18. Bölüm 'Hayran'

91 15 4
                                    

Selamünaleyküm,

Bu sefer 2630 kelimelik oldukça uzun bir bölümle karşınızdayım. Keyifle okuyun.

___________

          

AYBÖRÜ

"Tabi ki de her dil zaman içinde başka dillerden kelime alır. Dillerin gelişmesini sağlayan bir diğer şey de budur."

"Başka dillerden kelime alarak nasıl bir dil nasıl gelişir, aklım almıyor. Bir süre sonra o dil, başka dilin hakimiyeti altına girmez mi?"

Kızılalp pes etmiş bir şekilde derin bir iç çekti ve sandalyesine yaslandı. Masasının üzerindeki sınav kağıtlarını unutalı çok olmuştu. Simge'nin inadı bir türlü kırılmıyordu. Kırk yılda bir inadı tutan bir kişinin bu sefer Kızılalp'e denk gelmesi Aybörü için komikti. Kızılalp aradaki yaş farkını umursamayıp Simge'nin üzerine atlayacak gibi bakıyordu.

"Hakkı var." dedi Aybörü.

"Sen sus...Bak abla, dillerin gelişmesi için birkaç şartın oluşması gerekir. Bunlardan biri de bir dilin kapalı değil açık olmasıdır. Şimdi, Sovyet Rusya dönemindeki Türk Cumhuriyetlerini ele alalım. Bilinçli müdahalenin getirdiği nokta ne oldu? Bugün Azerbaycan'da uçakların indiğini söylemek için 'düştü' kelimesini kullanıyorlar. Kırgızistan da bile koydum kelimesi yerine 'çaktım' kelimesi kullanılıyor."

"Avucumun içine çaktım." Aybörü kendi söylediği şeye gülmeye başlayınca Kızılalp sert bir şekilde baktı. Bunun üzerine anında sustu.

"Yani bir başka kültür sana kültürel olarak hakimiyet kurar ise senin dilini bozar ve sonunda yok eder. Sovyetler yaşamaya devam etse idi, bir zaman sonra muhtemelen Türkçe konuşan sadece biz olurduk. Buna en iyi örnek; İskoçya. Anglo Sakson egemenliğinde, kendi dillerini konuşmayı bir zaman sonra bıraktılar ve tamamen unuttular. Bugün nüfusun sadece  %1.1'i bu dili konuşmaya devam ediyor. İleride tamamen yok olabilir. Eğer bu konuda devrimsel bir atılım yapmazlarsa."

"Veya bazı Afrika ülkeleri." dedi Aybörü. "Adamlar kendi dillerini hatırlıyor ise şaşarım."

"Doğru. Kısacası bugün İngilizcenin popüler olması önemli değil. Dün Fransızca popülerdi. Ondan önceki gün de Türkçe. Yarın başka bir dil olur veya yeniden başa sararız."

"Bu biraz da egemen kültür politikası ile alakalı." dedi Aybörü.

"O kısım beni aşar. Senin alanına giriyor. Ama demek istediğimi anlatabildim değil mi? Tamam, kabul ediyorum. Bilinçli müdahalelere karşı uyanık olup, dilimizi koruma altına almamız gerekir. Sonuçta günümüzdeki yegane hakimiyet, bir ülkeye bayrağını dikmekle olmuyor."

Simge başını salladı.

"Bugün İngilizcenin %29'u Fransızca'dan, %29'u Cermen Dillerinden, %6'sı Yunancadan, %4'ü özel isimlerden türetilmiş kelimelerden ve son olarak da %6'sı diğer ve bilinmeyen dillerden oluşur. Gördüğün üzere başka dillerden bolcana kelime alması onun dilini yok etmemiş, sadece geliştirmiştir."

"Cermen kökenli dildi, değil mi?" dedi Aybörü.

"Evet."

"Bu durumda yabancı kelime oranı %64'ü falan buluyor. Ama hala hayatta." Simge'ye göz kırparak. "İngilizceleşmiş kelimeler... O dile mal olmuşlar."

"Ha!" Kızılalp heyecanla yerinden kalktı. "%6 oranında diğer ve bilinmeyen dillerdendi, hatırlıyor musunuz? Türkçe'den İngilizceye 470 adet kelime geçirmişiz. Fakat bilinmeyen dil kabul edilen bazı kelimeleri doğrudan Türkçe'ye katıp, bu oranı arttırabiliriz."

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin