Selamünaleyküm,
Bu bölüm başrol karakterlerimiz için önemli bir anıya odaklı... Romanın başında üstü kapalı bahsedilen ve Turhan'ın ikiz kardeşine olanları öğrenmek için okumaya devam.
(Bu bölümü okurken müziği dinlemek isteyebilirsiniz; bölüme özel yıldırım ve yağmur müziği koydum. Dinlendirici de :) )
______
TURHAN
"Harem, sözlük anlamında mukaddes ve muhterem yer anlamındadır. Bildiğiniz üzere Mekke'nin bulunduğu yere Harem-i Şerif denir." dedi Turhan. Son sınıf öğrencileri için harem sorusu saçma bir soruydu aslında. Fakat soruyu soran öğrencisinin, tarihe en az meraklı olan öğrencisi olduğunu görünce şaşılacak bir şey değildi. Tarih sınavlarını dört senedir hep sınırda geçiyordu. "İslam kültüründe, evler ve saraylar haremlik-selamlık diye ayrılır. Selamlık kısmında misafirler ağırlanırken; harem kısmında en başta hanımlar olmak üzere tüm aile üyelerine özel bir alan ayrılır. Saraylarda da harem, padişahın ve ailesinin eviydi. Yabancı erkeklerin girişi kesinlikle yasaktı."
"O zaman günümüzde bu harem yatak odalarımız oluyor?" dedi aynı öğrencisi. "Selamlık da oturma odalarımız?"
"Doğru. Başka sorusu olan yok ise ders bitmiştir."
Öğrenciler yavaş yavaş dersi terk ederken gözü en arka sıraya oturmuş bir kız öğrenciye takıldı. Uykulu bir hali var gibi başı sıranın üzerine kapanmıştı. Herkes dışarı çıkana kadar yerinden kıpırdamadı.
"Uyumayı mı düşünüyorsun?" dedi Turhan.
Genç kız başını kaldırıp gülümsedi. "Ninni söyler isen neden olmasın?"
Turhan birkaç saniye boyunca tepki vermedi. Sonunda başını iki yana sallayıp genç kıza doğru yaklaştı. "Şimdi sen öğretmenine kur mu yapıyorsun?"
"Suç mu?"
"Yaşın 18 olmasa idi benim açımdan suç olabilirdi. Sübyancı damgası yemek istemem... Odama gel." dedi Turhan.
Önden çıkarak doğruca özel çalışma odasına gitti. Her öğretmenin kendine özel bir odası olduğundan kimse tarafından rahatsız edilemezdi. Genç kız kapıyı çalmadan içeri girip, kapıyı kapattı ve kendini doğruca Turhan'ın kollarına atıp uzun bir öpücük verdi.
"Nefes al, Aybörü." dedi Turhan tebessümle.
"İhtiyacım yok. Senin ihtiyacın olduğu için olabilir mi?"
"Hmm. Sana bağlı."
İkinci kez bile düşünmeden Aybörü'yü kendine iyice çekip tutkuyla öpmeye başladı. İçeri biri girene kadar da öpmeye devam ettiler. Kapı açılınca Aybörü irkilerek geri çekildi.
"Bu nedir?"
Turhan yakalanmanın verdiği tatsızlıkla başını kaşır gibi yaptı. Ne zaman gerilse yaptığı şeylerden biriydi.
"Bu nedir dedim? Cevap vermeyecek misiniz?"
"Tarhan sonra konuşalım." dedi Turhan.
"Sonra mı?"
Tarhan, ikizine kızgın bir şekilde bakıyordu. Ama sadece ona... Aybörü'ye bakmak dahi istememişti.
"Sonra." diye üzerine bastı kardeşi yeniden.
Turhan bir an kardeşinin gözlerinde kırgınlık gördüğüne yemin edebilirdi. Ama bunun için bir neden yoktu.
"Ben çıkayım." dedi Aybörü cılız bir sesle. Tarhan, ona bakmadan kapıdan çekildi ve gözlerini kardeşinden bir an olsun ayırmadı. Aybörü gittiğinde ise kapıyı gürültü ile kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-
FantasyBir aile... Kökleri on binlerce yıl öncesine dayanıyor... Nesiller boyunca, aynı düşmanla mücadele ediyor... Savaşın sonunda Sultanlar galip mi olacak yoksa mağlup mu? Sultanların Yükselişi, sizi günümüzden 2023 yılının Türkiye'sine götürüyor. Onlar...