24. Bölüm

218 8 2
                                    

6 AY SONRA

 Edward her gün kardeşinin ne zaman doğacağını soruyordu. Çok heyecanlanıyordu. Evimizin neşe kaynağı olmuştu.  Edward’a kullanmadığımız bir odayı verdik. Ona yeni eşyalar ile kıyafetler aldık. Edward’ın babası iş adamı ve mirası da Edward’da ait olduğu için bize verildi. Elbette bu parayı bankaya yatırdık. Kendi bankamıza değil, Edward için açtırdığımız çocuk hesabına. Büyüyünce kendi istediği gibi harcar. Edward’ın odasını maviye boyadık. Nede olsa erkeklerin çoğu doğduğu zaman maviyi sever. Yatağı gemi şeklince. Diğer eşyaları da takım. Tam bir denizci odası oldu. Bu odada kendinden geçiyor adeta. Bazen sesleri geliyor “ Kara göründü” diye. Hayali denizlere açılıyor. Geçenlerde korsan şapkası aldım. Çok sevindi. Hemen odasına gitti ve hayali denizine açıldı. Pencereyi açık unutmuş. İçeri rüzgar girince şapkası da pencereden uçmuş. Az ağlamadı şapka için. Bende koşarak içeri girdim. Bir şey oldu sandım kendisine. Neyse ki bir şeyi yoktu. Çarşıya çıkınca yenisini alacağımı söyledim. Biraz sakinleşti ve en sonunda yorgunluktan uyuyakaldı. Zamanın Edward ile nasıl geçtiğini anlamadım. Annemlerde çok sevdi Edward’ı. Kendi torunları gibi baktılar, sevdiler. Beni zamanında evlatlık edinen annem ve babamda sevdiler. Joe’nun annesi ve babası da sevdiler. Edward herkesi kendine sevdiriyor. Çok sıcak kanlı ve çok akıllı. Bir dediğimi hiçbir zaman iki etmiyor. Aslında onun yaş grupları genellikle bazen annelerini dinlemezler. Edward öyle değil. Diğer çocuklar ne kadar yaramaz ise Edward’da o kadar sakin ve uslu. Edward aşağı indi ve benimle birlikte televizyon izlemeye başladı. Başını karnıma yasladı. “ Anne bebek tekme atıyor kulağıma” dedi. Gülmeye başladım. “ Öyle şey olur mu oğlum.” Dedim. Hala gülüyordum. “ Beni sevmiyor mu? Neden tekme atıyor?” dedi. “ Hayır, kardeşin seni çok seviyor. Bak göreceksin kardeşin doğduğunda biraz büyüdüğünde senle oyunlar oynayacak. Bak yeni bir denizci daha.” Dedim. Edward gülümsedi ve karnımı okşadı. Kardeşini nasıl da seviyordu. Kapı çaldı. Yerimden kalktım ve kapıyı açtım. Gelen Joe’du. “ Hoş geldin Hayatım” dedim. “ hoş bulduk” dedi  ve içeri girdi. Kollarını iki yana açtı “ Hanimiş benim oğlum” dedi. Edward bağırarak “Babaaaa” dedi ve koşarak Joe’ya sarıldı. Uzun bir muhabbetten sonra Joe’nun çarşıdan getirdi poşetlere baktım. İçinde hazır yemekler vardı. Sofrayı hazırladım. “ Hadi beyler sofraya” dedim. İkisi de geldi ve yemeğe oturduk. Edward’ın tabağının önüne lahmacunları koydum. Edward lahmacunlara bayılıyor. Bende çok yedim bu dokuz ay boyunca. Hamilelik bana yaradı mı yaramadı mı bilemiyorum. Çok kilo aldım. Yarın bu kilolar gidecek çünkü dünyalar yakışıklısı oğlum dünyaya gelecek. Yemeğimizi yedikten sonra bulaşıkları bulaşık makinesine yerleştirdim. Edward yukarı çıkmış. Yukarı bakmaya gittim. Kapıyı hafifçe araladım. Edward şöyle diyordu. “ Bu annem, bu babam, buda yeni doğacak kardeşim.” Söylediklerinde tek sorun kendini söylemedi. İçeri girdim. “ Ne yapıyordun oğlum?” dedim. “ Resim çiziyorum anne” dedi. “ Hani bakim kimi çizdin.” Dedim. “ Seni, babamı ve doğacak olan kardeşimi” dedi. Gülümsedim. “ Peki ya sen?” dedim. Yüzü asıldı. “Ben senin gerçek oğlun değilim. Bu resimde olmayı hak etmiyorum.” Dedi. “ Öyle şey olur mu? Ben seni ve doğacak olan kardeşimi asla ayırmıyorum. Bak bu kalemle senide çizelim. Bu ben, bu sen, bu baban buda kardeşin.” Dedim. Edward gülümsedi ve bana sarıldı. “ Seni seviyorum anne” dedi. “ Bende seni oğlum.”

NASIL?

JEMİ AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin