4

3.3K 295 14
                                    

"Nasılsın Derin sanki yorgun gibisin?"

Parmak uçlarımda hissettiğim sıcak eller ile yutkundum. Türkü avucumu okşayıp içine yumuşak bir öpücük bırakmıştı. Elimi yavaşça yüzüne yaklaştırmaya çalıştım. Ama omuzuna denk gelmişti. Elimi yanağına çıkartıp diğer elimi de koydum. Kafamı eğip onun yüz hatlarına dokundum. İpek kirpikleri parmağıma değip beni huylandırmıştı.

Parmak uçlarım dudaklarına değdiğinde irkilerek geri çekildi. Ben ise onun aksine ona yaklaşıp dudaklarımı dudaklarının yakınına bastırdım ve omuzlarını kavrayıp sıkıca sarıldım. Sanki sarılmak istemiyormuş gibi hafif eğik kalınca kendimi geri çektim.

"Etek giydim çok eğilemem." Dedi açıklama olarak. Ayağa kalktım ve bir kere daha sarıldım bu sefer belime sıkıca sarılarak karşılık vermişti.

"Hava etek için uygun mu Türkü?" Dedim ciddiyetle. Parmaklarını parmaklarıma kenetledi.

"Hayat bizim için uygun mu Derin?" Bizim için derken ne kastettiğini anlamamıştım. Beni çekiştirirken çantamı almak için masayı yokladım.

"Aldım çantanı." Dedi ve kıkırdadı. Onunla yürümeye başladım.

"Daha dün konuştuk, neden geldin?" Diye sordum. Türkü derin bir nefes aldı ve titrekçe verdi.

"İstemiyorsan gidebilirim Derin."

"Saçmalama tabii ki istiyorum Türkü... Sadece eskiden haftada iki üç gün gelirdin şimdi ise her gün geliyorsun."

"Seni özlüyorum. Sen bana hayatın yaşanabilir olduğunu kanıtlıyorsun. Senin varlığın beni mutlu ediyor Derin." Bastonumun takıldığı engelle yavaşladım. Türkü elini güven verircesine belime sarıp beni yavaşça sol tarafa çekti. Yağmur çiselemeye başlamıştı.

"Sen de beni mutlu ediyorsun." Diye mırıldandım yavaşça.

"Kendini anlat bu gün ne giydin?"

"Şey, siyah bir bluz ve bordo pileli etek giydim ve uzun botlar. Makyaj yaptım. Saçlarımı da dalgalandırdım."

"Özel bir gün mü?" Kıkırdayarak belimdeki elini sıkılaştırdı ve kafasını boynuma yerleştirdi.

"Hayır bebeğim, benim özel olan tek şeyim sensin."

"Senin için mi özelim yoksa diğerlerinden gizli miyim?" Merak ederek sordum. Türkü kafasını boynumdan kaldırdı dikkatlice yüzüme bakıyor olmalıydı.

"O ne demek Derin? Seni neden birilerinden gizleyeyim ki? Sen benim için çok özelsin. Zannettiğinin aksine."

"Ne zannediyormuşum ben?"

"Sadece arkadaşız değil mi Derin? Sen ve ben sadece arkadaşız?"

"Evet öyleyiz Türkü daha ne olacaktı ki?" Cevap beklediğim halde cevap vermemiş derince bir nefes alıp titrek ve güçsüzce dünyaya geri salmıştı.

"Seni eve bırakacağım Derin. Nadide Teyze merak etmesin. Dün çok gezdik diye kızdı bana zaten. Ona haber vermeyi unuttuk." Annemin ona değil bana kızdığını söyleyecekken durdum. Ağzımı açmak canım istememişti. Adımlarımı saymaya devam ederken Türkü sessizliğe bürünmüştü.

"Sessiz kalmanı sevmiyorum Türkü, seni izlemeyi seviyorum."

"Beni göremiyorsun Derin."

"Ama seni duyabiliyorum Türkü." Bir süre durakladı. Nerede durduğumuzu dahi bilmiyordum. Bana bakıyor olmalıydı. Elini yanağımda hissettim. Yaklaştığını yüzüme çarpan ısısından fark etmiştim. Dudaklarını narince diğer yanağıma bastırdı. Ardından yavaşça geri çekildi. Gülümseyerek önüme döndüm. Aptalca sırıtarak onun tüm gün okulda neler yaptığını dinlemeye başladım...

#KalbiDengem

TürküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin