28

2.3K 191 17
                                    

3 Gün Sonra

"Evet, açıyoruz sonunda. Heyecanlı mısınız?" Doktorun Fransızca konuşmasını bize İngilizce'ye çeviren hemşireye bakıp yutkundum. Derin hastane kıyafetiyle o sedyede duruyordu. Gözlerinde ise bantlar vardı. Kafamı salladım heyecanla. Bu aptal heyecanımı bile görmesini istiyordum.

Doktor gözlerindeki bandı açmaya başladığında nefesimi tuttum. Derin gülümsüyordu. Doktor tüm bandı açtığında beklentiyle Derin'e baktım. Onun ise aniden suratı düşmüştü.

"Derin?" Dedim heyecanla. Derin bir anda başını yere eğdi. Doktor elindeki kalem gibi olan kontrol ışığını onun gözlerine tuttu.

"Tepki vermiyor." Dedi. Hayattaki tek gerçek dileğimin bir anda yerle bir edilmesi iki kelimeye bakıyormuştu meğer.

Tepki vermiyordu. Doktor ışığı önlüğünün cebine koydu. Diğer cebinden bir kalem çıkarttı ve Derin'in dosyasına negatif çizgisini attı.

Bir anda dolan göz yaşlarım benden izin almaksızın aktı yanaklarımdan. Gözlerimi kırpıştırdım.

Hemşire, "Maalesef yapabileceğimiz başka bir şey yok." Dedikten sonra doktorla beraber odadan çıkarken ben kendimi koltuğa bırakmıştım.

Derin iç çekerek ağlamaya başladığında kafamı ona çevirdim. Kalkıp yanına giderek ona sıkıca sarıldım. Benim sarılmamla ağlaması şiddetlenmişti. Ellerimi yanaklarına koyup kıpkırmızı ve kanlanmış etrafları da morarmış gözlerine baktım. 

"Yapma Derin." Dedim çaresizce. Dudaklarım bile titriyordu. Kafamı kucağına koydum. Karnına doğru yatmıştım. Göz yaşlarım onun kıyafetini ıslatıyordu. Üzerime doğru kapaklandı.  Saçlarıma bir öpücük bıraktı. Ve dudakları orada kaldı. Derin bir nefes aldı saçlarımdan.

"Canım." Dedim kafamı kaldırarak. Elimi yine yanağına yerleştirdim. Alnına bir öpücük bıraktım.

"Ağlama lütfen. Seni çok seviyorum." Hemşire odaya gelip beni yanına çağırdığında Derin'in dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım.

Dışarıya çıkıp hemşirenin peşine takıldım. Elimden hiçbirşey gelmemesi beni o kadar boğuyordu ki. 

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Oturup hüngür hüngür ağlamamak için elimden geleni yapıyordum. Kendimi o kadar sıkmıştım ki, bedenimin kasıldığını hissettim bir an.

"Şimdi ne yapacağız?" Ceren'e doğru baktım. Ceren elini omuzuma attı.

"Yapacak bir şey yok, yeni doktorlara gideceğiz." Cerenle beraber doktorun odasına geçtik. Ellerimi göğsümde birleştirdim. 

Doktor başka yöntemler ve ameliyatlar olduğundan bahsederken onu ve tercümanını gram dinlemiyordum. Sadece Derin'i düşünüyordum. Onu eve götürebileceğimi ve çıkabileceğimizi söylediğinde Ceren ile birlikte odadan çıktık. Odaya geçip Derin'in çantasını toplamaya başladım. Sessizce duruyordu.

"Annenleri aramak lazım."

"Aradım ben, sen hemşirenin peşinden çıkınca." Gözlerimi ondan kaçırarak hızlıca çantasını onuzuma taktım. Üzerindeki kıyafetleri değiştirmişti. Ayakkabılarını giymesine yardım edip bağcıklarını bağladım. Elini kavradığımda bana iyice yaklaştı. Bastonu eline almıştı. Beraber hastaneden çıktık. Ceren arabayı almaya gittiğinde Derin ile yan yana hastanenin çıkışında dikildik.

"Beraber her şeyi atlatacağız biliyorsun değil mi?"

Cevap vermedi. Yine bir cevap beklememiştim. Dudaklarımı yanağına bastırdım. Elimi onun beline sardım. Bir an dönerek bana sıkıca sarıldı.

"Şimdi, gezecek bir şehir var." Kıkırdadım. Derin zoraki gülümsedi. Ceren arabayı getirmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gerçekten bilmiyordum. İlk defa bu kadar çaresizdim.

#KalbiDengem
Ellerimi tutsan da hiç bırakmasan.

Uu neler oldu neler.

TürküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin