30. Bölüm 'Arşivler'

78 12 7
                                    

Sevdiğim bölümlerden biri... :)

_____

          

AYBÖRÜ

"Buradan." dedi Çığla. Profesör William'ı doğruca büyük bir kapıdan soktu. İçeride altmış yaşına merdiven dayamış iki adam, onları karşıladı. Ellerinde antika kılıçlar vardı.

"Adamlar tabanca kullanıyor. Biliyorsunuz, değil mi?"

"Evet. Ama böyle bir yerde öyle şeylerin kullanılması kabul edilemez!" dedi Mahir Efendi.

"Gerçi camlar kurşun geçirmez." dedi kardeşi Zeki Efendi.

İki arşivci, Çığla'nın yanındaki uzun boylu adamı görünce kaşlarını çattı. Kim olduğunu elbette biliyorlardı ama onun gibi birinin buraya sokulmasından hoşnut olmamışlardı. Bırakın bir yabancıyı, Türk dahi olsa kimseyi arşive almazlardı. Sadece bu ailenin mensuplarının girmesine izin vardı.

"Turhan Bey size yardım etmemizi söyledi."

"Timur Kağan onayladı mı?" dedi Mahir Efendi.

"Veya Aybörü Sultan? Burası onun sorumluluğunda." dedi kardeşi.

Çığla derin bir iç çekti. Sert bakışları ile birkaç adım attı. "Neden kendiniz sormuyorsunuz? Tabi onları bulabilirseniz!"

İki kardeş birbirlerine kısa bir bakış atıp, bakışlarını yumuşattı. "Tamam. Buradan öyle ise."

William çevresine ilgi ile bakmaktan konuşmaları pek dinlememişti. Şaşkınlıktan küçük dilini yutmuşa benziyordu. "Burası olağanüstü. Bu kadar bilgi... Nereye kadar gidiyor?"

Mahir Efendi gururla baktı. "Tarih öncesi çağlara kadar."

"Affedersiniz?" William yanlış duymuş olabileceğini düşündü. Ama iki adamın da bakışları oldukça ciddiydi. "İnanılmaz!"

Çığla sabırsızlıkla, "Haydi. Kutsal emanetleri taşıyalım. Ne kadar vaktimiz var, bilmiyoruz." dedi. Bir an hafif bir kıpırtı ve ses işitince arkasına döndü. Elbette ki diğerleri hissetmemişti.

"Ya öğrenciler ve ailenin diğer üyeleri ne olacak?" dedi William.

"Ah, onlar gizli tünellerden çoktan çıkartılmıştır. Özel bir tahliye uygulamamız var." dedi Zeki Efendi. "Öyle değil mi hanımım?"

Çığla endişeyle arşivcilere döndü. "Vaktimiz yok. Geliyorlar!"

Bunun üzerine Zeki Efendi cebinden bir kumanda çıkartıp düğmeye bastı. Odada yankılanan bir sesle birlikte kapılar kilitlendi. Bir koşu Timur Kağan'ın odasına gidip geldi. Aceleden elindeki kutuyu yere düşürdü. Kutudan hilal şeklinde bir kolye düştü.

"Bu düşündüğüm şey mi?" dedi Çığla.

"Binlerce yıllık aile mirasınız. Timur Kağan geçen sene evlenince Aybörü Hanıma verecekti. Fakat fırsat bulamadı. Onu da almamız gerekir."

Mahir Efendi odanın sonuna doğru koşturmaya başladı. "Haydi, gelin!" dedi.

Arşiv odasının sonuna vardıklarında ikinci bir kapı ile karşılaştılar. Zeki ve Mahir Efendi isimlerini tekrarladı. Ve ikisi de aynı anda, "Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabb'i olan Allah dostumdur." dedi. Ve kapı ardına kadar açıldı.

William az önce kurulan cümleye hiçbir anlam verememişti. Adamın şaşkınlığını gören Çığla, "Şuara suresi 77. ayet. Hz. İbrahim'in halkına tebliği. Bu odaya Aybörü ve amcam dışında kimsenin girme izni yok. Acil durumlarda kapıyı açmak için uygulanan yol yordam budur." dedi.

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin