13. Bölüm 'Aybörü ve Turhan'

91 17 4
                                    

Gecikme için özür dilerim, kaldığımız yerden devam. Eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir bölüm. :) 

Madem bir gün geciktim, yarın bir bölüm daha ekleyerek telafi edeyim. ;) 

______

Aybörü terden sırılsıklam olmuş bir şekilde kendini yere attı. Sırtını duvara yaslayıp, kana kana suyunu içti.

"Şükür."

Elindeki boş şişe kutusunu birkaç metre karşısında duran geri dönüşüm kutusuna fırlattı.

"Tam isabet!" dedi neşeyle.

Aybörü, sabah namazından sonra kendini spora vermişti. Bugün öğleden sonra 3'e kadar boştu. Saat 15 ve 16'da üçüncü ve dördüncü sınıfların sosyoloji dersine girecekti. O da bu zamanı spor yaparak kullanmayı tercih etmişti. İlerleyen günlerde büyüklerden daha fazla vazife alacağını öngörmesi için kahin falan olmasına gerek yoktu. Bu yüzden sadece zihnen değil bedenen de en iyi halinde olması gerekirdi. Geçtiğimiz bir senede Dünya'yı gezerken, elinden geldiğince bedenen kendini eğitmeye devam etmişti. Fakat evde olduğu kadar yoğunlaşabildiğini söyleyemezdi. Bu yüzden az buçuk formdan düştüğünü hissediyordu.

"Döndüğünden beri bağımlı gibi spor yapıyorsun." dedi ağabeyi Otman.

"Ailenin spor bağımlısı ben değilim."

"Bu yüzden de ikincisine gerek yok. Formun iyi, aksini düşünme."

Otman birkaç minderi kenara taşıma işlemini bitirdikten sonra küçük bir dolaptan takımları ve yağlama aletini çıkarttı.

"Bakım zamanı mı?"

"Evet. Bir süredir bakımlarını yapmadım. Hazır kimse yokken halledeyim."

Kapının açılması ile Çığla ve dersi olmayan kuzenleri içeri girdi. "Biz geldik!" dedi Çığla keyifle. Üzerinde hamileler için özel olarak tasarlanmış siyah esnek bir tayt ve beyaz body vardı. Spor ayakkabılarını da siyah seçmişti.

"İlginç. Sen genelde karalara bağlamazsın." dedi Aybörü.

"Bugün farklılık yapayım dedim."

"Kısacası kilonu az göstersin diye." dedi Aybörü bıyık altından gülerek. Diğerleri de sırıtarak yerlerini aldı. Çığla tehditkar bir şekilde gözlerini kıstı ve birkaç saniye Aybörü'ye baktıktan sonra yüzü yumuşadı ve güldü. "Doğru."

Otman gelenlere bıkkın bir şekilde bakıp, az önce çıkardığı bakım takımlarını yeniden küçük dolaba kaldırdı. "Kendini fazla zorlama." dedi Çığla'ya.

"İlk dört ay geçti."

"Ağır spor yapabilirsin demek değil bu."

"Çok ağır olmayacağı ki."

"Sadece yürüyüş bandını ve bisikleti kullanabilirsin."

"Kalça ve bacak aletlerini de kullanmaya başlayabilirim, diye düşünmüştüm."

"Olmaz!" dedi Otman sert bir şekilde.

"Hadi ama, lütfen. Kalça yapmaya başladım."

"Ya kurallarıma uyarsın ya da doğuma kadar buraya adım atamazsın. Seç birini."

Otman geri adım atmayınca Çığla suratını asıp sessiz bir şekilde yürüyüş bandına gitti.

"Sen de artık sonlandır. Sabah namazından beri burada olduğunu biliyorum. Dört saattir buradasın."

Sultanların Yükselişi -Kam Savaşları-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin