Derin'in elini tutup oturacağımız kafeye doğru çekeledim. Köşelerden çok göze batmayan bir yer bulup Derin'in sağına oturdum. Bedenimi ona doğru çevirip derin bir nefes aldığımda güldü.
"Hayırdır güzelim gözlerini alamıyorsun benden?"
"Ben sana hep böyle bakıyordum Derin, tanıştığımızdan beri hem de. Sadece sen bunu yeni görüyorsun."
Elimi onun beline attım. Gelen garsona standart bir fransız kahvaltısı istediğimizi söyledim. Derin beni inceliyordu.
"Fransızlar doğru düzgün kahvaltı etmez ki." Dedi kıkırdayarak.
"Biz turistiz güzelim bir sürü şey dizecekler masaya." Eh saçma bulduğum bir şey olsa da sonuçta Fransa'da sevdiğim kadınla birlikteydim.
"Bi kere öpeyim mi?" Dedim kulağına fısıldayarak. Kıkırdadı.
"Olmaz dışarıdayız."
"Nolur, nolur, nolur, nütfenn." Dedim L yerine N kullanarak. Olağan gülümsemesiyle bana döndü.
"Olmaz Türkü, dışarıdayız." İyice yanına sokulup boynundan bir öpücük aldım.
"Öptüm bile." Masaya servis açıp yiyecekleri getirirlerken Derin'den biraz uzaklaştım ki rahat yemek yiyebilsin. Ben getirdikleri tereyağlı sıcak kruvasanı tadarken Derin zevkle karışık bir mırıldanma çıkarttı.
"Uzun süre sonra yediğim yemek gözüme de hitap ediyor. Heyecanlıyım."
"Derin sana bir şey soracağım." Çatalımla Kamamber peyniriyle oynarken derin bir nefes alıp sevgilime bakmıştım.
"Sor güzelim." Dedi beklentiyle. Gergince çatalı yerine bıraktım.
"Sence ben, güzel miyim? Ya da şöyle sorayım ben senin hayal ettiğin gibi biri miyim?"
Lokmasını yutup bir yudum kahve içti ve gözlerini gözlerime sabitledi. Elimı masanın altından çıkartıp iki eliyle sardı.
"Sen benim hayatımdaki en güzel kadınsın. Seni çok seviyorum." Dedi gözlerime bakarak. Utançla kafamı eğdim. Çoktan kızarmaya başlamıştım.
"Hayal etme olayına gelirsek. Biliyorsun Türkü seno hayal etme kalıba sokma konusunda fazlasıyla hassastım. Nedendir bilmem ama sana bunu yapmak beni rahatsız ediyordu. Ben de hiç yapmadım. Sadece silüettin. Sadece tanıyordum ve seviyordum seni. Ellerimle keşfettiğim kadardın hep. İyi ki de öyle kalmışsın. Sana bir kere ilk dokunuşta aşık oldum zaten ben. Şimdi ise, dün yani. İlk görüşte aşık oldum. Benim binbir cefamı çektin sen. Derdime tasama ortak oldun. Şimdi senin için bir şeyler yapma sırası bende. Dile benden ne dilersen sevgilim."
"Sadece bırakma beni Derin. Tamam mı?" Elimi dudaklarına götürüp bir öpücük bıraktı.
"Hayır anlamıyorum çok da güzel kadınsın niye beni seçtin ki sen?"
"Sen de çok güzelsin."
"Yaa, Türkü şu çillerimi gördün mü sen benim? Cildimin bu kadar lekeli olduğunu bile bilmiyordum. Hele ki şu saçlarım. Fazla cansızlar. Kuaföre o kadar parayı hep boşa vermişim."
"Senin buran da çok güzel." Dedim kendi vücudumdan kalbimin üzerine elimi koyup kastettiğim yeri göstererek.
"Derler ya; gönül gözüyle bakmak, görmek. Seni hep o şekil sevdim. Şimdi de gözlerimle seveceğim. Bir gün yine bir sorun çıkarsa göedüğüm son şey sen ol diye. Hatıralarımda hep sen kal diye. Ama hep mutlu ol ki seni hiç üzgün hatırlamayayım."
"Beni ne üzebilir ki? En büyük dileğim gerçekleşti resmen."
"Senin mi benim mi?" Kahvaltısına geri döndü. Ben ise tüm kahvaltı boyunca kafamı tabağımdan kaldırmadım. Çünki ne zaman sevgilime bakmak istesem ve gözlerimi tabaktan saniyelik ayırsam Derin'in o buz mavisi göz bebekleriyle karşılaşıyordum. Beni izliyordu. Ve bu beni oldukça utandırıyordu.
"Bu kadar kızardığını bilmiyordum." Dedi gülerek. Bedenimi geriye yasladım. Kahvaltısını bitirmişti.
"Epey kızarıyorum."
"Evet, al al olmuş yanakların. Çok tatlı duruyorsun."
"Yapma işte zaten domates gibiyim daha niye zorluyorsun Derin?" Yakınarak şikayet ettiğimde yanıma doğru yaklaştı. Elini omuzuma attığında kafamı onun boynuna doğru yasladım.
"Hep burada kal olur mu?" Dedi fısıldayarak. Şehirin gürültüsü, insanların sesi birbirine karışmıştı. Sevgilim ise o güzel ses tonuyla hepsinden ayrılmış ve bana bir cennet ezgisi tınısında fısıldamıştı.
"Ben ne güzellikler işledim de tanrı seni bana verdi?" Diye sordum ve kendimi onun omuzundan kaldırdım. Parmaklarımızı birbirine kenetledi.
"Mesela aylarca kör bir kadına dost oldun, yoldaş oldun hatta yetmedi o kadına hayat arkadaşı oldun. O kadının hayatı oldun, gözleri oldun. Daha ne güzellikler yapabilirdin ki?"
Haklıydı, bıkmadan usanmadan peşinden koşmuştum. Doğrusu bu diyerek vazgeçmemiştim ondan. Hoş, doğrusu neydi, ne zaman doğruydu bilmiyorum artık ama. Hayatımdaki tek gerçeğin Derin olduğunu fark ettiğimden beri. Sadece ona ve mutluluğuna yoğunlaşmıştım.
"Şimdi kalk bakalım beni müzeye götürmeyecek misin sen?" Cevap beklentisiyle sordu.
"Evet, müze. Haklısın." Dedim gülümseyerek. Beraber ayağa kalktık. Ben hesap işini hallederken Derin üzerine deri ceketini giymekle meşguldü. Hesabı ödedikten sonra yanına gittim.
"Söyle bakalım Türkü, sevgilinle planınıx nedir?"
"Ona göstereceğim."
"Neyi?"
"Dünyayı..."
#KalbiDengem
Hadi bakalım yorum yapın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkü
ChickLit"Beni göremiyorsun Derin..." "Ama seni duyabiliyorum Türkü." Onu göremiyor olabilirdim, dünyadaki renkleri göremiyor olabilirdim. Ama o sesinin rengini hayal edebiliyordum. Onu sevebilirdim, ama o beni sevebilir miydi bilmiyordum... #KalbiDengem