyelerdir boş ifadesinden en ufak duygu kırıntısı geçmemişti.
Beni sevdiği kadından böyle mi koruyordu. Yada düşünmek için zamana ihtiyacı vardı ve sessiz kalarak bunu yapıyordu. Çünkü rol yapmak, yalan söylemek, olmadığı gibi görünmek ona göre değildi.
Doğrularıyla ilerleyen bir adamdı Cesur Cerrahoğlu.
Sevda birbirine bastırmakta zorlandığı dudaklarını kahkaha atmamak için kemirirken karşıma geçti, benle Cesur hocanın arasına girdi. İki gözüm hala onun gözlerine bakarken karşımdaki kadına yoğunlaşamadım, önceliğim gerekeni erken söyleyemediğim bana kırgın olabileceğini düşündüğüm adamdı.
"Böbreğini alamıyor olmam beni üzdü." dedi Sevda dudak bükerek, çocuk gibi benle dalga geçiyordu."Cesur'uysa..." Göz ucuyla arkasına bakındı. "Derinden sarstı gibi." Konuşmaya dahil olmadım, ağzımı açtığım anda bana saldıracağını biliyordum ama Sevda durmadı. Yüzünü öne uzatıp yüzüme yaklaştırdı ve alkol kokan ağzıyla fısıldadı. "Sana en başında söylemiştim böbreğini çocuk için istediğini."
Yalan söylüyordu. Ona inanmam imkansızdı.
Sevda kendini daha fazla tutamadı güldü. Eve geldiğimden beri onu ilk defa böyle görüyordum, mutluydu ve rahattı, tüm endişelerinden arınmış gibiydi.
Benle işi bitince bana sırtını döndü, Cesur hocanın dibine girdi. "Sevgilim." dediğinde elini göğsüne koydu, parmak ucuyla dokunduğu kısmı hafif okşadı. "İnan en az senin kadar üzgünüm."Cesur hocanın onu duyduğundan emin değilim, hala bana bakıyordu ve ona dokunan kadının yakınlığını hissetmiyordu sanki.
"Diğer her şey gibi bunu da atlatırız, kendini üzme ne olur." Yine kılı kıpırdamadı. Sevda ilgi istedi, ona dokununca ilgiyi almayınca tüm keyfi kaçtı. Şüpheleri vardı benim gibi ve tek ortak noktamız Cesur hocanın hangi tarafı seçtiğiydi. "Hayatım korkutuyorsun beni, kendini toparlamalısın." Onun göğsündeki elini boynuna çıkarınca Cesur hoca elini tuttu aşağı indirdi sonra Sevdayı kendinden uzaklaştırdı.
"Benimle geliyorsun." dedi, göz temasını kesmeden bana yaklaştı, bileğimi tuttu ve Sevda hiç yanımıza gelmemiş gibi, kenara itilmemiş gibi beni ardından arabaya doğru sürükledi.
"Cesur!" Ardımızdan seslenen Sevda'yı yine duymazdan geldi, yeni aldığı siyah cipin ön koltuğuna bindirip kapıyı kapattı. Direksiyon başına geçene kadar pencereden benden kurtulduğunu düşünen Sevda'ya baktım, gözleri nefretle bana bakarken bu seni son görüşüm diyordu. Daha fazla tutamadığı kahkahayı atınca motor çalıştı ve gecenin bir yarısı yola koyulduk.
Nereye gidiyorduk bilmiyorum merakta etmiyorum aklımı kurcalayan tek şey onun bana neden öyle baktığıydı.
"Emniyet kemerini tak, lütfen." Dediğini yaptım. Araba git gide hızlanınca koltuğa tutundum, nefes almam zorlaştı tekrar kaza geçirecekmişim gibi hissettim ve yola bakmayı kestim. Gözlerimi kapatınca kaza anı zihnime süzüldü. O anları yine yaşıyordum ve tazeliğini koruyan korku tüm duygularıma baskın gelince ellerim titremeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.