32. Bölüm 'Son Savaş'

142 14 7
                                    

Selamünaleyküm,

Romanımızın sonuna geldik arkadaşlar, şu ana kadar yanımda olup; okuyup, yorumladığınız için çok teşekkür ederim. İnşallah romanı beğenmişsinizdir. Bunun seri olarak devamı olacak inşallah; Tufan ve Kam Savaşları arasındaki bir zaman diliminde geçecek; daha çok antik dönemlerde diyebilirim, onu da diğerleri gibi seveceğinizi ümit ederim. Şimdilik beklemede kalın. Sağlıcakla, selametle....

__________

AYBÖRÜ

'Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkalarınızı dönmeyin, kaçmayın. Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri dışında, arkasını dönerse, muhakkak Allah'tan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir. Orası da ne kötü bir akıbettir.' Enfal 15-16

Aybörü gecenin karanlığında Arapça okunan bu ayeti dinliyordu. Ses uzaklardan ve toplu halde geliyordu. Savaş zamanlarında kaçıp gitmeyi düşünen korkakları cesaretlendirip, uyarmak adına çok etkili bir ayetti. Elbette inançlı olanları... Savaş, yaşadıkları bu dünyada kaçınılmaz bir şeydi. Bilhassa bu topraklarda. Çünkü hep daha fazlasını istedikleri için topraklarının zenginliğine göz diken ve sahip olmak için üzerinde yaşayan herkesi öldürmek isteyen, açgözlü zalimler vardı. Bu coğrafyanın sahiplerinin istedikleri tek şey barış ve huzurdu. Sahip olamadıkları şey de buydu. Bu yaratıklar konuşmaktan anlamıyordu. Arzuları dinmiyordu. Bu yüzden kendilerini savunabilmek için savaş kaçınılmazdı.

"Barış istiyorsan, savaşa da hazır olmalısın." dedi karanlığın içinde yankılanan sesiyle. Maalesef bu uğurda feda edilmesi gerekenler de vardı. Onlar olmadan, bedel ödenmeden, özgürlük de barış da huzur da kazanılamıyordu. Ayeti okuyan topluluğun sesi, kurşun sesleri ile karıştı. Turhan hemen yanı başındaydı. Eline omuzuna koymuş, cesaret vermek istercesine sıkıyordu. Aybörü gözlerini açmak istemedi. Görürse masum insanların katledilişi yüzünden kalbi acıyacaktı. Acıdığında da hakimiyetini kaybedebilirdi. Ne kadar haklı olursa olsun, savaşta aşırıya kaçamazdı. Bu yasaktı. Hiçbir şeyde aşırıya kaçamazdı. İnancı bunu kesin dille yasaklıyordu. Kısasa kısas. Ötesi olamaz.

Birkaç dakika sonra büyük bir gürültü koptu. Gözlerini açtı. Gazze'yi çevreleyen o utanç duvarı, gözleri önünde param parça oluyordu. Madem Filistin özgürlüğe kavuşturulacaktı, ilk önce Gazze özgür olmalıydı. Bunun için de bu mide bulandırıcı iğrenç duvar yok edilmeliydi. Bu aynı zamanda bir işaretti. Tüm Filistin'e ve dünya'ya özgürlük savaşının başladığının... Ve bu savaşın sadece işgalci siyonistlere karşı değil, tüm şeytanilere karşı verildiğinin ve sonlarının bu duvar gibi yok olmak olduğunun... Bu tüm Dünya'ya bir çağrı... İnanca, ırka, ülkeye bakmaksızın insanlık için, barış için şeytanilere karşı birleşme çağrısı... Bu mücadelede ya rahmanilerden ya da şeytanilerden yana olunacak. Ortası yok. İşte, binlerce yıldır beklenen savaş başladı. Yoksa siz bunun dinler arası bir savaş olacağını mı sanmıştınız?

SON

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin