32.Bölüm

177 4 0
                                    

Fransa’da bir apartman dairesine taşındık. Edward 14, Katy 10 yaşında. Lise dönemimi bitirdikten sonra kayak merkezinde bir film çekmiştik. Bu film Amerika’da hiç izlenmediği için ünlü değildim. Buraya geldiğim an insanlar yanıma gelip imza istediler. Başta anlamadım sonuç olarak filmin üzerine yıllar geçmişti. Daha sonra insanlar film hakkında birkaç şey söyledikten sonra her şeyi anlamıştım. Burada birkaç film teklifi almadım ama hepsini reddettim. Buna ihtiyacım yoktu. Artık zamanımı film gibi şeylere harcamak yerine ailem ile geçirmek istiyorum. Edward büyükçe daha fazla hırçınlaşıyordu. Onun bu davranışlarına anlam veremiyordum. Her istediğini yapıyorduk. Belki de sorun bizdedir. Her istediğini eline verdiğimiz için bizden daha fazla şeyler istiyordur. Beklide bunu zamanla öğreneceğim. Joe burada küçük bir şirket kurdu. Ben ise hayatımı anlatan bir kitap yazdım. Burada baya okunduğunu söyleyebilirim. Kitap hakkında birçok güzel söz söylendi. Kapı açıldı ve hızlıca kapandı. Gelen Edward’ı. Okuldan gelmişti.

-         Katy nerede?

-         Ben nereden bileyim.

-         Ne oldu?

-         Yarın okula gelecekmişsin. Öğretmen çağırıyor.

-         Yine ne yaptın Edward?

-         Of anne yarın git öğren! ( koşarak odasına gitti.)

Bu çocuğa ne oluyordu böyle. Katy eve geldi. “ Merhaba anneciğim dedi ve odasına gitti. Sabah olmuştu. Kahvaltıyı hazırladım ve hep beraber kahvaltımızı yaptık. Sonra Edward, Katy ve ben okula gittik. Öğretmenler odasının kapısında beklemeye başladık. Edward’ın öğretmeni geldi.

-         Merhaba ben Edward’ın annesiyim.

-         Ah sizi tanıyorum daha doğrusu buradaki herkes. Hemen konuya girmek istiyorum. Edward’ın son zamanlardaki hallerini hiç beğenmiyorum.

-         Biliyorum. Evde de bize karşı çok sert.

-         Daha önce sanırım çok acı çektiniz. Anlıyorum, kitabınızda da yazmışsınız. Edward’ın kaçırılması sonra sizin onu bulmanız. Yani küçük bir çocukken bunları yaşaması onun ruh halini baya değiştirmişe benziyor. Onunla daha fazla ilgilenin.

-         Teşekkür ederim. İnanın bunun için çabalayacağım.

-         İyi günler

-         İyi günler.

Okuldan çıktım. Şirkete gidip Joe’nun odasına girdim. “ Hoş geldin bitanem” dedi ve bana sarıldı. İyi olmadığımı görünce “ neyin var?” diye sordu. “ Edward” dedim ve her şeyi anlattım. Joe ile ne yapabileceğimiz hakkında uzun bir muhabbet ettik. Birden başım dönmeye başladı. Joe’ya iyi olmadığımı söyledim. Hemen arabaya binip doktora gittik. İlk olarak kan aldılar. Beni bir odaya götürdüler. Testlerin çıkmasını bekledik. Doktor üzgün bir şekilde içeri girdi. Bir şey olduğunu hemen anlamıştım. Joe:

-         Neyi var doktor?

-         Bunu nasıl diyeceğimi bilmiyorum.

-         Lütfen söyleyin.

-         Demi Hanım kanser ama bu çok büyütülecek bir kanser değil. Tedavisi var. Sadece uygun bir kan bulmamız gerekecek ve bir ameliyat sonrasında birkaç gün dinlenmesi sonucunda eskisi gibi olacak. Sizden tek isteğim bundan sonra kendinizi üzmeyin. Unutmayın kendinizi üzerseniz bu hastalık çok daha fazla ilerler.

Ne diyeceğimizi bilemedik. Aslında çok fazla üzüldüğümü söyleyemeyeceğim. Sabırlı olmam gerekeceği bir gerçek ama en azından tedavisi var. Bana bir kan bulunur bulunmaz bizi arayacaklar. Hastaneden çıktık ve gittik. Joe bana baktı. “ Unutma bunda sonra hiçbir şekilde kendini üzmek yok.” Dedi.

“ Merak etme Joe bu yedi yıl boyunca kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum. Bize zarar verecek kimse yok bunu ikimizde biliyoruz. Sadece Edward’ın düzelmesi gerekecek. Endişelendiğim tek şey bu. O da elbet hatasını anlayacak.” Dedim. Anlıma bir öpücük kondurdu ve içeri gitti. Bir cd getirdi. Koltuğa oturduk ve birlikte güzel, romantik bir film izledik. 

JEMİ AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin