-Bastır Damon!!
Penny'nin sesi sahada yankılanırken Damon süpürgesiyle rüzgar gibi yanlarından geçti. Olivia rüzgarın etkisiyle birbirine girmiş saçlarını bir kez daha arkasına itti.
Okul kapanmasına birkaç ay kalmıştı ama kendisinin daha çok beyzbola karışmış futbol olarak gördüğü Quidditch antremanları hala sürüyordu. Damon son antremanlara kızların da gelmesini istemişti. Şimdi ise Quaffle denilen ortaca bir topun peşinden rüzgara karışırcasına uçuyordu.
-Yani bu topu çemberden geçirirse on puan eklenecek, dedi kendi kendine.
-Elbette. Ama önemli olan Snitch. Onu arayıcı yakalarsa oyun biter. Takıma yüz elli puan eklenir.. Damon o süpürgeyi boş arazide sürmüyorsun. At artık şu topu.
Penny, avazı çıktığı kadar bağırırken Olivia dudaklarını kıvırarak ona baktı. Ne var ki ister insan oyunları ya da onların deyişi ile Muggle oyunları ne de Quidditch Penny kadar ilgisini çekmiyordu.
-Bana hala neden o halde olduğunu anlatmadın.
-O zaman da dedim Penny. Sadece merdivenlerden kaydım.
-Üstünden tır geçmiş gibi görünüyordun. Nasıl bir merdivendi o öyle?!
Olivia zoraki bir gülümseme yüzüne taktı. O akşam yarım saatten fazla İhtiyaç Odası'nın zemininde yatmıştı.
Acıdan mıydı yoksa şaşkınlıktan mıydı bilmiyordu. Ancak yaşadığı korkunun etkisini üzerinden atması çektiği acıyı atmasından daha zor olmuştu.-Dediğim gibi merdiven, dedi gözlerini gözlerinden kaçırırken.
Ve o an onları gördü. Tom ve birkaç çocuk genişçe bir ağacın dibindeydi. İfadelerinden önemli bir şey konuştukları belliydi. Aslında daha çok Tom anlatıyor onlar dinliyor dese daha doğru olurdu.
O akşamdan beri onunla konuştuğu tek an ders çıkışı birlikte yaptıkları çalışmalarda saklıydı. Ona tehlikeli olduğunu göstermek istemişti. Ve göstermişti. Kendisinin üstün olduğunu göstermek istemişti. Ama sadece kendini kandırmıştı. Olivia'nın o akşam anladığı tek şey Tom'un şuana kadar gördüğü tüm insanlardan daha acınası bir halde olduğuydu. Bilmemek suç değildi ama her şeyi bildiğini sanmak, kendini her şeyden üstün görmek bir cehaletti. Okulun en iyi öğrencisi olması birçok insanın bunu görmesini engellemişti. Ve Tom'un bilmediği şey ise sevginin ta kendisiydi. İnsanlardan daha üstün olduğunu göstermek için insanları yaralamaktan geri kalmıyordu. Güç, onun için her şeyden daha önemliydi. O akşam gözlerinde ilk kez hırsı görmüştü. Ona her bakışında bir iğrenme vardı evet ama bu sefer onun yanında nefreti de hissettmişti. Duyguları karşılıklıydı. Tom Marvolo Riddle'dan nefret ediyordu.
Onlara bakmış bunu düşünürken bir anda ona dönen bir çift yeşil göz tüm dikkatini allak bullak etti. Tribünlere iyice sinerken onu farketmemiş olmalarını diledi. 'Tanrı aşkına bu benim düşüncelerimi mi okuyor, bir anda neden döndü ki?! '
-Olivia, tuvalatte gidip geliyorum.
-Aynen-bir anda ayağa kalkıp Penny'nin bileğini sıkıca tuttu. -Benim çok tuvalatte gitmem gerek.
Onu hızlıca çekerken Penny anlamsız bakışlarla arkasından sürüklendi.
****
-Hey, bekle bekle! Buraya girmeyelim.Olivia hala sıkıca tuttuğu eli fark etti.
Penny'nin bileğini bırakırken anlamsız bakışlarla ona baktı.-Neden?
-Orada...
Tuvaletten ağlama ve inleme sesleri geldi.
-Sanırım içeride birine bir şey oldu! Dedi Olivia endişeyle. Penny'nin cevabını beklemeden tahta kapıyı iterek içeri daldı. Ama beklediği geniş musluğun dibine çökmüş ağlayan küçük bir kızdan daha fazlasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan (Tom Riddle Fanfic)
FanfictionDerler ki, burada bir kelebek kanat çırpsa Atlantik'te bir fırtınaya neden olabilir. Tüm Dünya'nın seyrini değiştirebilir. İşte o da bir kelebek misali tüm Dünya'nın kaderini yeniden çizdi. 1937 yılında her genç büyücünün eline bir mektup ulaşmıştı...