19. Bölüm '2023'

76 16 6
                                    

Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Harekete az biraz ara verip, biraz daha siyasi gündemle haşır neşir oluyoruz. Bölüm 2177 kelimeden oluşuyor. ;)

Yeni karakterimiz; prof.'u nasıl buldunuz? Şahsen kendisini seviyorum. Temsili resim de koydum. :) 

DİPÇE: Müziği dinlemeyi unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

DİPÇE: Müziği dinlemeyi unutmayın. 

______

"Kamların sahip olduğu beceriler takdire şayan." dedi William. "Bilhassa sizin yeteneğiniz. Tarihte iyileştirme yeteneğine sahip bir kişi biliyorum. Jesus Chirst bu yönü ile bilinirdi. Mucizelerinden biri de hastaları iyileştirmek, ölüleri diriltmekti."

William ve Aybörü, Yavuz Özcan Parkında yürüyor, havanın tadını çıkartıyordu. Şehrin merkezindeki bu park deniz manzaralı ve dükkanların olduğu caddenin karşısındaydı. En geniş alanlarında birinde Antalya'nın Fatihi 1. Gıyaseddin Keyhüsrev'in heykeli vardı. Buraya geldiklerinde ikisi de banklardan birine oturdu.

"Doğru." dedi Aybörü. "Hz. İsa'dan sonra bu özelliğe sahip yegane kişi benim."

William genç kıza döndü. "Ölüleri diriltebilir misiniz?"

Aybörü güldü. "Hayır. Ölüm bir hastalık değil, yaşamın döngüsüdür. Bu dünyadan bir başkasına geçiş için hapishanenizden kurtulmanızı sağlayan bir anahtar."

"Hapishane mi? Dünyadan mı bahsediyorsunuz?"

"Erenler dünyayı müminler için bir hapishaneye benzetir. Bizleri gerçek yuvamızdan alı koyan, ilizyonlarla dolu bir dünya. Ben ise bedenimizi bu şekilde görüyorum. En azından bu dünyaya geldiğimiz beden."

"Neden?"

"Size söyledim. Ruhlar dünyevi yaşamda barınamazlar. Beden bizi bu dünyaya bağlayan bir araç. Hali ile asıl hapishanemiz bedenimizdir. Beden ölünce ruhumuz da kurtuluyor. Ve özgürlüğüne doğru uçup, bu dünyadan asıl yuvamıza doğru göçüyor. Bu yüzden Türkçe'de ölenler için diğer dünyaya göçtü, lafını kullanırız. Aşık Veysel'in dediği gibi. Yaşam uzun ince bir yoldur. Dünya da iki kapılı bir han. Tek emelimiz bu yolculuğun sonundaki hakiki yurda ulaşmak. "

"Çok bilgece sözler Aybörü Hanım. Müslümanların bakış açısından her zaman etkilendiğimi söylemem lazım. Karamsar değilsiniz. Umut dolusunuz. İnancınızı koruyorsunuz. Bunca kederli olaya rağmen bu şekilde ayakta kalıyor olmalısınız."

"Kur'an da Allah derki; Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz."

William gülümseyerek başını salladı. "Sanırım bu sözü duvarıma asacağım. Böylece her umutsuzluğa kapıldığımda okuyabileyim."

"Fena fikir değil, profesör... Eğer fırsat bulursanız Türkiye Cumhuriyetinin 100. yıl dönümü için sizi İstanbul'a beklerim. Bu kutlamaları kaçırmanızı istemem."

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin