Cennette görüşürüz bebeğim!

5.9K 204 10
                                    


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 🙏🏻 Şimdiden teşekkürler 😊

Güneş ışıkları vururken yüzüme açmaya direnen göz kapaklarıma inat bedenim fazlasıyla uyanmıştı. Çünkü giydiğim askılı geceliğin göğüs kısmından bir el içeri girmiş, yüzeysel hareketlerle oralarda dolanıyordu. Yastığa dağılmış saçlarımın arasından kendine yol açan dudaklar boynuma tüy hafifliğinde öpücükler bırakıyor, vücudumdaki tüm sinir uçlarını uyarıyordu. Okşamalarının boyutu değiştirip göğsümün hassas yerlerine basınç uygulamaya başladığındaysa ağzımdan kaçan hafif iniltiyle utanarak dudaklarımı ısırdım.

"Artık uyandığına sevindim. Daha fazla kendimi tutamayacaktım." Dedi Erdem uyku mahmurluğunun yansıdığı boğuk sesiyle.

Onun kollarının izin verdiği ölçüde geri dönerek o vurgun olduğum yeşillerde kilitlendi bakışlarım. Dudaklarım sabaha bu şekilde uyanmanın yarattığı mutlulukla yukarı doğru kıvrılırken "Günaydın" dedim.

Kollarıyla bedenimi tamamen kendine çevirdi. Kalçamı kasıklarına bastırıp. dudaklarını kapatırken dudaklarıma dişlerimin arasına "Günaydın" diye fısıldadı o da. Sonrasında adımı unutturacak bir öpüşme bahşetti bana. Dili ağzımı talan ederken, vücudunu ayırmadan bedenimden, beni sırt üstü çevirdi. Önünde uzanan sertlik hassas noktama baskı yaparken, sürtmeye başlamasıyla alev alev yandı içim. İnlemelerim daha fazlasını istediğimin açık bir kanıtıyken beni daha fazla bekletmeden yerleşti bacaklarımın arasına.

"Güne bu şekilde uyanmaya git gide alışıyorum" dedi   nefes nefese.

Gerçekten alışılması kolay bir durumdu. Her sabah o çok sevdiğim orman derinliği gözlerine bakarak uyanmak, içimi titreten odunsu kokusuyla sarmanmak ve güven verici kollarında huzur bulmak kadar güzel bir şey var mıydı?

Gülümsedim karşılık olarak. Babama söylediğim 2 haftalık tatil süresinin 1 haftası geçmişti bile. 1 hafta sonra hayatımız nasıl olacaktı kim bilir? İstemeden düşen yüzüm Erdem'in kaşlarını çatıp yumruklarını sıkmasına sebep oldu. Neden birden bu hale geldiğine şaşırarak yerimde doğruldum.

"Doktoru ayarladım bugün hallediyoruz merak etme asma yüzünü" dedi dişlerinin arasından. Sıktığı yumruklarından dolayı beyazlaşmaya başlayan ellerinden gözlerimi çektiğimde, yüzümün düşmesiyle doktorun ne alakası var diye düşünüyordum ki dün yaşananlar hızla çöktü beynime. Ben hamileydim! Ve o ise bebeğimi...

Sinirle fırladım yataktan. Şaşkınca bana bakan Erdem'e işaret parmağımı uzatarak "Sen... Bizden ... uzak dur" diye bağırdım kelimelerimin üstüne basa basa.

"O şeyi istemiyorsun değil mi?" Diye sordu alaycı bir inanmamazlıkla.

"O şey?" Dalga mı geçiyordu benimle? " O şey dediğin bir bebek Erdem benim bebeğim, senin bebeğin" Senin dediğim kısımda vurgu yaptığımda midesi bulanmışçasına yüzünü buruşturdu.

Aklıma gelen şüpheyle alaycı bir tavır takındım ben de. "Senin olduğuna inanmıyor musun yoksa? E tabi korundum ben diyeceksin di mi? Peki ya otel gecesi? Hayatımda ilk seninle oldum ben, ilk sana dokundum. Kanıtını da bıraktığımı sanıyorum. "

Bu şekilde suçlandığım için inanılmaz incinmişti gururum. Erdemse hala bir şey söylemekten aciz, karşımda söylediklerimi sinirle hazmetmeye çalışıyordu. Ama onun bu tavrı beynimin başka senaryolar üretmesine sebep oluyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı sinirle devam ettim.

"2 hafta ayrı kaldık o arada birini bulduğumu mu düşünüyorsun yoksa? Ama ne var biliyorsun? İnanıp inanmaman umrumda bile değil! Sen kabul etmesen de o bizim bebeğimiz. Ve onu benden almana asla izin vermeyeceğim" Avaz avaz bağırıp hırsla sırtımı döndüm ona. Ayaklarımı yere vura vura giyinme odasına gidip üstümü değiştirdim. O sırada oda kapısının çarpma sesi duyuldu. İrkildim ve dolan yaşlar süzülmeye başladı gözlerimden.

MASUMİYETİN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin