11. Bölüm 'Mam Rise - 2'

79 17 11
                                    

Mam Rise operasyonuna kaldığı yerden devam. :)

_______

Aybörü çevresine bakındı. Uzun ince dikdörtgen bir yerdeydiler. Kapılar çeliktendi. Aradıkları kişilerin orada olduğundan emindi. Kapıları işaret ettiğinde, Kızılalp kapıları açacak anahtar veya düğme gibi bir şey aradı. Çok fazla araması gerekmemişti. Her bir kapının yanında minik bir hazne ve içinde de düğmeler vardı.

"Herkes kendine bir tane kapı seçsin."

Aybörü rast gele bir kapıya gitti ve sürgüsünü çekerek minik penceresini araladı. İçeride kimse yoktu. Suratını asarak başka bir kapıya yöneldiğinde Irak Türkmen Cephesi İl Başkanlarından birini buldu. Yeşil düğmeye basınca kapı açıldı. İl başkanı, kendisini görünce çekinerek baktı. Aybörü "İyi misiniz?" deyince gergin bakışları yerini rahatlığa bıraktı.

"İyiyim." dedi kendisine has şivesi ile.

"Gidelim o halde."

Hapishanelerden ITC Başkanı ve il sorumluları dâhil altı kişi çıkarıldı. Başkan sevinçle başını salladı. "Allah sizden razı olsun. Kardeşlerimizin her daim desteğini hissetmek güven veriyor. Hamdolsun Rabb'ime."

"Türkiye olarak Dünya'daki tüm kardeşlerimizi koruyup kollamak bizim sorumluluğumuzdadır, Sayın Başkan. Şimdi sizleri sağ salim buradan çıkartalım. Daha sonra bol bol konuşuruz."

Geldikleri gibi yeniden asansöre girip, doğruca giriş katına çıktılar. Söyü, kimseyi hissetmediğini söyledi. Gerçekten de asansörün önü boştu. Ne Turhan ne de diğerleri ortalıkta görünmüyordu. Fazlasıyla sessizdi.

Altı Türkmen'i ortalarına alıp dikkatli adımlarla ilerlediler. Girişe gelene kadar da kimseyle karşılaşmadılar.

"Geldiniz mi?"

Arhan elini kaldırıp salladı. "Biraz sorun çıktı."

Arhan sözünü bitirmişti ki birkaç el ateş sesi geldi. Anlaşılan takviye kuvvet gelmişti.

"Haber verseydiniz?" dedi Diler kızgınlıkla.

Pars keyifsiz bir şekilde, "Alt katta kulaklıklarınız çekmiyor." dedi. Gerçekten de Pars diyene kadar bunu fark etmemişti. Şimdi neden Kartal Gözün sessiz oldukları anlaşılıyordu. Başka zaman olsa bilgisayar oyunu oynuyormuş gibi yorum yapar, yönlendirme taktikleri sayarlardı. İlk başlarda baygınlık vericiydi. Gerçi hala öyle geliyordu. Oğlanların ise hoşuna gidiyor, eğlenceli buluyordu. Aybörü de kendi duyuları yerine onlarınki ile yönlendirilmeye alışmanın sakıncalı olduğu gerekçesi ile kaç kere çenelerini kapalı tutmaları yönünde uyarmıştı.

"Üzülmeyin." dedi Pusat keyifle. "Bu konuda çalışacağız. Bir daha böyle bir şey olmayacak."

"Aman ne güzel, ne güzel." dedi Diler gözlerini devirerek.

"Haydi!" dedi Arhan. "Daha fazla oyalanmayın."

"Durun."

Aybörü gözlüğünü çıkartıp ITC Başkanına verdi. "Hepiniz bu gözlükleri takın. Önünüzü görmeyi kolaylaştıracak. Bizi gözden kaçırmayın."

Arhan dâhil diğerleri de gözlüklerini çıkartıp diğer Türkmenlere verdi. Başkan gözlüğü takınca hayranlıkla ağzını açtı. "Çok iyi." Gözlük bir çeşit gece dürbünü görevi görüyordu. Fakat görüntü kalitesi çok daha ileriydi. Neredeyse bir güneş gözlüğü takmış gibiydi. Dijital ekran, odaklandığı nesnelere olan mesafeleri, genişliği vb. özellikleri hesaplayıp sunuyordu. Bilhassa keskin nişancılar için çok iyi bir özellikti.

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin