"Basamağa dikkat et." Derin'i uyarmam fayda etmemiş ayağı basamağa takılıp üzerime doğru düşmüştü. Belinden sıkıca sarıldığımda kıkırdadı.
"Of, sana yük oluyormuşum gibi hissediyorum." Çenesinin köşesine bir öpücük bıraktım.
"Saçmalama yoksa ısırırım."
"Ama Türkü mantıken bakarsak... AAAAH!" Dişlerimle yanağının altını, çene kemiğini kavradığımda bırakmam için çığlık atmış ve refleks olarak hızla çekilmişti.
"Yapmasana." Diye bağırdı bana doğru. "Canım acıdı."
"Dur öpeyim geçsin." Uzanıp ısırdığım yere minik bir öpücük bıraktım.
"Geçti mi?"
"Hayır. Bir kere daha öp bakalım geçecek mi?" Kahkahamı bastırarak bir kere daha öptüm.
"Şimdi geçti mi?"
"Çok da geçti diyemem ama." Üst üste öpmeye başlayınca bir süre güldü. Bıraktığımda çenesini sildi.
"Ama yaa. Hep ıslattın Türkü."
"Neyi?" Kafasını eğdiğinde kıkırdadım.
"Yüzün kızarınca ayrı bir seksi oluyorsun bunu daha önce söyledim mi sana?"
"Yok söylemedin." Beraber sonunda evden sokağa çıktığımızda Derin ellerini iki yana açıp esnedi. Tişörtü ve ceketi kalktınca göbeği gözükmüştü.
Tişörtü aşağıya çektim. "Yapmasana etrafta bir sürü insan var sana bakıyorlar."
"Bastonum nerede benim?"
"Bende. Hem senin bastonun benim bundan sonra bastonun, hislerin, duyuların ve rehber köpeğin kısacası gözlerin."
Rehber köpeğin dediğim an gözleri dolmaya başlamıştı. Kendi köpeği Pati sorumsuz bir sürücü yüzünden ölmüştü, o ölünce Derin bir süre evden çıkmak istememişti.
"Duygusallaşma bak seni bir yere götüreceğim."
"Nereye götüreceksin?" Dedi yanağından süzülen yaşı silip.
"Önce gezeceğiz sonra sahile gideriz sonra da bara, bu gece çok güzel bir kadın şarkıcı sahne alacak."
"Kim?"
"Gidince görürsün." Söylediğim üzerine birden gerilmiştim ki Derin kıkırdadı.
"Espiri de yapıyoruz bakıyorum." Gülümsedim... Bir daha asla boşboğazlık etmemeliydim. Ters bir anına denk gelirdi ve beni pişman ederdi.
"Hep surat mı asacağız? Ne olmuş yani bir daha 16 saatlik sevgilimi konsere götürüyorsam?"
Gülerek ona bakıyordum. Ellerini yavaşça gözlerine götürdü.
"Gözlüğümü verebilir misin?" Çantasına uzanıp ona çok yakışan siyah güneş gözlüklerini aldım. Dikkatlice taktım. Arabayı park ettiğim köşeye doğru yürüdük. Parmak uçlarım Derin'in belindeydi. Beraber arabaya bindik.
"Kemerini tak!" Diye uyardı beni. Kemer sesini bekliyordu. Taktığımda derin bir nefes aldı. Radyoda cızırtılı bir kanal eski Türk Musikisinden şarkıları ardarda çalıyordu. Derin kafasını koltuğun başlığına yaslamış. Öylece duruyordu. Elimi bacağına atınca irkildi.
"Güzelim ne oldu? Moralin falan mı bozuk senin yoksa?"
"Tabii ki değil Türkü."
"Ne o zaman."
"Seni düşünüyorum."
"Ha güzel o zaman." Kıkırdayarak önüme döndüm. Bacağının üzerindeki elimi tuttu.
"Mesela şey, eğer görebilseydim değişir miydi bir şey?"
"Neden değişsin ki? Ah pardon değişirdi."
"Ne değişirdi?"
"Sen beni beğenmezdin. Büyük ihtimalle yanında kaslı maslı, gitarcı bir çocuk olurdu. Ben sana asla çarpmamış olurdum ve sen beni asla tanımamış olurdun."
"Bilemem, illa tanışırdık. Biliyorsun ben kaderin cilvelerine inanan bir insanım." Kafeye geldiğimizde arabayı otoparka park edip. Derin'e yardım ettim. Beraber içeriye ilerlerken konuştum,
"Arkadaşlarımda tanış? Yani şey, arkadaşlarımla tanışmak ister misin?"
"Olur ne zaman?"
"Şimdi."
"Şimdi mi?" O dudaklarını şaşkınlıkla aralamışken çoktan masaya yaklaşmıştık. Burak bizi görünce ayağa kalktı ve elini uzattı.
"Merhaba ben Burak, Türkü'nün grubunda bateristim. Ama bu sana söylememiştir bir grubu olduğunu." Derin, yavaşça nefes aldı ve yüzüne ufak bir sırıtış ekledi.
"Burak, elini uzattıysan eğer göremediğimi ve elini sıkamayacağımı biliyorsun değil mi?" Dedi Derin ve güldü. Burak birden duraksadı.
Ardından uzanıp Derin'in elini tuttu. "Ben görüyorum ama. Ben sıkarım." Derin gülümseyince rahat bir nefes aldım. Bir an oldukça gerilmiştim.
#KalbiDengem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkü
Chick-Lit"Beni göremiyorsun Derin..." "Ama seni duyabiliyorum Türkü." Onu göremiyor olabilirdim, dünyadaki renkleri göremiyor olabilirdim. Ama o sesinin rengini hayal edebiliyordum. Onu sevebilirdim, ama o beni sevebilir miydi bilmiyordum... #KalbiDengem