18

3.2K 263 44
                                    

"Ah, seni kaybettim zannettim. Çok korktum! Neden bana haber vermiyorsun Derin." Ayağa fırlamış Derin'in ince bedenine sarılmıştım. Derin şaşkınca geri çekildi. Elindeki bastonu katlıyordu.

"Aşkım, lavaboya gittim. Jale götürdü." Hemen arkasından Jale yaklaşınca ona ateş eden bakışlar yolladım.

"Neden bana söylemedin seni götürürdüm."

"Bir şeyler konuşuyordun. Kimdi o?"

"Konuştuğum kişi Tuna barmen. Konservatuardan arkadaşım." 

"Eh tamam işte ben de rahatsız etmek istemedim, kendim de gidebilirdim ama Jale teklif etti." Ellerimi onun ince bedenine sarmış oturması için yanıma çekmiştim. Yaklaşıp yanıma oturdu. Ellerini benim kucağıma yerleştirdiğinde kolumu omuzu üzerinden boynuna sardım.

"Ah Derin, yapma bana bunu. Bir dahakine haber ver. Senin için endişeleniyorum." Barda çalan hafif şarkı değişirken Tuna yanıma gelmişti

"Abi, söylüyoruz herhalde şarkı? Yenge hanım merhaba ben Tuna."

"Ben Derin." dedi Derin kısaca kafasını boynuma yaslamıştı, konuşmak mı istemiyordu yoksa? Onu üstelemeden Tuna'yı ayarlayıp yolladım. Kafamı boyun girintisine ilerlettim.

"Bir sorun mu var?" Dedim kulağına fısıldayarak. Kafasını iki yana salladı. Parmaklarımı kavramış olan parmakları sıkılaşmıştı.

Burak yanımıza içkilerle geldiğinde gözlerimi devirdim.

"İçmeyeceğim dedim sana Burak."

"Bi shottan bir şey olmaz. Hem yenge isteyecek belki."

"Ben içmiyorum teşekkürler." Derin yine kestirip atmıştı. Ne olduğunu anlayamıyordum. Ne yapmalıydım nasıl davranmalıydım onun bu tavırlarına.

Önceki iki kız arkadaşım tarafından terk edilmiş yorgun hassas bir başak burcuydun ben. Hayatta mutlu olmayacaksam neden doğmuştum ki? Sıramı salıp direkt cennete gidebilirdim. Değil mi?

Ne yapacağımı bilmez öylesine bakınırken elimi içkilere uzatmak istedim. Fakat Derin elimi bırakmadı.

"İçkili içkili araba mı süreceksin Türkü? Delirtme beni." Haklıydı, daha eve gidecektik. Bir süre sonra doğruldum.

"Ben sahneye çıkacağım sen buradan kalkma sakın yanına gelenlerle de konuşma. Bak sadece beni dinle şarkı söyleyeceğim tamam mı?" Kafasını sallayarak beni onayladı. Derin bir nefes aldım sahneye doğru ilerlerken Tuna gitarist çocuğun gitarını bana uzattı. Ben ise onun yerine piyanoya doğru ilerlemiştim. Parmaklarım piyanonun tuşlarına değdiğinde Derin kafasını oturduğum tarafa doğru çevirmişti. Dudakları yavaşça hareket etti. Ne sormuştu? Jale ona cevap verdi. Parmak uçlarımdaki tuşlardan dökülen büyülü notalar, beni can kulağıyla dinleyen kadınım, gururla bana bakan arkadaşım, ilk kez piyano çaldığımı gören diğerleri ve beni tanımayan bir çok insan sessizleşmişlerdi.

Halbuki bilmiyordu hiçbiri galiba lazım olan şey sesti. Sesler bizi biz yapardı. Sesler sayesinde müzik vardı, sesler güzeldi. Sesler klavuzdu. Ses her şey demekti.

Elimde olmadan daha duygulu bastırdım tuşlara. Ve daha hızlı. Sanki basit bir retro-barda değil Hollywood sahnesindeymiş gibi bir ihtirasla. Beni izleyenler basit, rahat, spor giyimiyle 20-25 yaş arası kadın ve erkekler değil de. Sanki olgun tutkulu sanat severlerdi. Bu tür sınıflara ne gerek vardı bilmiyorum ama aklıma gelip duruyordu. Ellerim benden habersiz bir klasik mozik çalmaya başlamışken, dinleyenler arasında fısıldamalar başlamıştı.

Ne olmuştu? Beğenmemişler miydi? Beğenmesinlerdi. Benim için önemli olan onlar değildi. Sonlara yaklaşıyordum notalarda o sırada Tuna sahneye adım attı. Elinde mikrafon beni bekliyordu. Bitirdiğimde ufak çaplı bir alkış yükseldi. Ardından Tuna konuştu.

"Performans sergileyecek sanatçı önemli bir sağlık sebebi sorunuyla bu gece sahne alamayacak ama hepinizin bilet paraları iade edilecek. Kalmak isteyen olursa bu gecelik biralarınız bizden. Kusura bakmayın iyi eğlenceler."

Tuna ile beraber sahneden indik. İnsanların sesi yükselmişti. Bir bir barı terk ediyorlardı. Derin'in yanına oturdum.

"Biz de gidelim mi?" Dedim, kafa salladı. Eşyalarımı alarak ayağa kalktım, masadakilere güzel bir gece geçirmelerini dileyerek beraber ayrıldık. Derin elini belime sarmış yavaş yavaş yürüyorduk arabaya doğru.

"Neyin var senin?" Sordum.

"Arkadaşlarınla tanışmak beni gerdi." Dedi kısaca. Elimi yanağına koyup okşadım. Bir saniyelik duraksamama ayak uydurdu. Dudaklarımı yanağına bastırdım usulca.

"Onlar sadece müzikle ilgilenen normal çocuklar. Hepsi de halden anlayan iyi insanlardır. Öyle olmasalar seninle tanıştırmam, ki hepsi seni çok sevdi. Benim seni nasıl tavladığımı soruyorlar." Kıkırdadı, bu kıkırtısı için adam öldürebilirdim.

Tanrım, gerçekten mi? Kadınlarına bu kıkırdamayı sen mi bahşettin, insanlar sana tapmaktan vazgeçip yarattıklarına tapsınlar diye? Hiç sanmıyorum. Nerede hata yaptın?

#KalbiDengem

TürküHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin