2

4.1K 297 6
                                    

"Peki şey, şu dinlediğimiz kadın? Onun bir şarkısını söylesen?"

"Deniz Tekin mi?" Kafa salladım ve onayladım. Türkü'den ses gelmemişti. Gitarın kılıfının sesini duydum. Heyecanını hissedebiliyordum.

"Heyecanlanma, çok güzel bir sesin var." Derin bir nefes aldı. Bir süre ne bir ses ne bir hareket duydun.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordum.

"Seni inceliyorum, çok güzelsin." Dedi. Elime eli değdi. Ardından saçıma dokundu. Yüzüme gelen saçımı geriye attı. Eli çenemde sabit kaldı. Okşamaya devam etti.

"Çalacak mısın?" Diye sordum. Beni kısaca onaylayıp elini yüzümden çekti. El yordamıyla yoklayarak kahvemi buldum. Yoğun kokusu içime işlerken dalgaların sesi kulaklarımı doldurmuştu. Türkü'nün gitarının sesini duyduğumda her şeyden uzaklaşıp onu düşünmeye başladım. Koca bir karanlıkta parıldayan kadını düşündüm. O şarkıyı söylerken iyice arkama yaslandım ve anca ayda bir kere söylediği güzel şarkının tadını çıkartmaya başladım.

Seni yerlerde göklerde bulamazlarken
Bende gizli olduğunu görenler olmuş.
Umudummuymuşsun yüreğimde
Kımıl kımılmışsın bileklerimde.

Tomur tomur ter, ışıl ışıl fer
Ellerimde göz bebeğimde,

Aramızda dağlar yollar yıllar var iken
Beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.
Sargın yaprak mışım dağlarına
Yangın toprak mışım yağmurlarına

Türkü olmuşsun umudummuşsun
Sevdama yarınlarıma...

Türkü olmuşsun umudummuşsun
Sevdama yarınlarıma...

"Bu güzel sesinin değerlendirilmesine izin vermeliyiz." Dedim gülümseyerek. Türkü galiba gitarı kılıfına yerleştiriyordu.

"Sesimi güzel bulan tek kişi sensin." Dedi. Kahveyi az önce aldığım yere geri koydum.

"Türkü, bir kafeye gidelim mi biraz dinleniriz."

"Olur gidelim." Dedi şaşkın ses tonuyla. Elimi tutup beni kaldırdı ve koluma girdi. Artık hep yaptığı gibi tenime sokuldu. Yavaşça yürümeye başladık. 

"Konuşur musun?" diye sordum onu konuşturmak için. Kıkırdadı

"Hep ben konuşuyorum ama..." dedi. Kolumu okşuyordu. Dikkat dağıtırcasına koluma dokunuyordu. yavaşça kolumu çektim. Bastonumu açarak tek başıma yürümeye devam ettim. Türkü elimi kavradı.

"Kızdın mı sen bana? Konuşmak için moralim yok özür dilerim." dedi.

"Sana kızmadım sadece başım çok ağrıyor." Elimi tuttu beraber sahil kenarından yürümeye devam ediyorduk. 

"Derin." dedi bana doğru, sesi oldukça yakından geliyordu. "En çok neyi özlüyorsun? Neyi görmeyi? Son beş senedir görememek..."

"En çok karanlığı özlüyorum Türkü, en çok karanlıkta kalmayı o siyah renkte yaşayabilmeyi." Bana soru soracaktı, incelendiğimi hissedebiliyordum ama sormuyordu ben de sustum denizin sesini dinleyerek yürümeye devam ettim...

#KalbiDengem

TürküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin