Umut ışığı

6K 190 19
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 🙏🏻 Şimdiden teşekkürler 😊

Bazı başlangıçlar hızla sona götürür insanı. Fark ettirmeden, anlaşılmadan, usul usul sızar benliğine. Senin için yanlıştır çünkü. Bir yerden sonra anlarsın o başlangıcın sana iyi gelmediğini. Ama uyuşturucu gibi bağımlılık yapmıştır istesen de kopamazsın. Kopmaya çalıştığın anda yoksunluk krizleri baş gösterir. Ve bu seni ondan daha hızlı sona getirir.

Bazı sonlarsa yepyeni şeylerin başlangıcına gebedir. Artık daha akıllısındır, tecrübe akar damarlarından. Pişmanlıkların kalır ama bilirsin ki bir daha aynı yanlışı yapmayacaksın. Bilirsin ki bir daha aynı şekilde kanamayacaksın. Ve bilirsin ki bir daha hiçbir şeye körü körüne bağlanmayacaksın.

İşte ben de suyun altında uzun süre kalmışçasına nefes nefese ve aynı zamanda öksürerek, yine bir hastane yatağında kendime geldiğimde, bana yazılan sonu gördüm. Benden yitip gidenlere, zorla gönderilenlere ağıt yakarcasına çığlık döküldü dudaklarımdan. Ne yaptığımın farkında olmadan elime geçen her şeyi savuruyordum. İçim öyle çok acıyla doluydu ki aldığım nefesi duyumsayamıyor, çevremde olup bitenleri idrak edemiyordum. Göz yaşlarım sel misali akarken göz pınarlarımdan "öldürdünüz bebeğimi. aldınız onu benden" diye haykırarak çevremdekilere atılıyordum.

Çok sonra koluma saplanan bir iğne durdurdu beni. O zaman fark ettim 3 kişinin beni tutmaya çalıştığını, kolumdan çıkarıp attığım serum şişesinin yerde parçalanmış olduğunu, serumun çıktığı yerden fışkırarak akan kanın her yere saçıldığını. Ve acımasız katilimin usulca beni izlediğini...

Erdem! İlk önce masumiyetimi aldı benden, sonra aşkımı ve şimdi de hayallerimi aldı, geleceğimi, bebeğimi... Acımasız bir katildi o. Ölesiye nefret ediyordum ondan. İğreniyordum hatta. Tüm öfkemi, nefretimi kusarcasına baktım ona.

"Defol buradan" dedim bağırmaktan kısılan sesimle. "Seni görmek dahi istemiyorum."

Yüzünden geçen duyguları izledim sırasıyla. Öfke, korku, incinmişlik, dirayet, korku, öfke. Her şey tamamdı da ne hakla bana incinmiş bir şekilde bakıyordu. Bana yaşattıklarından sonra burada olmaya bile hakkı yoktu. Ama tabi her katil cinayet mahalline geri döner eserini izlemek için. Onun ki de o hesaptı. Son kez bana baktı ve ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp arkasını döndü çekti gitti. Biliyordum ki onu hayatım boyunca affetmeyecektim.

*****

Erdem'den

Odadan çıkıp kapıyı kapattığımda hırsla savurdum yumruğumu duvara. Bu ne yaman çelişkiydi böyle. Ondan bir dakikamı ayrı geçirmek istemezken ona en çok zarar verendim ben. Ama yapamazdım. Karnında o şeyi taşımasına izin veremezdim. "Senin bebeğin" demişti kırgınlıkla. Benim olduğundan zerre şüphem yoktu zaten. Eylül benim karanlık dünyamı aydınlatmıştı saflığıyla, masumluğuyla. Öfkemi kontrol altına almıştım ta ki o hastane gecesine kadar.

Onu odada şaşkınlık ve korkuyla put gibi kaldığını görünce, aklımdan türlü türlü şey geçirmiş ama bir bebek! olacağı hiç aklıma gelmemişti.  Nasıl gelsindi ki. Bu güne kadar hep çok dikkatli olmuştum. Ama o gece ilk milli olan çocuk heyecanıyla sarmalanmış, kontrolümü kaybetmiştim. Sonrasında ise Eylül'ün kaçmasından sebep yanıcı öfkem yüzünden düşünememiştim. Başlarda onun da istemediğini düşünüp rahatlamıştım. Konuşma çabalarını sonraya ötelemiştim. Çünkü benim için sarsıcıydı bu haber. Bebek kelimesi bile ağzımdan çıkmıyordu, çıkamıyordu. Şimdi gerçek bir tanesi capcanlı Eylül'ün karnında dururken gerçeklerden ve geçmişten kaçmak istemiştim. O yata dönmek istemediğinde memnuniyet bulmuştu isteği bende. Zira bu problemi halletmeden insan içine çıkmak içimden gelmemişti.Yunanistan'dan eve dönene kadar Eylül'ün suskunluğunu bebeği istemediğine yormuştum. Nasıl isteyebilirdi ki zaten? Henüz çok küçüktü anne olmak için, bir de ne şartlar altında başladığımız düşünülünce çok rahat çıkmıştı dilimden o sözler.

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin