31. Bölüm 'Hesaplaşma'

66 13 4
                                    

Ve iki kardeş hesaplaşır....

________

          

TURHAN

"Bunu nasıl yaparsın?"

"Neyi, kardeşim? Nasıl mı onlara katılırım? Basit. Hayatımı kurtardıkları için. Beni ölmek üzere iken buldular. Belki düşman dediğim kişinin beni kurtarması ve ailem dediğim kişilerin beni ölüme terk etmesi seçimimi kolaylaştırmıştır?"

"Kendin hariç herkeste suç buluyorsun, değil mi?"

Tarhan ikizini baştan aşağı süzdü. Bir çok yönden birbirlerine benziyorlardı. Yine de bazı noktalardan birbirlerinden ayrılıyorlardı. Zaten insanı birbirinden farklı kılan kişilikleri değil miydi? Birbirlerine tıpatıp benzeseler dahi fark etmezdi. İçleri çok ama çok farklıydı.

"Benim mükemmel kardeşim. Her zaman haklısındır."

"Bu ne demek şimdi?"

"Ben hep haksız, sen ise haklısın. Benden hep daha iyisin, daha basiretlisin, daha güçlüsün! En iyileri hep sen kapıyorsun!"

Turhan bıkkın bir iç çekti. "Hala Aybörü meselesi..."

"Hayır. O mesele benim için kapandı. Senin sevgili karın beni ölüme terk etti. Onun için hissettiklerim ve yaptıklarıma rağmen!"

"Beni öldürmeye kalkmasaydın, belki o gece böyle sonlanmayacaktı."

"Öldürmek? Seni gerçekten de öldüreceğimden emin miydin?"

"Yani o gecenin sadece gözdağı olduğunu ve amacının öfkeni çıkartmak olduğunu mu söylüyorsun?"

"Aybörü beni öldürme kararı aldığı anda tüm bunları öğrenme hakkını da kaybettin. Asla o gece ne yapmak istediğimi bilemeyeceksin."

Turhan kardeşinin gözlerinin içine baktı. Belki birlikte büyüdüğü Tarhan olsaydı; sözlerine hiç düşünmeden inanırdı ama karşısındaki Tarhan çok farklı görünüyordu. Gözleri karanlık ve kin doluydu. Güven telkin etmiyordu. Belki doğruydu, belki de değildi veya sözlerinin sadece yarısı doğruydu... bilemeyecekti. Bilemezdi. Zira ona asla güvenemezdi.

"Seçimlerimiz bizi biz yapar, Tarhan. Kimse bizi seçmek için zorlayamaz. Bu yüzden şu an geldiğin nokta senin hatan. Ben ailesine ihanet etmiş birini görüyorum. Sadece tüm inancına sırt çevirip kara kam olmakla kalmadın, aynı zamanda milyarlarca insanın geleceğini tehlikeye attın. Onları buraya getirdin. Sırrımızı söyledin."

Tarhan yarım ağız gülümseyip, omuzunu silkti. "Hangi milyarlarca insandan bahsediyorsun? Çinliler mi? Nüfusları ile dünyayı boğuyorlar. Kendi devletleri için bile tehditler. Hintliler mi? Çinlilerden aşağı kalan bir yanı yok. Milyonlarca ilaha tapıyorlar. Bu durumdaki saçmalığı dahi göremiyorlar. Ruslar? Diğer batılılardan farkları yok. Fırsatını bulur bulmaz ortalığı kana buladıklarını görüyoruz. Hem de Hitlerden bile daha kanlı soykırımlar yaptı! Türklere yaptıklarını çabuk unuttun. Araplar ve Afrikalılar? Birleşecek kadar akıllı olsalar ne bize ne de başkasına ihtiyaç duymazlar. Sıcaklık onları uyuşturmuş. Böyle geri ve ahmak bir topluluğun hayatta kalması neden önemli olsun? Dünya'da gereksiz kalabalık yapıyorlar. Dünya daha nereye kadar bunları kaldıracak?"

"Topluca yok etmek en iyisi yani?"

"Elbette! Kafadan üç-dört milyar insandan kurtulsak, dünya daha rahat bir hale gelir. Hem ahmak topluluklardan kurtuluruz hem de kaynakları geri kalanlar arasında daha eşit şekilde dağıtırız. Açlık ve susuzluk sorun olmaktan çıkar."

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin