25 Aralık 2016
Ron ve Hermione Weasley'nin Evi"...Ölümü eski bir dost olarak selamlamış, onunla birlikte memnuniyetle gitmiş ve ikisi birbirinin dengi bu hayattan ayrılmışlar."
Hermione kitabın kapağını kapatırken hala gözleri açık onu dinleyen Rose'a baktı. Noel tatili için Hogwarts'tan dönmüştü. Kızının kızıl saçlarını okşadı.
"Tatlım, hala neden uyumadın?"
Küçük kız annesine baktı.
"Anne, Hogwarts'ta öğrenci alımında hiç yanlışlık yapılmış mıdır? "
Hermione kaşlarını çattı ve kızına şaşkınca baktı.
"Sanmıyorum tatlım. Neden bunu merak ettin?"
Kız yattığı yataktan kalktı ve önemli bir şey konuşacakmışcasına annesine baktı.
"Dün Madelaine'lere gittiğimde bana eski aile fotoğraflarını gösterdi. Madelaine'in büyük büyükannesi cadı olmasına rağmen okula çağrılmamış."
"Belki de cadı olmadığı içindir."
Kız kafasını 'hayır' dercesine salladı.
"Bende öyle dedim. Ama gerçekten öyleymiş. Cadı olmadığını bilmediği için deli damgası yemiş ve tımarhaneye kapatılmış. Bir şeyleri hareket ettirebiliyormuş, bazı hayvanlarla konuşabiliyormuş. On beş yıl boyunca orada kalmış ve Madelaine'nin büyükannesini dünyaya getirmiş. Ona inanmadım ama bana büyük büyükannesinin günlüğünü gösterdi. Kadın gerçekten cadıymış. Sihir dünyasından haberi bile yokmuş. Dünden beri bunu düşünüyorum. Eğer Hogwarts böyle bir hata yapmışsa belki de bu ilk ve son hatası değildi. Yüzlerce cadı bu yüzden aslında kim olduğunu bile bilmeden öldü."
Rose bunları tek nefeste anlatırken Hermione ona inanmayan gözlerle bakıyordu.
"Tatlım, Hogwarts'ın böyle bir hata yaptığını düşünmüyorum. Eminim Madelaine seninle dalga geçmişti. Hadi sen şimdi yat."
"Ama anne..."
"İyi geceler, tatlım."
Kız hayal kırıklığıyla Hermione baktı.
"İyi geceler, anne."
Hermione, Rose'un odasının kapısını kapattığında duyduklarını hazmetmeye çalıştı. Bu imkansızdı. Kendisi bir muggle kökenli olmasına rağmen o bile Hogwarts'a çağrılmıştı. Üstelik okulda muggle yüzlerce öğrenci vardı. Merak içini adım adım kemirirken sabah Madelaine'lerin evine gitme kararı aldı.
*****Güneş ışığı odanın içine dolduğunda yanında yatmakta olan Ron'a baktı. Kızıl saçları dağılmıştı. Kaçıncı rüyasını görüyordu kim bilir. Hermione'nin ise dün akşamdan beri gözüne uyku girmemişti. Komidinin üzerinde duran muggle saatine baktı. 06.00'yı gösteriyordu. Hala erkendi ama daha fazla bekleyebileceğini sanmıyordu. Yataktan Ron'u rahatsız etmeden kalktı ve gardırobundan eline geçen bir elbiseyi aldı. Hızlıca üstüne geçirdi. Ron uyandığında meraklanmaması içın komidinin üzerine not bıraktı. Daha fazla zaman kaybetmeden asasını alarak Londra'ya cisimlendi.
Londra'da Noel havasını iliklerine kadar hissetmişti. İnsanlar Noel sabahı evlerine gitmek için koşuşturuyordu. Sayamadığı kadar Noel ağacı dükkanları süslüyordu. İnsanların şen kahkahaları, araba kornaları... Ama aklında tek bir soru vardı. Ve bunu öğrenmek için kulaklarını çoktan dış dünyaya tıkamıştı.
İki katlı, küçük, kırmızı panjurlu evin bahçesine geldiğinde derin bir nefes aldı. Merdivenleri koşar adım çıktı, zile bastı. Ses gelmedi. Daha fazla dayanmadı ve üst üste birkaç kez daha bastı. İçeriden ayak sesleri geldi. Kapı biraz aralandı. Mrs. Cooper ona bakıyordu. Hermione hafifçe ona gülümseyerek:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan (Tom Riddle Fanfic)
FanfictionDerler ki, burada bir kelebek kanat çırpsa Atlantik'te bir fırtınaya neden olabilir. Tüm Dünya'nın seyrini değiştirebilir. İşte o da bir kelebek misali tüm Dünya'nın kaderini yeniden çizdi. 1937 yılında her genç büyücünün eline bir mektup ulaşmıştı...