-13-

4K 316 99
                                    

13 Haziran 1943

Yüzüne vuran güneş ışığı ile kımıldandı. 'Biraz daha' diye düşündü içinden. 'Biraz daha uyuyayım.'

Kafasını yattığı zeminde çevirdi. Yüzüne vuran güneş ışığını engellemek istiyordu. Huzursuzca kımıldandı. Başını sert zemine tekrar koydu. Ama çoktan duyuları açılmıştı. Vücudundaki ağrıları hissedebiliyordu artık. Kafasını kaldırıp uyuduğu masaya baktı.
Ders çalışırken uyuyakalmış olmalıydı.
Omuzlarından bir battaniye beline kadar indi. Battaniyeyi eline aldı. Onu üstüne ne zaman atmıştı.
'Her neyse' dedi içinden. Çalıştığı sayfaya tekrar bir göz attı. Gülümsedi kendi kendine. En azından artık çalışmadığı hiçbir yer kalmamıştı. Ve sonunda anladığına yemin edebilirdi. Arapça yazılar anlamlı gelmeye başlamıştı.

Sayfaları çevirirken bir anda durdu. Bomboş bakışlarla ellerine anlamsızca baktı. İki eli de tamamen mürekkebe bulanmıştı. Tırnakları, parmak araları... Sanki elini mürekkebe batırmış gibiydi.

Kaşlarını çattı. Standart Büyüler Kitabı'nın tam yanında koca bir kağıt duruyordu.

-Bu da ne böyle? Dedi kağıda eline alırken.

Üçgenin içinde bir yuvarlak, bir de ikisini ortadan bölen bir doğru duruyordu önünde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üçgenin içinde bir yuvarlak, bir de ikisini ortadan bölen bir doğru duruyordu önünde.
Kağıdı daha dikkatli incelerken, açık pencereden bir rüzgar esti. Saçını okşarcasına tenine değdi. Ve yüzüne tepeden bir kağıt daha düştü.
Tekrar kaşlarını çatıp kağıdı yüzünden alırken gözleri yine aynı sembolü gördü. Mürekkeple çizilmişti. 'Mürekkeple' dedi tekrar.

Kağıdı yüz hizasından çektiğinde ise gözbebekleri usulca büyüdü. Karşısında yüzlerce kağıda, mürekkeple çizilmiş bu sembol duruyordu.

Sandalyeden hızla kalktı. Kağıtlar yerlere saçılmıştı. Eline bir kağıt aldı ve elindeki mürekkeple karşılaştırdı. Aynı renkti. Bunu kendisi yapmıştı. Ama bunu hatırlamıyordu.

Ağzı olanlar karşısında şaşkınlıkla açılırken olan biteni anlamlandırmaya çalışıyordu. Eline kağıtlardan birini aldı ve masanın yanına çöktü. Boş bakışlarla kağıda baktı önce. Korkuyordu. Nedeni ise bu sembolün ne olduğunu bilmese de içinde bunun yabancısı olmadığını haykıran bir ses vardı. Yutkundu. Hafızasını zorladı ama boştu. Hiçbir şey yoktu.

Aceleyle ayağa kalkıp başka bir ipucu var mı diye kontrol etti. Ama kağıt yığını içinde sadece bu sembol vardı. Korkusu an be an büyürken gözüne açık olan pencere çarptı. Gün ışıyordu. İnsanlar bunu görmemeliydi. Masanın yanında duran çantasını eline aldığı gibi yerdeki, duvardaki tüm kağıtları çantaya tıkmaya başladı.

Çanta ağzına kadar dolmuştu. Çantanın ağzını kapatırken gözleri ellerine kaydı. Onları yıkamalıydı. Çantayı da alarak hızlıca Gryffindor Ortak Salonundan dışarı çıktı.

Sil Baştan (Tom Riddle Fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin