30.Bölüm

187 7 1
                                    

Çocuklar çığlıklarım yüzünden uyandı ve kızım ağlamaya başladı. Edward ise sadece “ anne,baba” diyordu. Onların böyle bir olayı görmelerini istemiyordum. Bakışlarım çocuklarım, Joe ve silahlı adam arasında gidip geliyordu. Tansiyonumun düştüğünü hissedebiliyordum. Bana bir şey oluyordu. Elim ayağım titriyordu. Ne yapacağımı bilmez bir hal aldım. Adamın bizi öldürmesi durumunu göz önüne getirdikçe fenalaşacak gibi oluyordum. Bu olaydan nasıl kurtulacağız. Bizden ne istiyorlar? Adam “ Dünya hayatınıza elveda demenizin vakti geldi.” Dedi. Tam gözlerimi kapattım silahı sıkacaktı ki başka bir adam silahlı adamın kafasına kendi silahı ile vurdu. Bu adam Joe’nun bahsettiği adam olmalıydı. Bizi kurtardı. Beni, çocuklarımı ve Joe’yu kurtardı. Adam baygın bir şekilde yere yığıldı. Joe ile çocukları aldığımı gibi evden çıktık. Adam arabayı evin önüne çekmiş bile. Hemen arabaya bindiğimiz gibi oradan uzaklaştık. Ne yapacağımızı bilmiyordum. Kalbim deli gibi atıyordu. Kızım kucağımda ağlıyordu. Oğlum ise boş gözlerle çevresine bakıyordu. Neye gittiğimizi bile bilmiyordum. Nasıl olsa buradan güvenli olacağını biliyordum. Joe’ya “ Nereye gidiyoruz?” diye sordum. “ Buradan çok uzaklara” dedi. Biranda annemler aklıma geldiler. Evimizin çok yakınlarında oturuyorlar ve onlar tehlikede. Arabada “ Durun!” dedim. “ Annemler geride kaldı. Onları almadan gidemem.” Dedim. Joe bana baktı. “ Bunu da düşündüm. Onlar çoktan yola çıktılar. Benim annemler ve senin annenler. Kısa süreliğine üvey annen ve babanların yanına gideceğiz. Büyük ihtimalle annemler varmışlardır.” Dedi. Biraz daha iyi olmuştum. Yolculuğumuz devam ediyordu. Biranda birkaç arabanın bizi takip ettiğini anladık. Onları takip ettiğimizi anlayınca pencereyi açıp silahlarını çıkarttılar. Ateş etmeye başladık. Panikledik ve başımızı eğdik. Çığlıklar atıyorduk. Bugün yaşadıklarım benim ne böyle? Çocuklarımın güvenliği yine tehlikeye girdi. Ben ölmeye razıyım ama onlar daha çok küçük. Onlar yaşasın lütfen.

Joe cebinden telefonunu çıkarttı. Sanırım telefonunu değiştirmiş. “Ne yapıyorsun Joe?” diye sordum. “ Sadece bekle ve gör Aşkım. Her şey düzelecek” dedi. Sadece bekledim. Silah sesleri çok fazlasıydı. Başımızı eğerek silah ateşlerinden korunmaya çalışıyorduk. Joe pencereyi açtı. Ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Telefonda birkaç ayar yaptı ve pencereden attı. Arabayı süren adama “ daha fazla hızlan” dedi. Adam dediği gibi yaptı ve hızlandı. Birkaç saniye içinde bir patlama sesi duyuldu. Patlayan bizim araba değildi. Onların arabasıydı. Joe “ Artık bitti sakinleşebilirsiniz” dedi. Böyle bir durumda nasıl sakinleşmemi bekliyor anlamıyorum. Çocuklar deli gibi bağırıyordu. Saatler sonra çocuklar uyudu ve bende artık daha sakindim. Birden araba durdu. Ne olmuştu şimdi. Adam benzinin bittiğini söyledi. Burada benzincide bulamayız. Akşam akşam dağ başında kaldık. Joe ileride bir klübe gördüğünü söyledi. İçeride oturan kişiler belki bizi misafir eder ya da yardımcı olur dileğiyle gittik. Kapıyı yaşlı bir adam açtı. “ Buyurun yavrum?” dedi. Joe olan her şeyi anlattı. Sabah bir adam gelecekmiş. Onu arayacak benzin de getirmesini söyleyecekmiş. Bizi bugün evinde ağırlamak istedi bizde kabul ettik. Adam bize yatacak yer ayarladı. Çocukları yatırdım. Hepimiz çok yorulmuştuk. Yerimize yattık ve Edward birden yatağından kalktı. “ Nereye Edward?” siye sordum. “ Su içeceğim” dedi. “ Tamam ben sana vereyim.” Dedim. “ Hayır anne ben kendim içeceğim” dedi. “Tamam” Edward mutfağa doğru giderken birden dış kapının kapısını açtı. Nereye gidiyordu bu şimdi. Bende kalktım ve dışarı çıktım. Edward ilerliyordu. “ Edward nereye?” dedim. Beni duymadı bile. Sadece ilerliyor, arkasına bakmıyordu. Edward nereye gidiyor? Korkmaya başladım. Adımlarım hızlandı. İleriye daha dikkatlice baktım. Hayır olamaz. Orada kocaman bir uçurum var. Aynı benim düştüğüm yamaç kadar derin olmalı. Edward oradan düşerse yaşayamaz. “ Edward!” diye bağırdım ve koşmaya başladım. Edward bana döndü. Gözlerinden yaşlar akıyordu. “ Daha fazla gelme anne.” Dedi. Ne demek istedi şimdi. “ Neden?” ne diyeceğimi bilemedim. “ Artık yaşamak istemiyorum. Şuradan atlamak ve hayatıma bir son verdirmek  istiyorum.” Dedi. Böyle nasıl düşünür? Neden? O daha küçücük onun aklı oyunlarda olmalı ölmek düşüncesi çok saçma. “ Edward hadi benimle gel” dedim.

“ Hayır anne istemiyorum. Artık sizinle yaşamaktan çok sıkıldım. Senin gerçek annem olduğunu öğrendiğimden beri başıma gelmeyen kalmadı. Çok göze batıyorsunuz. Eski hayatım böyle değildi. Belki gerçek annemin yanında değildim ama en azında güvendeydim. Ben böyle yaşamak istemiyorum. Lütfen buradan git. Ben artık yaşamayacağım.”

“ Öyle düşünde Edward. Beni düşün. Annen eskiden bu yolu denedi ama bak başarılı olamadım. Sen eğer buradan atlar ve ölürsen beni de öldürürsün. Sadece beni değil seni seven herkesi.”

“ Siz beni sevmiyorsunuz!”

“ Hayır biz seni çok seviyoruz Edward neden böyle düşünüyorsun?”

“ Eğer beni sevseydin bu halde olmazdık. Az kalsın ölecektik. Gerçekleri gör artık anne karşında küçük bir bebek yok. Ben artık büyüyorum.”

“ Bunu görebiliyorum ama bu bir çözüm yolu değil.”

 Edward ilerlemeye başladı. Koşmaya devam ettim. Tam uçurumun önünde durdum. Tam onu tutup çekiyordum ki Edward kendini attı. “ Hayıııııııııııııır!” diye bağırdım. Joe koşarak geliyordu. Bense yere çökmüş ağlıyordum. Joe benim ismimi haykırıyordu. Bir oğlumu daha kaybedemem. Tam kendimi uçurumdan atacaktım ki Joe beni tuttu.

NOT: Devamını merak edenler beğenin ya da beğendirin hemen paylaşayım.

JEMİ AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin