Merhaba Ben Demi… 3 yıl önce denizde baygın bir şekilde bulunmuşum. Yamaçtan düştüğüm tahmin ediliyor aslında kesin olarak söyleniyor. Neden düştüğümü ya da atladığımı hatırlamıyorum. Daha doğrusu kendim hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ne annemi ne babamı… Beklide kardeşlerimi. Beni bulan aile beni evlatlık edindi. Bir yıl boyunca ailemi bulmamada bana yardımcı oldular. Bu süre içinde kendi evlerinde bana kızları gibi baktılar. Ailemi bulamadım. Büyük ihtimalle bu şehirde değiller. Tam üç yıl oldu. Kalbimde derin bir acı var. Beni evlatlık edinen ailenin hiç çocuğu olmamış. Bunun için beni çok seviyorlar ve hiç gitmemi istemiyorlar. Bileğimde bir diş izi vardı. Bunun nasıl olduğunu hatırlamıyorum. Bir ihtimal bir hayvan tarafından ısırılmam ve yamaçtan aşağı dengemi kaybedip düşmem…
Garip olan yara izimin geçmiş olması. Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum… Düşünüyorum ama hiçbir işe yaramıyor. Geçmişe ait tek bir görüntü bile yok. Sadece birkaç resim ve video… Beni bulduklarında üzerimde bulmuş ve saklamışlar. İsmimi nereden bildiğimi sorarsanız bilekliğimde yazıyordu. Soyadımı bilmiyorum ama en azından adımı biliyorum. Beni evlatlık edinen anne dediğim kişinin adı Oliva, babamın ise Kevin. Niall adında sevgilim var. Kendisi çok şeker. Merak ediyorum acaba önceden bir sevgilim var mıydı? Videodaki çocuk benim sevgilim miydi? Çoğu fotoğrafta onun resmi var. Ne yazık ki bildiğim tek şey bu. Beni merak ediyorlar mı? Böyle bir şey düşünmem bile hata bence çünkü hangi anne baba kızını düşünmez ki. Hiç hatırlamadığım annemin kokusunu özlüyorum. Gerçek annemi, babamı özlüyorum. Aslında hayatta olup olmadıklarını bilmiyorum ama içimde bir umut var. Sanki onları bulabilecekmişim gibi…
İşte yine akşam oldu. Annem ve babama iyi geceler diyip odama gittim. Pencereyi kapatmayı unutmuşum. İçerisi buz gibi olmuş. Dışarıda çok fazla rüzgar esiyor. Bazı kağıtlar yere saçılmış. Pencereyi kapattım ve ışıkları söndürdüm. Dışarıdan gelen sesler beni korkutuyordu ve dalların gölgeleri… Sanki bir yaratık odama girmeye çalışıyor gibi…
Uyumaya ve iyi şeyler düşünmeye çalıştım. Yara izimin birden nasıl geçtiğini ve ailemi düşündüm. Biraz rahatladım, sesin uyama mı engellemesine izin vermedim. 3 yıl sonra geçmişe dair ilk defa rüya gördüm. Bir yamaç, düşüyordum ve biri ismimi haykırıyordu. Yüzünü göremiyordum sadece denize düştüğümü görüyordum. Birden denize düştüm, batıyordum… Bir ses “ orada biri var “ diyordu. Bu Kevin. Beni bulduğu gün.
Uyandığımda hava daha aydınlanmamıştı. Lambayı yaktım ve fotoğraf albümü mü açtım. Bazı yerler silindi çünkü suda kalınca ellediğimiz yerlerin boyası aktı. Genel olarak resimlerin çoğuna bir şey olmadı. Sayfaları gezdirdim. Lunapark fotoğrafı. Biraz inceledim. Manzara çok güzel ve orada, orada bir yamaç var. Yoksa oradan mı atladım. Neden hiçbir şey hatırlamıyorum? Hatırlamam gerekiyor. Artık gerçekleri öğrenmek istiyorum. Bana ne olduğunu ve neden o yamaçtan düştüğü mü ya da atladığımı. Her şey o kadar bulanık ki sanki bir puzzle parçası gibi. Çok zor bulunuyor. Bugün gördüklerim acaba 3 yıl önceden görüntüler mi? Beklide sadece bir hayaldir. Eğer hayal değilse o kimin sesiydi? Beni hala özleyen birileri var mıydı? Sesimi özleyen, dertlerimi dinlemeyi özleyen ya da herhangi bir şey. Ben hatırlamasam da beni seven herkesi çok özlüyorum. Defalarca gözyaşı döktüm ve kendimi zorladım ama olmuyor. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Her şey neden bu kadar çok fazla zor anlamıyorum. Bu rüya belki bana bir ipucu olabilir mi? Beklide o yamacın olduğu yere gitmeliyim. Orada beni tanıyan muhakkak vardır. Nereden başlayacağımı bilmiyorum ama ilk olarak nereye gideceğimi biliyorum. Yarın hemen babamın yanına gidip buranın neresi olduğunu öğreneceğim…
Sabah kalktığımda direk babamın yanına gitmek üzere aşağı indim. Onu hiçbir yerde bulamadım. Annem kahvaltı hazırlıyordu. Babamın nerede olduğunu sordum ama cevabı beni şaşırtmamıştı. İş için şehir dışına çıkmış. Babam işinden dolayı çok fazla şehir dışına çıkıyor. Onu görmekte zorluk çekiyorum doğrusu ama en güzel tarafı gittiği yerlerden bana hediyeler gönderiyor. Bugün öğrenemeyecektim. Kapı çaldı, koşarak kapıyı açtım. Gelen Niall’di. Hemen sarıldım ve içeriye davet ettim. Annem gülümsedi ve Niall’e hoş geldin dedi. Niall’de hoş bulduk dedikten sonra elinden tuttuğum gibi yukarıya odama çıkardım. Belki Niall biliyordur. Ne de olsa babamla Niall’in babası aynı iş sektöründe olduğundan dolayı Niall’in babası Niall’i de bazen götürüyor. Lunapark fotoğrafını gösterdim.
- Buranın neresi olduğunu biliyor musun?
- Sanırım evet.
- Gerçekten mi?
- Babamla daha önce gitmiş olmalıyız.
- Beni oraya götürür müsün aşkım?
- Tabi götürürüm ama neden?
- Gerçekleri öğrenmek istiyorum? Kim olduğumu ve ailemi.
- O zaman hazırlan prenses yola çıkıyoruz.
Gülümsedim ve Niall’e sarıldım. Hemen kol çantamı hazırlayıp aşağı indik. “ Biz çıkıyoruz anne akşam geç döneriz.” Dedim. “ Tamam kızım.” Dedi annem. Annemi bu yönden seviyordum. Çok fazla soru sormuyordu. Arabaya bindik ve yola çıktık. Kalbim duracak gibi oldu. Ellerim titriyordu. Buz gibi olmuştum, üşüyordum. Hava soğuk değildi ama strese girmiştim. Yolu yarılamıştık. Niall bugün normalden fazla mutlu. Onu böylesine mutlu görmek beni de mutlu ediyor. Bugün bazı cevaplar öğreneceğimi düşünüyorum. İşte geldik yamacı görebiliyordum. Heyecanım daha da arttı. Sanırım ben burada yaşıyordum. Vardığımızda arabadan başta inemedim. Niall arabadan indi ve benim kapımı açtı. Boş gözlerle yamaca bakıyordum. İçimde kötü bir his var. Gittikçe yamacın ucuna yaklaşıyordum. Biraz daha gitsem düşecektim ama Niall koşarak beni tuttu.
- Kendine gel Demi.
- Üzgünüm…
- Sana ihtiyacım var Demi sakın bir delilik yapmayı düşünme.
- Hayır düşünmüyorum.
Hiçbir şey hatırlamıyorum. Neden? Artık dayanamıyorum. Ben kimim? Gördüğüm rüyayı hatırladım. Buradan düşüşümü ve o sesi. Ne düşünmüş olabilirim ki de buradan atladım. Artık dayanamıyorum. Gerçeklerden o kadar uzakta yaşıyorum ki. Gözlerimi kapattım ve düşünmeye çalıştım. Olmuyor işte olmuyor. Ne kadar düşünürsem düşüneyim olmuyor. Arkamı döndüğümde dönme dolabı gördüm. O kadar yüksek ki. Niall’e buradan gitmemizi söyledim ve arabaya bindik. Bir yere gidiyoruz ama nereye olduğu hakkında herhangi bir bilgim yok. Yol boyunca hiç konuşmadık. Niall’le nasıl tanıştığımızı merak ediyorsunuzdur. Okulda tanıştık. Aynı okulda mezun olduk. Üniversitede aynı sıralarda oturduk ama ondan öncesi var. Niall’le ilk tanıştığımızda birbirimizden hiç hoşlanmazdık. Yüzümüze bile bakmazdık ama bir gün ben eve doğru gidiyordum. Üç serseri karşıma çıktı. Koşmaya başladım ama çıkmaz bir sokağa yakalandım. Serseriler üstüme üstüme geliyordu. Tam çığlık atacaktım ki o anda biri “ Bırakın kızı” dedi. Bu kişi Niall’di. Başta şaşırmıştım.Neden böyle bir şey yapmış olduğuna anlam verememiştim. Serseriler Niall’le dalga geçmeye başladılar ve sonra Niall hepsini birden yere devirdi. Bunu nasıl becerdiğini anlamamıştım. Meğer Niall tam beş yıl tekvandoya gitmiş. Siyah kuşak. Bana ilk söylediği kelime “ iyi misin?” olmuştu. Bende gülümsedim ve iyi olduğumu söyledim. Eve beraber gittik. O gün aramız baya iyi olmuştu. Daha sonra babamla onun babasının meslektaş olduğunu öğrendik. Bunu da o akşam Niall’in ailecek bize yemeğe geldiği zaman anladım. İlk gördüğümde şaşırmıştım. Muhabbetimiz günden güne iyiye gidiyordu. İşte sonuç olarak şimdi çıkıyoruz. Araba durduğunda lunaparka geldiğimizi anladım. Arabadan indik. Çok şaşırdım, buraya gelmeyi beklemiyordum ama belki burada bir şeyler bulabilirim. Niall gişe bölümüne gitti ve jeton aldı. Dönme dolaba bindik. Burada çekindiğim fotoğrafı hatırlıyorum da. Dönme dolap en üstte durdu. Telaşlanmaya başladım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. İşte o an eskiye dair birkaç görüntü gözümde belirdi. Yine burada durmuştu. Ben manzaraya bakıyordum ve sonra elime telefonumu aldım. Birine uzatıyordum. Daha fazla hatırlamıyorum. Bu tesadüf olabilir miydi? Yeniden durması? Niall elimi tuttu. “ Demi, dönme dolabı bilerek durdurdum. Sen bana fotoğrafları gösterince aklıma geldi. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.” Cebinden yüzük kutusunu çıkarttı. “ Demi benimle evlenir misin? “ dedi.