Geri Dönüş

7.8K 253 1
                                    


"Kızım kahvaltı hazır."

Aşağıdan seslenen babamın sesiyle açılmaya direnen göz kapaklarımı zorla da olsa açıp, yataktan kalkmaya koyuldum. Beklenen günün gelmesi dolayısıyla geceyi sabah etmiştim çünkü.

Yavaş hareketlerle banyoya doğru yürürken mesaj geldiğini bildiren sesi duydum ve hızla odaya geri dönüp telefonuma ulaştım. Kalbimin hızlanan ritmini umursamayarak mesajı açtım.

"1 saate hazır ol!" Emir veren mesajına gözlerimi devirdim.

Telefonu yatağıma fırlatıp, panikle dolmaya başlayan bedenimi aceleyle banyoya taşıdım. Kahvaltı hazırdı ama şu an onu düşünecek halim yoktu. Kısa bir duş alıp kendime gelmeye çalıştım. Saçlarımın suyunu havluyla güzelce aldım ve doğal haliyle kuruması için açık bırakıp gardırobuma yöneldim.

Ne giyecektim ki şimdi? Göze batmak istemiyordum ama buraya getirdiğim kıyafetlerim hep kısa şeylerdi. İstanbuldaki giyinişimin aksine burada şortlar etekler elbiseler giyerdim. Çünkü herkes böyleydi. Etek ve elbiseyi eleyip şort ve ince bir gömlekte karar kıldım. Mini beyaz kot şortumun üstüne, yazlık beyaz ve mavi tonlarını barındıran gömleğimi giyip kollarımı kıvırdım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra mavi parmak arası sandaletlerimi giyinip mavi çantamı aldım. Her şeyin içinde olup olmadığını kontrol ettim ve valizimi peşimden çekerek odamdan çıktım.

Merdivenlerden inerken babamın "Ne işle meşgulsünüz oğlum?" Diye sorduğunu duyduğumda kiminle konuştuğunu merak ediyordum.

" İnşaat mühendisiyim Murat bey" duyduğum ses, elim tırabzanda donmama neden olmuştu.

Nasıl ya?
Ne cüretle!
Neden evime girip babamla konuşuyordu şu an?
Dışarıda niye beklememişti?

İçim öfkeyle dolarken kaşlarımı çattım. Bunu yapmaya hakkı yoktu! Ya da var mıydı?

Ben kendimle savaşırken daha önemli bir sorun olduğu geldi aklıma. Ya babam Eylül derse! Ya da daha kötüsü Erdem bana babamın yanında Eylem diye hitap ederse!

Paniklememeye çalışarak hızla merdivenlerden indim. Acele ederek
Erdem'i evden çıkarmalıydım.

Soğuk kanlı olduğumu umarak babama sarıldım ve "Kendine iyi bak babacım biz çıkıyoruz" dedim.

Sesimin titrememesi için çabam sonuç vermişti. Erdem' e bakmamaya çalışarak kaçar gibi kapıdan çıkmıştım. Onun da peşimden geldiğini umuyordum ki arkamda duyduğum sesiyle rahatladım.

Ama rahatlamam geldiğini gibi gitti çünkü babamla konuşuyordu.Hayır! konuşmayın, konuşmayın! diye çığlık çığlığa bağırıyordu içim.

"Kendinize iyi bakın Murat bey. Kızınız bana emanet"
Oh Eylem demedi. Babamın sesini işittim sonra. Yüreğim resmen ağzımda atıyordu. "Şimdi içim rahat gerçekten iyi tatiller. Arkadaşlarınıza selam söyleyin"  Bir yandan el sallıyor bir yandan gülüyordu ve çok şükür babam da Eylül demedi. Ama bu demeyecekler  anlamına gelmiyordu.

Bu yüzden normalde hayatta yapmayacağım bir şey yapıp Erdem'in koluna girdim ve aceleyle onu site çıkışına yönlendirdim. Onun şaşkın ve alaycı bakışlarını üzerimde hissediyor ama yüzüne bakamıyordum.

Siteden çıkıp da arabasına yönelirken "Benimle olmaya bu kadar can attığını bilsem daha erken gelirdim" diyen sesiyle yaşadığım heyecan dolu andan çıktım.

Hızla kolunu bıraktım ve "Sen ne? Ne hakla? Neden?" Sinirden doğru dürüst cümle kuramıyordum.

Sakinleşmek için derin bir nefes çekerken ellerimi saçlarımdan geçirdim. O ise kollarını göğsünde bağlayıp arabasına yaslanmış bir şekilde keyifle beni izliyordu.

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin