Sabah uyandığımda dışarı baktım. Dışarısı bembeyaz olmuştu. Akşam sanırım kuvvetli bir kar yağmıştı. Pencereden kara dalmışken iki elin omzumu tuttuğunu ve sonra bana sarıldığını hissettim. Eli gittikçe karnıma gidiyordu. “ Bebeğin burada güvende Joe üşümez.” Dedim. İkimizde gülmeye başladık. Joe aşağı indi ve bende yatağı topladım. Aşağı tam indiğimde sofrayı hazır buldum. “ Sanırım daha sık hamile olmalıyım” dedim. Gerçekten öyle hamile olduğumuzu öğrendiğimizden beri Joe bana hiç iş yaptırmıyor. Düşünsenize boy boy küçük Jonas’lar. Kahvaltıya geçtik. Kahvaltı bitiminde sofrayı toplayacaktım ama Joe ben yaparım dedi. Tamam dedim ve televizyon izlemek için oturma odasına geçtim. Televizyon açıldığında ilk karşılaştığımda güzel bir romantik filmdi. Bir süre sonra gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Joe yanıma geldi ve ne olduğunu sordu. “ Oğlan kızı aldattı” dedim. Joe gülmeye başladı. Ne yani bu komik mi? “ Seni böyle de mi görecektik Demi” dedi. Ne ya ağlamakta mı suç. Of bu hamilelik bana yaramadı. her şeye ağlar oldum. Ben eskiden böyle miydim? Neyse televizyonu kapattım. Dışarı çıkıp kar oynamak istedim. Joe üşümemi istemiyor ama ben kar oynamak istiyorum. Daha fazla itiraz edemedi ve kabul eti. Üstümüzü sıkı giyinip dışarı çıktık. Sakince ilerledim ve eğildim. Kardan bir kartopu oluşturdum. Ayağa kalktım ve hızlı bir şekilde Joe’ya fırlattım. Joe’nun yüzü değişti. Tuhaf oldu ve sonra hızlıca kartopu yapıp bana attı. Karşı savaş açılmış oldu. Koşarak bir ağacın arkasına geçtim. Kar topları art arda geliyordu. En sonunda yoruldum ve pes ettim. El ele yürümeye başladık. Biraz ilerledikten sonra anılar gözümde canlanmaya başladı. Ben beş yaşındayken bu sokaklarda oynardım. O zamanlar hayatımda Joe yoktu. Küçük bir kızdım ve işte tam burada tek başıma oyun oynuyordum. Yanımdan iki sevgili geçti. Yanımdan geçtikten çok az ileride kavga etmeye başladı. Erkek kıza tokat attı. Küçüktüm ama bana etkisi çok büyük oldu. Buradan geçerken bizde kavga edersek. İşte bu bana çok dokunur. Laf aramızda şimdi yapacağım şey bu hatırayı güzlendirecek. Tam o noktada Joe dur dedim. Joe bana döndü ve çok yumuşak bir şekilde tokat attım. Aslında hissettiğinden bile emin değildim ama Joe bozuldu. “ Neden?” dedi. Sarıldım ve olanları anlattım. Üşümeye başlamıştım. Eve gittik. Tam merdivenleri çıkarken dengemi kaybedip merdivenden yuvarlanmaya başladım. Hayır bebeğim. Hayat neden hep bana kötü. Bu güne kadar neden bu kadar acı çektim? Bebeğime bir şey olmasını istemiyorum. Çığlık atıyordum. Joe’nun geldiğini duyabiliyordum. Lütfen geç olmasın. Lütfen bebeğim ölmelisin. Zemine geldiğimde başıma ufak bir darbe aldım. Joe’nun telaşlı sesini azda olsa duyabiliyordum.
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Joe başımda bekliyordu. Uyuyakalmış bende uyandırmak istemedim. Doktor gelmesiyle beraber Joe’da uyandı ve doktora ilk söylediğim şey “ bebeğim hayatta mı?” oldu. Doktor gülümsedi. “ Bebeğiniz hayatta. Artık kendinize daha dikkatli bakmalısınız. Bebeğinizin sağlığı için.” Dedi. Kafa salladım ve gülümsedim. Sonrada elimi karnıma koydum. Yarım saat sonra hazırlanıp hastaneden çıktık. Altı ay sonra bu minik melek dünya’ya gelecekti. İşte o zaman etrafımdaki bütün kötülükler gidecekti. Joe elimden tuttu “ Benimle gel seni bir yere götürmek istiyorum” dedi. İtiraz etmedim ve hafif bir koşuyla gittik. Neresi olduğunu tam anlamış değilim. İçeri girdik ve bir kahkaha attım. İnanmıyorum. Joe’nun benim için bunu yapacağına inanamıyorum. Burası oyuncak bebeklerle anne baba olmanın ince ayrıntılarının öğrenildiği yer. Joe buraya asla gelmeyeceğini söylerdi. Bir kadın geldi ve bizi bir yere aldı. Bir bebek getirdi. Önce nasıl bez takılacağını gösterdi. Biz denedik. Aslında bu tür şeyleri biliyorduk ama çok eğleniyorduk. Oyuncak bebeğin altını değiştirdi ama nasıl değiştirmekse. Yamuk yumuk bir şey oldu. Yinede uğraşması beni mutlu ediyordu. Sonra ben denedim ve benim yaptığımda dört dörtlük değildi ama en azından düzgündü. Sonra banyo yaptırdık. Aslında bana komik gelen bu tür şeyleri oyuncak bir bebeğe yapmamız. Bu tür şeylerden sonra ücreti ödeyip oradan ayrıldık. Eve doğru yürüyorduk ki yerde çok küçük kara bir çocuk vardı. Açlıktan karnı içeri girmiş. Üstüde bu havaya göre çok ince. Ayakkabısı ise yok denilecek bir şey. Açılmış, yazlık bir ayakkabı. Bu ülkede çok görülmez ama çocuğu görünce içim gitti. Hangi anne çocuğunu böyle dışarı bırakır ki. Çocuğun önüne eğildim. “ Yavrum annen nerede?” dedim. “ Annem öldü” dedi. İçim burkuldu. Ağlayacak gibi oldum. Kendimi zor tuttum. “ Kimsen yok mu?” dedim. “Ailem trafik kazasında öldü.” Dedi. Çocuğun elinden tuttum. “ Hadi kalk bize gidelim. Yemek ye, bir süre bizde kal. Sonra sana kalacak bir yer buluruz.” Dedim. Aslında böyle insanları eve almak doğru değildi ama o daha bir çocuk. Onu burada nasıl bırakabilirim ki. Kararlıyım onu eve götüreceğim. Joe’ya baktım. Aslında Joe bu fikri pek sevmemiş gibi ama olsun ben onu götüreceğim. Çocuk ayağa kalktı ve elimi tuttu. Birlikte eve gittik. Eve gider gitmez hemen ekmek arası yaptım, süt ısıttım ve çorba içirdim. Yavrum nasılda acıkmış. Nasıl da yemek yiyor. Joe “ bir dakika benimle gelir misin hayatım” dedi. Onunla gittim. “ Sence iyi bir fikir mi? Ya çocuk dolandırıcıysa” dedi. “ Joe onu nasıl bırakabilirdim. Çocuğun halini görmedin mi?” dedim. “ Pekala ama sadece birkaç günlüğüne sonra bir yer buluruz ve bu evden gider.” Dedi. “ Tamam” dedim. Bana birkaç gün yeter. Çocuk yemeğini bitirdikten sonra banyoya gittik. Bir güzel banyosunu yaptıktan sonra temiz kıyafetler bulmaya başlamıştım. Aslında yoktu bende Joe’nun kullanmadığı bir eşofman takımının paçalarını kestim ve beline bir lastik bağladım. Üstüne de bir şeyler ayarladım ve oturma odasına geçtik. Şimdi ışıl ışıl parlıyordu. Ne kadar tatlı olmuştu. Hakkında bir şeyler öğrenirsem belki ona yardımcı olabilirdim. “ Adın ne senin tatlım?” dedim. “ Edward” dedi. Gülümsedim. “ Ne tatlı ismin var senin öyle. Ailen ölmeden önce nerede yaşıyorsunuz?” dedi. “ Babamın şirketi vardı. Babam öldüğü için bütün mirası bana kaldı ama ben küçüğüm diye vermediler. Beni yurda gönderdiler bende kaçtım. Orada kötü kadınlar var, çocukları döven kötü kadınlar. Beni de dövdüler. Bende kaçtım. “ dedi. Ağlamaya başladım. Bu küçük çocukları nasıl döverler? Onlar daha küçücük. Bunlar nasıl insanlar. Çocuğa sarıldım. Çocuk 6 yaşında ama çok akıllı ve zeki. Bu çocukta bana çeken bir şey var. Bir süre sonra şöminenin karşısında ikimizde uyuyakalmışız.
![](https://img.wattpad.com/cover/14662195-288-k104513.jpg)