Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.
37. BÖLÜM "KARICIĞIM"
"Benimle kal!"
Sıcacık karanlığıma zorla süzülen sesi duymazdan gelemedim, o benim için çok değerliydi, acı çektiğini bilmek beni gittiğim her yoldan döndürürdü öyle güçlü bir tarafı vardı kalbine sahip olduğum adamın. Tekrar kurşuni gözlerine bakabilmek için üstünde durduğum çizginin ötesine geçmedim bana adımla seslenince geri döndüm. Aramızdaki güçlü bağı koparmadım gözlerim kapalı olsa da derinden gelen boğuk, titrek sesine yoğunlaştım.
"Hayır! Hayır! Hayır!" Dakikalardır söylediği tek şey buydu. Bedenim sarsıldı, zarif parmaklarını yüzümde hissettim. "Gözlerini aç!" Denedim, onu sürüklediğim çaresizlikten kurtarmak için çabaladım ve aldığım sonuç koca bir hiçti.
"Sakinleşmelisin." Asaf insanın sinirini bozan sakinliğini yine korurken duruma müdahale etmeye çalıştı, sözüne herkes güvenirdi ve nerde ne yapacağını iyi bilirdi. "Bilinci kapandı diye kendini kaybetme."
"Bana ne yapmam gerektiğini söyleme sakın!"
"Doktor olan benim ve ben ne dersem onu yapacaksın." Noktayı koyan Asaf'tı yine, her konuda kararlı olmasını seviyordum ve ilk defa Cesur'a emir verdiğine şahit oldum bu sefer huyuna gitmedi kendi bildiğini okudu.
Bakıştıklarını hissettim. "Derinden nefes al önce." Sessizlik aramıza girdi, bağımızın koptuğunu düşündüm ve çok geçmeden tekrar ayak sesi, hırıltılar duydum. "Yağmur yağmasaydı kesin donardı." Konuşan Asaf'tı, kıyafetlerimi çıkarıyordu. "Ayak parmakları su toplamadığı için şanslı sadece derisi soğuktan kızarmış." Bedenim ısınmaya başladı, ağrı yavaşça yerini karıncalanmaya bıraktı, titremem azaldı ve uyuşukluk geçince hala Cesur'un kollarında olduğumu anladım. "Nisa'nın yerinde kim olsaydı bu soğuğa dayanamazdı, bedeni alışmış gibi."
"Ne zor şartlarda büyüdüğünü az çok biliyorsun."
"Bu kadarını tahmin etmemiştim, vücut ısısı normale dönüyor. Bu... mucize değil, bedeni soğuğa bağışıklık kazanmış."
Buz gibi havalarda incecik kıyafetler giyseydin, saatlerce yağmurun altında yıkık dökük evime yürüseydin, tir tir titrerken bir gün daha geçti biraz daha dayan diye kendini avutsaydın sende benim gibi olurdun doktor.
O günler... Üşüdüğüm her an zihnime parça parça düşünce kaçmaya çalıştım, geçmişimden sıyrıldım bana bakan gözlerime karşılık vermedim yarınlar yoktu gözlerimde, hayır aynı yerde değildim, kafamda kurmamış kendimi inandırmamıştım yalanlara.
Cesur gerçekti, elime uzanan eli gerçekti, bana bakışı gerçekti, yüzüme dokunuşu gercekti. Hayatımın bir parçasıydı ve baktığım kurşuni gözleri gerçeğin çok ötesindeydi.
Araladığım gözlerime baktı, korku hiç istemesem de gözyaşımı akıttı, kaçtığım geçmişe geri dönmemek için kirpiklerimi kıpırtısız bıraktım, elim yüzüne kalktı parmak uçlarım yanağına deyince nefes alabildim, yaşadığımı hissettim ve titreyen dudaklarımdan dökülen tek sözcükle dudaklarını alnıma bastırdı.
"Gerçeksin."
"Korkma." diye fısıldadı tenimin üstünden. "Benimlesin."
Asaf boğazını temizledi, yalnız değilsiniz mesajını verdi ve Cesur onu umursamadı, yüzüme birkaç öpücük daha bıraktı.
"Gitsem iyi olur."
"Kal." dedim Asaf'a, üstümde sadece iç çamaşırı vardı diye utandım Cesur'dan, ilk defa bu vaziyette kollarındaydım, korkum geçince yüzümü göğsüne sakladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.