30

2.6K 215 35
                                    

"Sana yalan söyledim." Arkasından sarıldığım Derin beni birazcık iterek benden uzaklaşmış kafasını hafifçe bana doğru çevirmişti. Gözlerimi araladım ve ne söylediğini algılamaya çalıştım.

"Sana yalan söyledim Türkü." Gözleri yaşarmaya başlamıştı.

"Ne diye yalan söyledin güzelim." Dedim onu kendime çekerek. Beni biraz daha itti.

"Görebildiğini zaten biliyorum." Dedim gülümseyerek. Derin bi anda şaşkınca ağzını açtı.

"Ne?"

"Görebildiğini biliyorum sevgilim. Sana evlenme teklifi ettiğimde gözlerimin içine kadar baktın ve bu ilk defa oldu." Ona teklif etmiştim, kabul etmişti. Sevişmeye başlamıştık tam dört saat önce. Dört saat sevişip kafamızı yastığa koyduğumuz an Derin patlatmıştı bombasını.

"Derin, yalnızca senin söylemeni bekledim. Senden duymak istedim. Ki, hâlâ duyamadım."

"Ben görebiliyorum Türkü'm." Dedi gözlerinden boncuk boncuk yaşlar dökülürken. Kıkırdadım... Onun adına mutluydum elbet yıllardır olmadığım kadar hem de. Ama niçin bana bunu ilk anda söylemediğini merak ediyordum. Güvenmiyor muydu bana? Ameliyatı başarısız geçseydi eğer onu terk edeceğimden mi korkuyordu yoksa? Ben bu kadına anlatamamış mıydım kendimi? Niçin saçma sapan sebeplerden beni kendinden uzaklaştırıyordu ki?

Kafamda cevaplanmasına ihtiyaç duyduğum onlarca soruyla Derin'in gözlerine bakıyordum. Ayağa kalkıp otel odasının perdelerini açtım. İçeriye gün ışığı dolarken Derin'in bana bakan mavi gözleri parıldıyordu. İçime doğru baktığını görebiliyordum. Derin bir nefes alıp karşısına ilerledim.

"Görüyorsun beni sen!" Dedim ondan bir onay bekleyerek. Kafasını salladı. Ellerimi yüzüme kapattım. "Seninle ilk defa seviştik, aylardan beri, ilk kez ve tam da planladığımız gibi oldu ha? Gördün beni, dokunuşların bilinçliydi, ağlaman ise mutluluktan." 

Ağlamaya devam ederken alt dudağını ısırıp gülümsedi, ah o gülümsemesi o kadar güzeldi ki. Aynı şeyi tekrar edip duruyordum, lakin başka cümleler kurmaya yetmiyordu kelime haznem... Özellikle Derin gibi bir kadın karşımdayken. 

Hıçkırıklarını duyduğumda ellerimi göğsüme bağladım. "Hey! Derin..." Bana bakmasını bekliyordum. Ama kafasını tersine çevirdi. Yanına yaklaşıp dizlerim üzerine çöktüm. Kafamı dizlerine yaklaştırdım. Elleri saçlarımı kavradı dudaklarımı dizlerine bastırdım, ardından uyluklarına ardından karnına. Yavaşça öperek yukarıya çıktım boynundan derin bir nefes aldım ve çenesini öptüm.

Dudaklarımı dudaklarına değdirdiğimde tanıdığım sıcak dudaklar bu sefer buz gibiydi. Ellerimi çıplak bedenine sardım ve iyice eğildim üzerine. İkimiz birden yatağa devrilirken Derin güldü. Kasıklarında oturup bedenimi dikleştirdiğimde bana doğru baktı. Ellerini göğsümün hemen altındaki dövmede gezdirdi. Anka kuşunu parmaklarıyla okşadı ardından elini uyluğuma indirdi.

"Anlata anlata bitiremediğin o dövme. Çok güzelmiş. Yani, bilinen bir tablo hikayesini bilmesem de tabloyu tanıyorum..."

"Bırth Of Venüs, Venüs'ün Doğuşu Sandro Botticelli tarafından yapıldı yıl 1486, hikayeye göre Zeus'un babası olan Kronos tanrı katındaki hükümdarlığı ele geçirmek için babasının cinsel organını keser ve Akdeniz'e atar. Organ denize düşünce oluşan köpüklerden Aphrodite doğar. Deniz kabuğu içinde yol alarak Kıbrıs kıyısında karaya çıkar. Tabloda tam karaya çıkış anı var. Sağındaki Zephyr onu rüzgarla kıyıya çıkarmakta ve  Horai onu giydirmek için ilkbahar desenli kumaşlarla beklemekte. Biliyor musun bir rivayete göre bir gün Botticelli Şeytanca bir erotizme hizmet ettiğini düşünerek o dönem yaptığı bir çok tabloyu yakar ama Venüs'e kıyamaz."

"Mitoloji ile bu kadar alakadar olduğunu bilmiyordum bile."

"Öyleyim, peki ya sen? Neden kasıklarında bir saat dövmesi var güzelim?" Ellerini çıplak kasıklarına götürdü, köstekli bir saat dövmesiydi ve saatin akrep, yelkovanı yoktu.

"Sadece zaman o zaman o kadar hızlı geçiyordu ki, eh bende gençtim..."

"Hala gençsin hayatım." Kıkırdadı. 

"Nasıl hissediyorsun kendini?" Diye sordum. Bedenini dikleştirdi. Ellerini belime sarıp beni iyice kendine bastırdı ve omzumdan öptü. 

"Seninle her şey çok güzel." Beni çevirip yatağa bıraktı. Ayağa kalktığında onun hareketlerini takip etmeye başladım. Dudaklarımı birbirine bastırdım gülümsemekten yanaklarım ağrımaya başlamıştı.

Masanın üzerinde duran telefonumu eline alıp bana getirdi. "Bizim fotoğraflarımıza bakmak istiyorum. Seninle seni görmeden onlarca vakit geçirdim Türkü, hepsini telafi edeceğim bebeğim ama önce geçmişi anlatmanı istiyorum, göster bana neler yaptık?" Güldüm, sanki daha da gülmek mümkünmüşcesine. Elimi uzatıp telefonumu aldım yanıma geldi. Çırılçıplak sarıldı arkamdan. Omuzum üzerinden telefona bakıyordu.

Saçlarımdan derin bir nefes çekerek dudaklarını boynuma bastırdı. "Tek hayalimi gerçek kıldığın için sana sonsuza dek minnettar kalacağım Türkü'm." dedi kulağıma doğru fısıldayarak. İç organlarıma dek ürpermiştim...

#KalbiDengem

Final yakın dostlarım :(

TürküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin