Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.27. BÖLÜM: "BENİ KALBİNE SOR"
Duyduklarıma hala inanamıyorken ensemdeki nefesi huzursuzluğumu körüklüyordu. Korkudan yutkunamıyor kendimi ele veririm diye konuşmaktan kaçınıyordum.
İlk defa bana bu kadar yakındı, her zaman ki gibi sarılmıyor kaçacakmışım gibi beni tutuyordu. Kolları ilk defa soğuktu, bana sarılan aylardır tanıdığım adam değilde bir yabancıydı sanki.
Ona kıyamadığımdan beni zorlamasını korkuya, sıkan boğan kollarınıysa aldığı alkole bağladım, belki kendimi kandırıyorum bilmiyorum.
İşin ilginç tarafı Cesur Cerrahoğlu'nu istemiyor olmamdı, oysa her kadın ister onu.
Gözlerimi açıp kıpırdandım, kaçmanın anlamı yoktu, gece boyunca zihnimi yoran düşüncelerden kurtulmanın zamanı gelmişti ve içine düştüğüm saçma oyundanda. "Benimle yeni bir adım at." dedi kollarını biraz gevşetti. "Konuşmazsan susmam."
"İstemiyorum."
Yüzünün aldığı hali merak ettim, öfkelendi mi yoksa kırıldı mı?
"Nefes al, Nisa." Kendi tarafına geçti. "Aslında yarın konuşsak daha iyi olur, epey geç oldu, ikimizde yorgunuz."
"Konuşacak hiçbir şeyimiz yok."
Tarafıma baktığını hissettim. "Beni öfkelendirme." Ruh hali hızla değişti yine, sarhoştu, ne dediğini bilmiyordu.
"Senden korkmuyorum." Doğruyu söyledim, onun bana zarar vermeyeceğini bildiğimden konuşmaktan çekinmedim. "Babanın gönlü hoş olsun diye her istediğini yapmak zorunda değilim. Kağıt üzerindeki evliliği bitirebiliriz, ben kendi yoluma giderken siz hayatınıza bir başkasını alıp babanızın dileğini gerçekleştirebilirsiniz. Duygudan, sevgiden, bağdan ve güvenden uzak bir birliktelik yaşamak zoraki değilmiş gibi buna evlilik demek bana doğru gelmiyor."
Koluma dokununca yutkundum, aynı yatakta temas halinde olmak garipti. "Bana, kendine en çokta bize haksızlık ediyorsun." dedi naif sesiyle, beni yumuşatmaya çalışıyordu sözlerine kanmamalıyım. "Beni kalbine sor."
Ne demek istediğini anlamadım.
Dakikalar sonra yine yaklaştı. "Beni kalbine neden sormuyorsun?" diye tekrar etti sözünü ve saniyesinde pişman olmuş gibi "Boş ver." dedi. "Yarın konuşmamıza kaldığımız yerden devam ederiz."
"Bu gece konuşacağız, hiçbir şey başlamadan bitecek çünkü ben bu saçmalığa alet olmayacağım." Cılız çıkan sesimden nefret ettim, daha güçlü olabilir ona karşı koyabilirim. Ardımda durması, bana tekrar sarılmasını yok sayabilirim.
"Gözlerime bak." Yapmadım, öne kaykılmak istedim izin vermedi. "Sana gözlerime bak dedim!"
"Çek ellerini benden Cesur Cerrahoğlu!" diye aynı şekilde sesimi yükselttim, aynı öfkeye sahiptik tek fark benim ona saygı duymam, güçlü bağımızım incelmesinden korkmam. "Senin baban için tüm hayatımı hiçe saymamı bekleme."
"Sana fikrini soran olmadı. Benim isteklerim senin tarafından çoktan kabul edildi."
"Zorla mı?" Sinirden dudaklarımı dişledim, şu an konuştuğum adam alkol yüzünden yabancı birine dönüşmüştü kafası yerinde olmadığı için böyle davranıyor ve beni üzüyordu. Şimdilik kendimi buna inandırabilirim. "Seni kabul etmedim."
"Sana defalarca yardım ettim ve her şeyin bir karşılığı var."
"Gözümde küçülme."
"Dediğine inanıyor musun?" diye sordu, yaptığı tamda bu değilmiş gibi bedenimi çevirdi, çok yakın olsa da kaçmadım yüz yüze bakmamız yararıma olur. "Zorla olsa bile seni yola getiririm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomantizmO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.