Türkü'nün Anlatımından-
Yavaşça oturduğum sandalyeden kalkıp arkasına geçtim ve ellerimle omuzunu kavradım. Korkuyla sıçradı, kafamı kulağına eğdim, çenemi omuzuna koyarak fısıldadım, "Benim sevgilim." Ona sadece sevgilim hitabını yapmak için o kadar çok beklemiştim ki. O kadar gece ağlamıştım ki onun için. Her defasında bu sefer sadece arkadaş kalacağım dediğim her gecenin sabahında ona daha aşık uyanıyordum. Yanına oturduğumda elini koluma sardı bedenim otomatikman ona doğru döndü.
Elimde olmadan beyaz pürüzsüz tenini inceledim ve mavi gözlerini ve küçük burnunu. Kıvrımlı dudaklarını birbirine sıkıca bastırışını. Onu neden bu kadar büyüleyici buluyordum? İnanın bilmiyorum fakat beni çeken bir şeyler vardı.
"Neden yine sessizleşti ortam?" Diye sordu usulca. Hâlâ ona bakarken dudaklarımı yaladım.
"Amerika'ya üç ay sonrasına bilet aldım." Dedim aklımdan geçenleri içimde tutamayıp. Derin birden şaşkın bir tavırla bana döndü. Gözleri bana bakıyordu. Taa içime dek bakıyordu. Ama beni göremiyordu. Bu bana uzun süredir epey acı veriyordu. Sevdiğim kadının sevmeye çalıştığım dünyayı görmesini ve onu benim için iyi edip, güzelleştirmesini isteyecek kadar bencildim.
"Ne yaptım dedin?!" Diye çıkıştı bana. Dudaklarımı kemirmeye devam ettim. Ne demeliydim ki?
"Hiç." Dedim aniden gözlerimi kaçırarak. Tam kalkacakken Derin kolumu tuttu ve beni yanına geri oturttu. Çok kuvvetli algıları ve hisleri vardı. Ormana düşse tek başına hayatta kalabileceğine bile emindim.
"Türkü sen bana sormadan nasıl boyunu aşacak işlere kalkışırsın?" Dedi bana sesini yüselterek. İnsanların bana seslerini yükseltmelerinden oldum olası nefret etmişimdir ve bunu yapanın Derin olması da fark etmiyor.
"Annen çok üzülüyor. Seni yönlendirdikleri doktora seni götürmeye çalışmış ama kabul etmemişsin. Üzülerek anlattı Derin. Onlara ve kendine bunu yapmaya hakkın yok. Bir çözümü olan bir soruna kendini adapte etmişsin. Bir s..."
"Çözümü olan bir sorun mu! Türkü ben kör oldun! Grip olmadım kör oldum. Ben görmüyorum!" Yüzüme doğru bağırdığında gerilerek biraz uzaklaştım.
"Yas tutmayı bırakmalısın. Herkesin başına kötü şeyler gelir. Bunu sen çok iyi biliyorsun beni anlıyorsun değil mi?! Sadece kendini cezalandırıyorsun. Ama buna gerek yok. Çok güzel bir gelecek var önünde o ameliyatı hak ediyorsun." Ayağa kalktığında onu tutmak için hamle yaptım ama beni hızlıca itti. Elimden gelmeden daha da sinirlenmiştim.
"Derin ne yapıyorsun!" Hızlıca yürürken bir yere çarpmasından korkuyordum ki bacağını masaya çarptı ve masanın üzerindeki cam dekor yuvarlanarak yere düştü.
Çıplak zeminle temasıyla beraber fazlasıyla gütültü kopmuştu.
"İşte bundan bahsediyorum." Diye bağırdı Derin.
"Bu ev benim değil. Ben göremiyorum. Orada vazo ya da her neyse ne olduğunu bilemem Türkü. Ben yapamam ki." Kaşlarım çatıldı ve onu geri iterek yerdeki parçalanmış dekoru toparlamaya başladım.
"Hepsini öğreneceksin." Dedim sakince. Derin daha da sinirleniyordu.
Ellerimi onun bedenine sarıp o hafif odunsu kokusunu içime çektim. Çenesine minik bir öpücük kondurup olabildiğince sıkı sarıldım.
"Hepsini öğreneceksin. Ve göreceksin Derin. Önümüzde uzun bir hayat var seninle ben... Bizi göreceksin." Dudaklarını birbirine bastırdı. Gözyaşları akmıştı yutkunmaya çalıştım.
Sevdiğim kadını çaresiz ve yanlız hissetmesini engellemek benim görevimdi. Belki de ben Derin'in, Derin de benim koruyucu meleğimdi. .
#KalbiDengem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkü
ChickLit"Beni göremiyorsun Derin..." "Ama seni duyabiliyorum Türkü." Onu göremiyor olabilirdim, dünyadaki renkleri göremiyor olabilirdim. Ama o sesinin rengini hayal edebiliyordum. Onu sevebilirdim, ama o beni sevebilir miydi bilmiyordum... #KalbiDengem