Saklı kalmış gerçekler

6.6K 205 5
                                    

Hayat her zaman beklenilmezi çıkarır insanın karşısına. Sen güzel şeyler olacak diye beklersin, umut edersin. Ama hiç ummadığın yerden gelir bir acı dalgası. İşte şimdi öyle bir dalga sarmalamıştı beni. İçim düğüm düğüm, boğazım kupkuru olmuş kalbimi bir el orta yerinden sımsıkı sıkıyordu sanki.

Uzaklaşmam gerekiyordu. Sakin kafayla düşünmeye ihtiyacım vardı. Göz ucuyla Erdem' e baktığımda kısa bir süre göz göze geldik ama sonra Archie'ye dönüp konuşmasına devam etti.

Bir an tereddüt ettim ama nefes alamıyordum. Bu yüzden kısa sürdü tereddütüm, çantam zaten yanımdaydı Erdem fark etmeden mekandan attım kendimi dışarı.

Sahile çıkıp amaçsızca yürümeye başladım, tur gemilerinin renkli ışıkları altında. Düşünmeyi erteliyordum şu an. Ama bir yerden başlamalıydım. Mini kot şortumun cebinden telefonumu çıkarıp biraz önce beni arayan numarayı geri aradım.

Aradığınız kişiye ulaşılamıyor bandını duyunca "Allah kahretsin" diye bağırdım telefona.

"Nerdesin Eylem neden kapattın" diye kendi kendime söyleniyor, bir yandan da yürümeye devam ediyordum. Yanımdan geçen bir kaç kişinin tuhaf bakışlarına maruz kaldım tabi.

Eylem beni aramış ve "Eylül benim. Numaramı değiştirdim. Babama benim yerime ul-" derken hat kesilmişti. Bu demek oluyordu ki benim ona gönderdiğim mesajların hiç birini almamıştı. Erdemle neler yaşadığım hakkında hiç bir fikri yoktu.

Erdem demişken aklımdan geçen adının düşüncesiyle bile kalbim sıkışıyordu. Beni tanıştırırken Eylül demişti. Eylem değil Eylül!

Neden oyun oynamıştı ki bana. Ve en başından beri biliyor muydu? Kandırılmış olmanın gurur kırıcılığı çok derinden yakıyordu beni. Gözlerimden önünü alamadığım yaşlar damlamaya başladığında bir bank bulup oturdum sahil kenarında.

Benim parasını çalan kişi olmadığımı anlamış olmasına rağmen bu oyunu devam ettirmesinin sebebi neydi? Peki ya beni gerçekten sevmiş miydi?

İçim öyle paramparça bir haldeydi ki tüm bu yaşadıklarım sadece yalandan ibaretse kendimi nasıl toparlarım bilmiyordum.

Ve şöyle bir gerçek de vardı ki onu şimdiden çok özlemiştim.

Telefonu elime alıp tekrar Eylem'i aradım. Onunla konuşamasak da bu sefer sesli mesajımı alacağını umuyordum.

Bip sesini duyunca derin bir nefes alıp konuşmaya başladım ona ilk bıraktığım mesajların aksine öfkeli değil kırgındı sesim.

"Eylem Erdem adında biri senin parasını çaldığını söyleyerek beni yakaladı. Anlaşmanızdan bahsedip ona uymaya zorladı. Seni ve babamı korumak için Eylem değilim ben diyemedim. Yaptığınız anlaşmanın detaylarını bilmeye ihtiyacım var." Kısa bir nefes alıp devam etmek üzereyken sürenin bittiğini söyleyen bip sesiyle sıkıntılı bir nefes koyverdim.

Erdem'in beni kandırmış olabileceği hala canımı yakıyordu. Gerçi onu ben de kandırmıştım bu konuda sütten çıkmış ak kaşık sayılmazdım. Ama belki sadece dili sürçmüştü. Belki karıştırmıştı. Olamaz mıydı?

Bir yanım onunla konuşmadan günahını almak istemezken, bir yanım onu çoktan infaz etmişti bile.
Bu kadar tesadüf olası değildi çünkü.

Eylem'i tekrar arayıp Erdemle karşılaştığım ilk günden nikah anına kadar yaşanan anlaşma detaylarını anlattım. Aramızda geçen özel meseleleri atlayarak. Onu sevdiğimi, kendimi ona verdiğimi başkasına itiraf etmeye henüz hazır değildim.

Biraz daha kendimle baş başa kalmak için Erdem'in sinirini göze alarak telefonumu kapattım. Henüz yokluğumu farketmemiş olacak ki geçen süre zarfında beni aramamıştı.

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin