Sinir Harbi

9.2K 302 4
                                    


"Yok artık bu imkansız! Düşündüğüm şey olamaz değil mi? Belimde havlu otel odasını bir sağa bir sola arşınlıyordum. Yatakta bulunan lekeye gerçek anlamını yüklememek için kesilen bir yerim var mı diye vücudumu kontrol ettim. Bir yara göremeyince "Lanet olsun!" Diye bağırdım.

Yatağa oturup kafamı iki elimin arasına aldım. Ben bunu nasıl anlamamıştım? Ona dokunduğumda öyle öfke doluydum ki canını çok yakmış olabileceğimi şimdi anlıyordum. Gözlerim tekrar lekeye takıldığında hoyrat davranışlarım geldi aklıma ve bir an pişmanlık sardı dört bir yanımı.

"Siktir" diye mırıldandım.

Banyodan çıktığımda onu göremeyince düşünceyle kaşlarımı çatmış, gitmesinin belki de en doğrusu olduğunu düşünmüştüm. O gitmeseydi ben gönderecektim çünkü. Önünü göremediğim işlere kesinlikle girmezdim ve her şeyin kontrolüm altında olması gerekirdi.

Ama bu sefer öyle olmamıştı. Ona sahip olduğumda daha önce tatmadığım duygular etrafımı sarmıştı. Eylem'in kokusuyla sarhoş olmuş, tenin dokusuyla kendimden geçmiştim.

Ve bu yüzden nefesim düzene girdiğinde, beni dünkü yeniyetmelere çeviren kadının yanından fırlayıp hemen kendimi duşa atmıştım. Amacım biraz olsun kendime gelmekti.

Paramı çalıp da kayıplara karıştığından beri ona deli gibi öfke doluydum. Gerçi öncesinde de böyle bir çekim hissetmemiştim. Hem de hiç bir kadına karşı!

Ama bugün her ne olduysa farklıydı her şey. Kendimi tekrar onun yanına gitmek isterken bulduğumda sıcak suyu, soğuk suya çevirmiş, sakinleşmeyi beklemiştim. O benim paramı çalıp bana kazık atan bir kadındı aklımdan bunu çıkarmasam iyi olacaktı.

Duştan çıkıp belime bir havlu sardım ve banyodan çıkmaya hazırlandım. Ona bir daha ki görüşmemize kadar defolup gitmesini söyleyecektim.

Ama o çoktan gitmişti. Yokluğu alnımdaki damarın atmasına sebep olmuştu. Planımın kendiliğinden gerçekleşmesinin beni keyiflendirmesi gerekirken neden hiddetle dolduğuma anlam veremiyordum.

Bir hışımla yatağın yanında yerde bulunan kıyafetlerimi almak için oraya yönelmiştim. Ve gördüğüm şey, elim kıyafetlere uzanmış bir halde donmama sebep olmuştu.

"Siktir" diye bağırdım bu sefer. Kafayı yemek üzereydim. Bana kendini kolayca sunan bir kadın bakire miydi yani? Bu işte bir iş vardı. Ve bunu ancak onu bulduğumda öğrenebilecektim.

Oturduğum yataktan kalkıp hızla giyinmeye başladım, bir yandan da cep telefonumu çıkarıp Ahmet'i aradım.

"Buyur abi" her zaman ilk çalışta açardı. Yoksa sinirimden nasibini alacağını bilirdi. Kontrolsüz öfkemi en iyi o yönetirdi ve bu yüzden sağ kolumdu.

"Eylem nerde?" İçimde dolan öfkeyle bağırarak sorduğumu farkettim.

"Buluruz abi aşağıdayım bekliyorum." Dedi ve kapattı. Bilmiyorum derse başına neler geleceğini bildiğinden suyuma giden cevabı vermesi beni pek tatmin etmemiş olacak ki,
elimde telefon kalakalınca sinirle duvara fırlattım.

Telefon parçaları yere düşerken, ayakkabılarımı da giyip parçaların içinden sim kartımı aldım.
Sinir harbime sıklıkla maruz kalan eşya telefon olunca, arabada bir çok yedeğini bulunduruyordum. Sim kartın da yedeği vardı ama Eylem'in yeni numarasını bu gün o duştayken aldığım için bu sim kart bana lazımdı.

Aceleyle lobiye indim ve beni bekleyen Ahmet'e koşar adım giderken, malın biri omuzuma çarpttı. Yoluma devam edip gidecektim ki "Dikkat etsene" diye terslendi bahtsız. Bana! Kara yiğite! Esmer olduğumdan değildi bu lakabım. Kimsenin girmeye cesaret edemediği, mafya ve mafyacıkların üstünde istediği gibi at koşturduğu, dava ve ihalelere gözüm kapalı girmemdendi.

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin