YouTube'da çok tatlı bir video buldum ve aklıma hikayeye eklemek geldi. Aklımdaki karakterleri tıpatıp yansıtan bir video. -Olivia'nın Harry olması hariç😅- Siz ne düşünüyorsunuz? Umarım videoyu ve bölümü beğenilirsiniz. İyi okumalar...
Ailemizi sevmekle yükümlüyüzdür, bizi hüsrana uğratsalar, anlamasalar bile. Bize acı çektirseler bile. Sizi gerçekten seven bir aile daima yanınızda olur. En kötü gününüzde dahi olsanızda. Çünkü ailenizle olan kutsal bağınızı koparmanızın tek bir yolu vardır. Ve bu bağın geri dönüşü asla yoktur.
1933, Haziran
'Göklerdeki Babamız;
Adın kutsal kılınsın.
Egemenliğin gelsin.
Gökte olduğu gibi yeryüzünde de
Senin istediğin olsun.
Bu gün...'
Olivia Dawson, lütfen kaldığım yerden itibaren kitabınızdan devam edin. Çocuk, odaklandığı kağıttan kafasını kaldırarak sınıfa baktı.
-Ben.. diyerek yutkundu. Tüm sınıf ona odaklanmıştı. İçlerinde ona gülenler, onu küçümseyenler ve onunla dalga geçenler vardı. Genzini temizledi.
-Bu gün bize gündelik ekmeğimizi ver.
Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi
Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
Ayartılmamıza izin verme.
Kötü olandan bizi kurtar.
Çünkü egemenlik, güç ve yücelik
Sonsuzlara dek senindir, amen, dedi yaşlı rahibe kıza bakarak.
-Dikkatinizi Tanrı'nın kitabına verin, genç bayan. Bunlar... kadın küçük kızın önündeki kağıda baktı. Saman kağıdın ortasında at kuyruğu saçlı bir kız çocuğu vardı. Yanında ise elini sımsıkı tutmuş bir adam duruyordu. Bu resim bir ressamın elinden çıkmamıştı ama bir ressamın verebileceği etkiyi rahibeye vermişti. Hafifçe gülümsedi genç rahibe ve kızın uzun saçlarını birkaç saniye okşadı.
Küçük çocukların her zaman bir süper kahramanı olurdu. Bu bazı çocuklar için olağanüstü güçlere sahip bir kurgusal karakter olabildiği gibi bir baba da olabilirdi. Bir kız çocuğu için baba, ilk aşktı. İlk güven duyulan erkekti. Ne var ki bu bazı çocuklar için bir kurgudan ibaretti. Olivia da bu çocuklardan biriydi. Onun için baba figürü, her daim insanlara yardım eden, çok güçlü, her zaman onu koruyup kollayacak birinden ibaretti. Öz babasının bir gün onu bulup yaşadığı bu yaşamdan tutup çıkaracağını düşünürdü. Tıpkı diğer çocuklar gibi yatmadan ona masallar okuyacağı, alnını öpüp iyi geceler diyeceği, elinden tutup okula götüreceği günleri iple çekerdi. Ne var ki hayat onu bambaşka bir baba figürüyle tanıştıracaktı. İnsanlara yardım etmek yerine küçük bebekleri dahi davası uğruna öldürebilen bir insan ile karşı karşıya getirecekti.
14 Nisan 1945
Acı çekmek ölmekten daha büyük cesaret ister. Ölüm anlıktır ama acı sonsuzdur. Umut ettiğiniz her şey bir gün bu acıyla karışarak size bir hançer gibi saplanır. Nefret duyarsınız, kurtulmak istersiniz kendinizden. Bu kaçış hayattan mıdır yoksa insanlardan mıdır bilinmez lakin şu an çarşafı üstüme çekmiş yatarken bu ikisinden de soyutlanmak istiyordum. İçim nefretle doluydu. Canım yanıyordu. Yaşadıklarımın etkisini üstümden atamıyordum. Ölümden bir kez daha kıl payı kurtulmuştum. Ama vücudum bitkin düşmüştü. Bayılmıştım.
Son birkaç gündür yaşadıklarımı düşünürsek oldukça normaldi. Güvendiğim tek bir kişi bile kalmamıştı. Önceden de yalnızdım. Evet, ama yalnız olmayı biliyordum sadece. Bana değer veren insanların olacağını umut etmek bana yetiyordu ama şimdi... Hepsi tek tek elimden gidince... Boşluğa düşmüştüm. Hayallerim tek tek yıkılmıştı. Tutunacak dalım yoktu. Tekrar yalnızdım.
Tom defalarca benimle konuşmaya çalışmıştı ama onu affedemiyordum. Olayın üzerinden beş gün geçmişti ve her gün okulda beni arıyordu. Onu görmeyi reddetiyordum. Aslında reddettiğim birçok şeyden biriydi Tom. Derslere girmeyi, insanlarla konuşmayı, yemek yemeği... Normal hayatıma dönmek istemiyordum. Yaşananları sineye çekip yokmuş gibi davranmak istemiyordum. Nefret ettiğim, ölmesini istediğim adamla yüzleşmek istiyordum. Babamla konuşmak istiyordum. Beni neden kundaktaki bir bebekken tek başıma bıraktığını sormak istiyordum. Nefretimi kusmak istiyordum ona. Annemin intikamını almak istiyordum. Beni yıllarca mahrum bıraktığı ailenin hesabını sormak istiyordum. Düşünceleri geride bırakmaya çalışmak artık acı veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sil Baştan (Tom Riddle Fanfic)
FanfictionDerler ki, burada bir kelebek kanat çırpsa Atlantik'te bir fırtınaya neden olabilir. Tüm Dünya'nın seyrini değiştirebilir. İşte o da bir kelebek misali tüm Dünya'nın kaderini yeniden çizdi. 1937 yılında her genç büyücünün eline bir mektup ulaşmıştı...