malecxmalec kurgu fikri bana değil Sevda'ya ait, sadece yazma kısmını ben üstlendim. Teşekkür ederim güzelim.
Elimdeki kılıcı Jace'e doğru savurduğum zaman birkaç adımla benden kaçmıştı. Burada en iyi dövüşenlerden birisi oydu, benden sonra.
"Hadi ama Mags, seni sabaha kadar bekleyemem."
Elimdeki kılıcı ona doğru hızlıca savurdum. Birkaç dakika sonra onu yere serdiğimde sarı saçlarını geriye atıp gülmeye başlamıştı.
"İyisin Jace, ama ben daha iyiyim."
"Bir dahakine Mags, bir dahakine hesaplaşırız."
Onun üstünden kalkıp yere düşen kılıcını almasını bekledim.
"Şimdi hesaplaşalım işte." Dediğim sıra içeriye Catarina giriş yapmıştı.
"Şu an başka önemli meselelerimiz var, şunu bir kenara bırakın hadi. Gitmemiz lazım."
"Neler oluyor?" Dedim merakla.
"Şeytan saldırısı, müdahale etmemiz lazım."
Jace'le aynı anda adımlayıp Catarina'nın peşinden gitmeye başlamıştık. Çok geçmeden kapıdan çıktık ve malzemelerimizi almak için silah deposuna indik.
Gün çok güzel başladı.
...
"Catarina, Catarina iyisin." Diyerek onun yanına çökmüş olsam da canının acısını hissettiğim için ona moral verecek halde değildim.
Jace ve Clary hızlıca yanımıza gelmişlerdi.
"Rünü işe yaramıyor." Dedim sinirle.
"Izzy'i arayacağım." Clary telefonunu çıkarıp yanımızdan uzaklaştı.
Izzy büyücüydü ve Clary her zaman ondan yardım isterdi. Araları da son derece iyiydi.
"Tamam iyi olacaksın Catarina, bir sorun yok. Yanındayım."
Sonsuzluk gibi geçen birkaç dakikanın ardından Clary yanımıza dönmüştü.
"Izzy buralarda değilmiş ama abisinin burada olduğunu ve onun yardım edebileceğini söyledi. Ama... karşılıksız yapmazmış."
"İkna ederiz." Dedim Catarina'yı kucağıma alarak. "Clary bir portal aç hemen."
Clary stelini çıkarıp birkaç saniye içinde bir portal oluşturdu. Hepimiz içinden geçtiğimiz zaman Clary'e lanetler okumuştum çünkü evin salonuna portal açmıştı ve...
Ve karşımızda elinde viski tutan yarı çıplak bir büyücü vardı.
"Sizi bu kadar erken beklemiyordum. Ve de salonumun ortasına bu şekilde dalmanızı..." durup hepimizi süzdü. "Çok fazla gölge avcısı var, ikiniz çıkabilir mi? Gölge avcılarını pek sevmem de."
Ben Catarina'yı koltuğa yatıracağım sıra karşımdaki adam aniden "onlar özel tasarım koltuklar, sakın kirleteyim deme." Diyerek ayaklanmıştı. Onu umursamadan Catarina'yı koltuğa yerleştirdim
"Eminim birkaç saniye içinde temizlersin. Clary, Jace; siz bizi dışarıda bekleyin."
İkisi itiraz bile etmeden dışarı çıkarken ben karşımda duran ve yalnızca çenesine kadar geldiğim adamı süzdüm. Üstü çıplaktı ama altında bol bir pantolon vardı.
Elindeki içki parmağını sanki o bardakla doğmuş bir edayla tutuyordu.
"Ee ne yapıyoruz?" Dedi bir bana bir de Catarina'ya bakarak. Neden büyücüleri sevmediğimin kanıtı resmen bu adamdı.
"Arkadaşımı iyileştirme gibi bir iyilik isteyecektim."
"İyilik?" Dedi sırıtarak. "Benim dünyamda iyiliklerin bir karşılığı olur."
Izzy gibi bir kardeşi olan bir adamın bu denli kaba olması akıl dışı geliyordu.
"Ne istiyorsun?"
"Başta ismini söylersen güzel olacak."
"Magnus." Dedim düz bir sesle. "Magnus Bane."
"Senin hakkında bir şeyler duymuştum sanırım." Etrafında dönüp viski bardağını sehpaya bıraktı. "Aşağı dünyalarırı pek sevmezmişsin."
"Doğru duymuşsun."
"O zaman anlaşma şöyle, bir gün boyunca bana hizmet edeceksin ve ben de karşılığında..."
"Asla böyle bir şey olmayacak."
"O zaman sevgili arkadaşına ve parabataine veda edersin Magnus Bane."
...