Aşk tepesinden İstanbul’un çok güzel yerleri gözüküyordu. Buraya neden aşk tepesi dediklerini anlamıştım. Burada hep sevgiler ya da eşler geliyordu. Bir banka oturduk ve Joe kolunu omzuma koydu. Bende başımı onun omzuna yasladım. Manzaraya bakıyordum muhteşemdi. İstanbul’dan neden bilmiyorum ayrılmak istemiyordum. Biraz zaman geçti. Joe “ Gidelim mi?” diye sordu. Bende ayağa kalktım ve başımı salladı. Joe elimi tuttu ve beni öptü. Beni mutlu eden sevgilim. Senin yanında o kadar mutluyum ki bunu sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Parmağımda üç yüzük vardı. Biri nişan yüzüğümüz, biri evlilik diğeri de Joe’nun yaz tatilinde gittiğimiz kayak merkezinde verdiği yüzük. O gün söyledikleri aklımdan hiç çıkmıyor. Son bir kez manzaraya baktım ve el ele tutuşup oradan ayrıldık.
1 AY SONRA
Yarın İstanbul’dan ayrılacağız. Bunu hiç istemiyorum. Burası çok huzurlu ve muhteşemdi. Balayı çok uzadı çünkü bunu ben istedim. Joe’da itiraz etmedi çünkü o da burayı benim gibi çok sevmişti. Son bir kez buraları gezmek istedim. Joe’da benle aynı fikirdeydi. Beraber lunaparka gittik. Lunapark, derin bir iç çektim. Burası bizim için çok farklıydı. Aslında burası değildi ama her lunapark bana o günü hatırlatıyor. Beraber ahtapot için bilet aldık ve yerimizi aldık. Ahtapot bizi baya döndürdü ama çok eğlenceliydi. Sonunda bitti. Midem bulanmaya başladı sanırım sarsıntıdan ama diğer bindiğim ahtapotlarda hiç böyle bir şey olmamıştı ya da uzun süre hiç binmediğim içindir. Neyse tam aşağı indik başım dönmeye başladı ve yürüyemedim. Bu ahtapot bana hiç yaramadı. Baş dönmem her geçen saniye daha da artıyordu. En sonunda bayıldım. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Gözlerimi açtığımda bir hastanedeydim. Joe yanı başımda elimi tutuyordu. Birden içeri doktor girdi ve Joe ayağa kalktı. Bir sorun olup olmadığını sordu ve doktor önemli bir şey olmadığı söyledi hatta çok güzel bir şey olmuş Joe ne oldu diye sordu. Doktor “ Hayırlı olsun Demi Hanım hamile.” Dedi.
İnanamıyorum ben hamileyim. Ben anne olacağım. Joe birden kahkaha attı ve sıkıca sarıldı. İkimizde çok mutlu olmuştuk doktor odadan çıktı. Bu çok güzel bir gündü. Ben anne olacaktım, anne. Bu haberi hemen annemlere vermeliydim ya da bir saniye neden hemen gidip onlara söylemeyeyim ki. Hazırlıklarımız bittikten sonra hastaneden çıktık. Otele varınca hazırlıklarımızı yaptık. Evet yarın yolculuk var. Akşam olmuştu. Yemek yemek için dışarı çıkmıştık. Aslında karnım aç değildi. Bugün deniz manzaralı bir yerde yemek yemek istiyordum. Joe her zamanki gibi hiç itiraz etmedi. Biraz ilerledik ve döner satan bir yere geldik. Döner canım çekmişti. Joe ikimiz içinde döner ve ayran almıştık. Deniz manzaralı bir yere oturduk ve dönerlerimizi yemeye başladık. Önümüzden bir kadın ve bir erkek el ele geçtik. Kadın hamileydi. Karnına bakılırsa yakında doğum yapacaktı. Bende mi böyle olacaktım şimdi. Elimi karnıma koydum. Ona bir şeyler mırıldamaya başladım. Çok sesiz Joe’nun bile duyamayacağı kadar sessiz söyledim. Çok merak ediyorum kız mı olacak ekek mi? Benim için en önemli olan sağlıklı doğması. Şimdiden hayaller kurmaya başladım ben dokuz ay nasıl bekleyecektim. Dönerlerimiz bittikten sonra son bir kez manzaraya baktık ve oradan ayrılmak üzere kalktık. Bir boğaz tutu yapmaya karar verdik. Yürümeye başladık. İleride müzik sesleri geliyordu. Sanırım bir düğün vardı. Merak ediyordum. Türklerin düğünü nasıl? Bizim düğünlerde bu kadar canlı müzikler çalınmıyor. Joe ile gitmeye karar verdik. Bu müzik oyun havası. Bizim düğünlerden çok daha farklı. Çok daha canlı ve eğlenceli. Düğün sahipleri bizi içeri davet ettiler. Onları anlamadım ama onlarda sanırım bizim yabancı olduğumuzu anlayınca elleriyle girmemizi gösterdiler. İtiraz etmedik ve girdik. Gelin ve damat elimizden tuttuğu gibi bizi oyuna davet etiler. Müzik karşısında daha fazla dayanamadım ve oynamaya başladım. Yarım saat kadar böyle sürdü. Yorulmuştum ve dinlenmem gerekiyordu. Belki benim için değil ama bebeğim için dinlenmem gerekiyordu. Joe ile buradan ayrıldık. Otele doğru yürüdük. Otele vardığımızda direk odamıza gittik. Oturunca yorulduğumu daha iyi anladım. Hemen yatağa gidip yattım. Sabah uyandığımda Joe yoktu. Yine gelmesini beklemeye karar verdim ama aradan yarım saat geçmişti ve Joe yoktu. Nereye gitmiş olabilirdi. Üzerimi değiştirdim ve odadan çıktım. Koridor boyunca Joe’yu göremedim. Nereye gitmiş olabilirdi ki. Belki telefonu açıktır. Telefonla aradım ve çalıyordu. Joe’nun telefonun melodisini duyuyordum. Koşmaya başladım. Melodi bizim odadan geliyordu. Sanırım odada unutmuş. Koşmaya başladım. Koridor boyunca Joe’yu göremedim. Bir kız gördüm. Bu Miley’di. Peki bunun burada ne işi vardı. Yine mi rüyadaydım ama bu imkansız ben rüyada değilim. Bu sefer her şey gerçek ama bunun bu otelde ne işi var. Onu takip ettim ve alt kata inmeye başladı. Odasına giderken anahtarı kapının üzerinde unuttu. Kapı kapandı. Onunla konuşmalıydım. Biraz bekledim. Söyleyeceklerimi toparladım. Ne söylemeliydim? Ya da neyse söyleyecekleri mi düşünmesem daha mantıklı. İçimden ne geliyorsa söylemeliyim. Neden içimde kötü bir his var. Kapı kilidini çevirdim ve kapı yavaşça açılıyordu. Anahtarı elimden düşürdüm. Joe Miley ile öpüşüyordu. Rüya gerçek oluyordu. Joe beni gördü ve Demi dedi. İşte yine yaptı. Joe yavaş yavaş balkona doğru gitmeye başladı. Ona doğru koşmaya başladım ama Joe kendini balkondan aşağı attı. Joe diye bağırdım ve ağlamaya başladım. Koşarak balkona gittim ve Joe bir arabanın altında ezildi. Gözyaşımı kanlar almaya başladı. Nefes alamıyordum. Biri Demi kendine gel diyordu. Gözlerimi açtığımda odadaydım. Yine rüya görmüştüm. Yine rüyamda Miley ve Joe’yu görmüştüm. Joe’ya sarıldım. Onu kaybedemezdim. Onu bu kadar severken bunu göze alamazdım. Joe’da böyle bir şey bir daha asla yapmazdı ama o görüntüleri unutmama izin vermiyor.
nasıl?