42. BÖLÜM "İLKLER DAİMA İZ BIRAKIR"

74.4K 3.6K 454
                                    

 
Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.

42. BÖLÜM "İLKLER DAİMA İZ BIRAKIR"

Sevmekle sevmemek arasında bir çizgi yoktu var olduğunu iddia edenler kendini kandırıyor.

Benim gibi cesur olan ne istediğini bilenler itiraf eder sevmekten kaçmaz ve sevilmek ister.

Duygularından emin olmayan kesimse bahanelere sığınır kalbinin sesini dinlemez, gerçeğin peşinden gitmek yerine yanlışı seçer ve hayatının hatasını yapar.

İlk satırlarım tanımadıklarım için.

İkinci satır kendim için.

Üçüncü satır Nehir için.

Ve son satır... Henüz yazılmadı. Bakışını gözlerimde bırakan adamla birlikte tecrübe edecektim ve ona göre zihnimdeki karelere yenilerini yaşayarak ekleyecektim.

"Her ne olursa olsun benimle kalacaksın." dedi, rica etmedi, istedi ve onay vermemi beklemeden konuşmaya devam etti. "Kalbimdeki yerini sorgulamayacaksın, sandığından daha çok değerlisin benim için, bunu sakın aklından çıkarma."

"Bana istediğimi vermiyorsun."

"Sevebilirsin."

"Sevilmeyeceksem istemem seni, gözlerini, ellerini, yüreğini, kollarını, sesini..."

"Ben ruhunu kaybetmiş bir adamım ve sen benim için bir ihtiyaçtan daha fazlasısın, tarafımca kırılırsan kendimi asla affetmem."

"Tüm bunları elimi tutmadan önce düşünecektin."

"Pişmanım."

"Hayır, korkuyorsun ve yalan söylemeyi beceremiyorsun, canını sıkan şey seni dizginliyor kalbini bana açmana mani oluyor. İki çıkmazın varken hiç yolun yok ve sebebi benden sır gibi sakladıkların." Ellerimi göğsüne koydum. "Önceden konuşulan, verilen sözlerin geri dönüşü olmaz biliyorum ve hiçbir şey için geç olmadığınıda sana hatırlatırım. Verilen şansı değerlendirmeliyiz ki ilerde daha büyük sorunlara sebebiyet vermesin."

Ağzını açtı aklından geçenleri okuyamıyor olsam da konuşmak ve sessiz kalmak arasında gidip geldiğini görüyordum. Dudaklarından çıkan tek şeyse "Canım yanıyor." oldu.
Gözlerine çöken kalıcı keder geri dönmüştü ve ben konuşmaya devam ettikçe acısı büyüyor yarasını deşiyormuşum gibi hissediyordum.

"Sana iyi gelebilirim." dedim, göğsündeki elimi yukarı çıkarıp ensesine sardım. "Bende dinlenebilirsin." Başını eğdim, yanağı yanağımdan sürtünüp tenimde hoş bir sıcaklık bıraktı, onu sağ omzuma doğru yönlendirdim, ne yapmaya çalıştığımı anladı, bana uydu. Yüzünü diğer tarafa çevirdi ve başını omzuma koydu, gelen rahatlamayla birlikte derin bir nefes aldı, gözlerini kapattığını hissettim. Şakağımı başına dayadım, saçlarından yayılan kokuyu soludum, bu gece ikimize izin vererek kirpiklerimi buluşturdum.

Dudağımdaki yarım gülümsemeyle, yüzümdeki huzur, ifademe yansıyan hüzünle, elim sevdiğimin ensesinde, yüzüm saçlarında, yüreği avucumda atarken, dakikalar sessizlik içinde geçerken söyleyemediklerine kafa yormadım, benim için atmasını herşeyden daha çok istediğim kalbiyle ilgileniyordum. Beni sevdiğini inkar etmesine rağmen onu seviyorum, bana karşılık vermesini istiyorum ve gözleri benden başkasını görsün istemiyorum.

Kalbinde büyütemediği kadını unutturmanın bir yolunu bulmalıyım.
Bana alışmış ve varlığına alışmış insan zamanla sevmeyide öğrenir. Yeter ki sevgiyi vermesini bilelim.

Kendimi bir süre bu düşüncelerle avuttum sonra ona değer mi diye sorgulamaya başladım ve işin içinden çıkamayınca zihnimi susturdum.

Yorgun düştüm, birazda üşüdüm.

CESUR/çürük koza(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin