Ya çok özlemişim sizi, bundan sonra burdayım ve kaldığımız yerden devam edeceğiz.
😭🥹 Şu an duygusal anlar yaşıyorum.BU UYGULAMAYA, SİZE BU KADAR BAĞLI OLDUĞUMU BİLMİYORDUM. HAFTALARDIR KENDİMİ EVSİZ HİSSEDİYORUM.
Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın lütfen.
45. BÖLÜM "İÇİMDEKİ SENİ ÖLDÜRMEM GEREK"
Soğuk bakışlarımdan etkilenmemiş gibi davranan, yaptıklarıyla nefretimi kazanan, utanmadan yüzüme bakan Burak Aksoy benim için gelmişti.
Başımı yana eğdim, hiç etkilenmemiştim, elimdeki toprağı suratına atmayı, kırdığım saksı parçasını omzuma saplamamak için kendimi zor tuttum.
Bana yaptıklarından sonra karşıma geçip hiçbir şey yaşanmamış gibi davranamazdı.
"Öfkelisin, anlıyorum." Bir bok bildiği yoktu. "Sesini duydum."
"Yalan söylemeyi bırak." diye uyardım onu sertçe. Faruk Akçalı için hazırlık yaparken sessizdim ve kapıya yumruklarımı indirip yardım istememin üstünden en az yirmi dakika geçmişti.
"Peki, sana gerçeği söyleyeyim." Bana adım atacakken elimdeki keskin saksı parçasını ona doğrulttum, bakışları elime kaydı, kaşları çatıldı sonra yutkundu ve bir adım geriledi. Şakam yoktu biliyordu. "Kim için bu hazırlık?" Soruyu sorarken tekrar gözlerime baktı, onu yanıtsız bırakıp açık kapıya göz attım. "Neler oluyor?"
"Seni ilgilendirmez."
"Başın dertteyse yardım edebilirim." Histerik bir kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Onda olmayanı bana veremezdi, keşke kendine yetseydi ve benden uzak dursaydı. Şans eseri kütüphaneye gelmemişti, yine takip edilmiştim. "İste ve olmuş bil."
"Karşılığında benden ne alacaksın?"
"Ben... yanlış anlaşıldım."
"Tabi canım, bana zorla içki içirip sarhoş eden sonra altına alıp becermeye çalışan sen değildin."
"Nisa-" Adımı ağzına alınca suratına toprak atıp onu susturdum ve bunu yapacağımı önceden kestirmiş gibi elini kaldırıp kafasını hızla başka tarafa çevirdi ve küfretmeyi unutmadı.
"Seni uyarıyorum bayım etrafımda dolaşma."
"Sude kaltağını koridorda cirit atarken gördüm, keyfi yerindeydi, yeni avıyla sohbet ederken radarıma takıldı. Bana bakarken gözlerinde beliren korkuyu gördüm, sebebiyse..." Cesaret edip gözlerime baktı. Bakışı 'sana olan hislerimi biliyor' diyordu ama ağzı aksini iddia etti. "Bir halt yemiş gibiydi, rahat durmadığını anladım." Yalan veya gerçek ona inanmadım ve elimi indirmeyerek karşımdaki adama gösterdim. "Kızın gözlerini senin için oymamı ister misin?" Pes doğrusu, şimdide gözüme girmeye çalışıyordu ve ciddiydi. Burak Aksoy'un karanlık tarafıyla ilk defa tanışıyordum, ses tonu bakışı duruşu değişti ve bende etki yaratmadı, aşınaydım bu tiplere korkup kaçmak yerine yıllarca meydan okumuştum. "Ne diyorsun?" Hiçbir şey. Tepki vermedim, Faruk Akçalı gelmeden kütüphaneden bir an önce çıkıp yerleşkeden uzaklaşmalı bir telefon bulup polisi aramalıydım. "Seni kütüphanede mahsur bıraktı, her şeyin bir bedeli olmalı." Kurduğu son cümleden çıkardığım tek anlam haftalar önce sessiz kalması karşılığında bana geldiği teklifle onunla bir gün geçirmeyi kabul etmem, kandırılmam, sarhoş edilmem ve altına yatmamdı.
Ben bir hata yaptım, o bana karşı hatamı kullandı. Bedel, bedenimden faydalanmaktı ve ruhumu incitmekti.
Açtığı kapının karşılığını isteme cüretini gösterirse suratına benden şimdiye dek görmediği en iyi tokadı yiyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.