Eve gittiğimde çocuklar uyuyor annem ise onların başlarında duruyordu. Oh, şükürler olsun onlara hiçbir şey olmamış. Bir an kalbim duracak sandım. Bu yaşa kadar yaşadıklarım gerçekten çok fazla. Artık daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Ben o mutlu günlerime geri dönmek istiyorum. Bu gizem canımı o kadar çok sıkıyor ki. Bu dosyaya bir göz atsam hiç fena olmayacak. Annem evine gitti bende televizyonun karşısında çocukların yanına oturdum. Melekler gibi uyuyorlar. Aslında erken uyumuşlar. Sanırım bugün çok yoruldular. Dosyaları geçtim. Resimler önüme geldikçe çok kötü oluyorum. Çocuklarım sanırım tehlikede. Onları korumam gerekiyor. Eğer beni de kaybederler ise onlar için hiç iyi olmaz. Aynı büyük Edward’ım gibi olurlar ve ben onların o duruma düşmelerini hiç istemiyorum. Büyük Edward’ım az mı zorluk çekti? İşte bir sayfada yazılar yazıyor.
“ Ayın olmadığı, her yerin karanlık olduğu bir gün Joe’nun eğer bir tanıdığı tarafında bu belge ellerine geçerse Joe ölecek” yazıyordu. Dosya elimden fırladı.
Joe yaşıyor ama şimdi benim yüzümden ölecek. O zaman o yanan kişi Joe değil ama bize oyun oynanmış. Bu neden yapıldı anlamıyorum. Joe ne yapıyor. Bana neden yalan söyledi ya da benden ne saklıyor? Yoksa bana güvenmiyor mu? Beklide bizi korumaya çalışıyor. Her gün geç gelmesi bu yüzden mi? Bu adamlar kinler? Joe’dan ve bizden ne istiyorlar. Neden her zaman biz? Böyle yapıp ellerine ne geçireceklerini sanıyorlar. Ayın olmadığı gün. Bu olay olacak. Bugün ay gözükmeyecek ve etraf sadece sokak lambaları ile aydınlanacak. Bugün Joe’yu öldürecekler ve çocuklarımı. Beklide beni. Hızlı düşünmeliydim. Ne yapabilirdim bilmiyorum. Bir şeyler düşünebilirsem beklide kurtulabiliriz. Çocuklara baktım onların yaşamsı gerekiyordu. Gözlerimi kapattım ve düşünmeye devam ettim. Uyuyakalmışım. Kalktığımda akşam olmuştu ve yanımda çocuklar yoktu. Telaşlandım ve Edward, Katty! Diye bağırmaya başladım. Koşarak yukarımı çıktım. Hiçbir yerde yoktular. En son olarak odalarına girdim. İkisi de odada oyun oynuyorlardı. Beni o kadar çok korkuttular ki. Gülümsedim ve yanlarına oturdum. Onları izliyordum. Pencereyi açtım. Bugün dükkana gelen adamlara benzer birkaç adam gördüm. Hemen pencereyi kapattım ve üzerine perdeyi çektim. Kalbim deliler gibi atmaya başladı. Birden kapı zili çaldı. Korktum. Ellerim titriyordu. Kapı yumruklanmaya başladı. Kapıyı açmamalıydım. Evet açmayacağım. Beni ve çocuklarımı öldüremeye geldiler. Onları saklamalıydım. Belki ben öleceğim ama Çocuklarım asla ölmeyecekler.
Çocukları saklamalıydım. Onların güvenliği için saklamalıydım ama nereye? Saniyeler dakika gibi geçiyordu. “ Çocuklar benimle gelin” dedim. Başım dönmeye başladı. Bir an duraksadım ve bir yere tutundum. Edward “ anne iyi misin?” diye soruyordu. “ İyiyim oğlum” dedim. İkisinin de elini tuttuğum gibi bizim odaya götürdüm. Dolabı açtım ve “ içeri girin” dedim. Edward sorularına devam ediyordum. “ Neden?” diyordu. “ Siz soru sormayın ve beni dinleyin. Aşağıda ne olursa olsun buradan sakın çıkmayın. Beni anladınız mı?” dedim. Başlarını salladılar ve hafif bir şekilde kapağı kapattım. Ellerine birer el feneri verdim. Kapı hafif açık olduğundan nefes alabilirlerdi. Aşağı yavaş yavaş iniyordum. Kapı daha şiddetli çalıyordu. Birileri kapıyı adeta kırarcasına yumrukluyordu. Işıkları söndürdüm. Belki bizi yok sanar giderler. Birisi “ Demi lütfen kapıyı aç” dedi. Bu ses bana çok tanıdık. Bu ses Joe. Işıkları açtım ve koşarak kapıya yöneldim. Kapıyı açtığım gibi Joe içeri girdi ve kapıyı kapattı. Ona sarıldım ve kokusunu içime çektim. Onu öldü sanıyordum oysaki şimdi karşımda. Onu o kadar çok özlemişim ki. Kokusunu, yüzünü…
Joe bana baktı. “ Hepimiz tehlikedeyiz.” Dedi. Çocuklar koşarak aşağı geldiler. “Babam geldi” dediler. Joe ikisine de sarıldı. Koltuğa oturduk. “ Neden Joe? Bu adamlar kim ve bizden ne istiyor? Senle ne alakaları var?” dedim. “ her şeyi sana anlatacağım ama çocuklar uyusun ondan sonra” dedi. Bir ay boyunca bekledim. Birkaç saat daha bekleyebilirim herhalde. Çocuklar uyuduktan sonra Joe’ya göndüm.
- Evet seni bekliyorum.
- Edward’ımız o kazada tesadüf eseri ölmedi Demi. O adamlar yaptı. O adamlar Edward’ın üzerine arabayı sürdüler ve beni tehdit ettiler. Yeni doğan oğlumu ve seni öldürmekle tehdit ettiler.
- Bana neden söylemedim.
- Sizin güvenliğiniz için söyleyemedim. Yoksa sizi öldürürlerdi. Aynı senin bu bilgiyi öğrendiğinde beni öldürmeye çalıştıkları gibi.
- Bu adamlar kim Joe?
- Bizim en büyük düşmanımız. Bu adamlar bir örgüt. Durdurulamazlar. Birazdan buraya bir adam gelecek. Bizim yüzümüzde küçük bir değişiklik yapacak. Tanınmamak için. Bir maske gibi. Sadece daha gerçekçi olacak. Bana güven bu olaydan kurtulacağız.
- Ben sana her zaman güveniyorum Joe ama keşke bilseydim daha tedbirli davranırdım.
- Biliyorum ama söyleyemezdim.
- Peki ama şimdi ne yapacağız.
- Birazdan birisi bizi almaya gelecek ama ondan önce o adamı beklemeliyiz.
- Peki.
Oturup sadece adamı bekliyorduk. Birden kapı çaldı. Kalbim duracak sandım. Joe kapıya doğru gitti. Delikten baktı. Birisi “ ben Jack Bey’in adamıyım. “ dedi Joe hemen kapıyı açtı. “ Bizde seni bekliyorduk” dedi Joe. Adam içeri girdi. Biraz daha rahatlamış gibiydim. İçeri geçtik ve adam çantasını açtı. Bir süre çantasına baktıktan sonra kafasındaki şapkayı çıkarttı. Çantasından bir silah çıkartıp Joe’ya tuttu. İkimizde şaşırdık. “ Hayır!” diye bağırdım. Bu adam iyi değil. Bizi kandırdılar. Bu Joe’nun bahsettiği adam olamaz. Bu o kötü adamlardan. Bizi öldürmek istiyorlar.
Not: Joe yaşıyor ama bu yaşaması uzun sürecek mi? Demi’nin tepkisi ne olacak? Bir sonraki bölümde bu soruların cevabını bulacaksınız :D