7. Bölüm 'Kapışma'

110 19 8
                                    

En sevdiğim ve eğlenceli bulduğum bölümlerden biri. :)

_______

Bir şeylere vurmak her zaman iyi hissettiriyordu. Kimi insan gerginliğini veya sinirini suya girerek, kitap okuyarak, yürüyüş yaparak veya tespih çekerek falan atıyordu. Aybörü birazcık şiddeti tercih ediyordu. Bu yüzden ne zaman gerilse, sinirli hissetse Beden Talim Salonuna gelir ve kum torbasına vururdu.

Kum torbasına her vuruşta kafası rahatlıyor, sinirini çıkartıyordu. Her yumruk, öfke duyduğu kişi ya da kişilere karşı bir darbeydi. Kum torbasını sinirlendiği kişi olarak canlandırıyordu. Sonunda arka arkaya yumruk ve tekmeler atmaya başladı ve son tekmesi ile beraber kum torbasını tavana birleştiren çivi sökülerek, tavanın küçük bir kısmıyla birlikte birkaç metre ileri yere uçtu.

"Yuh!" diye bağırdı Otman. "Kızım yine mi ya! Nereden geldin sen? Gelir gelmez başladın parçalamaya. Ne güzel sen yokken dökülen, sökülen, kırılan bir şey yoktu."

"Demek koca bir sene tembellik etmişsin." dedi Aybörü umursamayıp havlusunu alarak. Terini sildikten sonra dinlenme bölgesine gidip masaya oturdu ve suyunu içti. Çığla hemen karşısında oturmuş yarınki dersi için çalışıyordu.

"Bana bak!" dedi Otman elini yumruk yapıp havaya kaldırıp, tehditkâr bir şekilde sallayarak.

"İndir o elini, alırım paçanı aşağı!"

Salondaki erkekler hep bir ağızdan "Huuuuuu" diyerek Aybörü ve Otman'a gaz verdi.

"Haydi!" dedi Arhan. "Görelim."

Timuçin gülerek sessiz kalmayı tercih etti ama Kutay ellerini çırparak sporunu bıraktı. "Haydi, bahisler açılsın! Hangi ata oynuyorsunuz? Aybörü mü yoksa Otman mı?"

"Sen kime oynuyorsun?" dedi Kızılalp. Kısa kızıl saçları terden anlına yapışmıştı. Hemen Aybörü'nün yanına oturarak terden kaybettiklerini geri almak için suyunu içti.

"Bahsi yönetenler, bahis oynamaz." dedi Kutay.

Kızılalp yarım ağız gülümseyip, "En büyük kumarbaz onlar cicim." dedi ve suyundan bir yudum daha aldı.

Aybörü kuzeninin kollarını sıkarak, "Kas mı yaptın?" dedi.

Kızılalp kollarını gösterdi. "Olmuş değil mi?"

Bir kız için kas oranı olağandı ama diğer kız kuzenlerinin kol ve karın kasları ile kıyaslandığında ince kaçıyordu. Ailenin üyeleri her daim beden talimi yapıp, dinç ve atletik olmak zorundaydı. Zaman zaman yakın dövüşlere girdiklerinden kızların da güçlenmesi ve biraz kaslanması gerekliydi. Fakat Kızılalp ince kemik yapılılardandı ve kolay kilo da almıyordu.

"İyi iyi" dedi Aybörü. "Sağlam iş çıkarmış." dedi ağabeyi Otman'ı kastederek. Spor konusunda uzman olan o olduğu için, bu salonun işleyişinden de kendisi sorumluydu.

"Kapışıyor muyuz yoksa geri adım mı atıyorsun?" dedi Otman.

"Vay canına! Yani cidden istiyor musun?"

"Alayım boyunun ölçüsünü de bir daha ağabeyine efelenmemeyi öğren!"

"Heyecan artıyor!" dedi Kutay. "Haydi, sizi sahneye alalım. Ağzınız değil kol ve bacaklarınız iş yapsın."

Aybörü ve Otman vakit kaybetmeden yan odaya geçtiler. Burası karşılaşmalar için hazırlanmış ek bir spor odasıydı. Her türlü karşılaşma için ayarlanmış meydan ve minder vardı.

"Güreş, değil mi?" dedi en arkadan gelen Timuçin.

"Evet." dedi Aybörü ve Kutay.

İkisi de ayakkabılarını çıkartarak mindere çıktılar.

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin