Evin içinde dolaşırken Alec'in arkamdan geldiğini duymuştum.
"Bir şeyler yiyelim mi?"
"Hı hı..."
"Bana hala kızgın mısın?" Deyip ellerini arkadan belime sardı. "Gönlünü alayım mı?"
"Alabileceğini sanmıyorum." Demiş olsam da dudaklarını yavaş yavaş boynuma sürtmeye başlamıştı.
"Sadece biraz sert davrandım, sen de bana oyun oynamasaydın!"
"Biraz mı?" Dedim ondan uzaklaşmaya çalışarak ama beni bırakmadı.
"Hoşuna gitmedi sanki."
"Üstünlük kurma çaban hoşuma gitmiyor."
"Tek sorun buysa bir dahakine tümüyle altta olurum, bana istediğini yaparsın Mags. Ama bana böyle uzak durma çünkü sinirleniyorum."
"Sorun bu değil."
"Peki sorun ne?"
"İstediğin her şeyin olmasını istemen."
"Magnus farkında mısın bilmiyorum ama daha 2 günlük bir ilişkide 7 kere filan trip yedim. Bunu genel zamana vursak ne kadar trip yiyeceğim ben bu ilişkide?"
"Sadece..." dedim yutkunarak. "Kontrol manyağı gibi davranıyorsun."
"Çünkü öyleyim. Neden hiçbir zaman ciddi bir ilişkim olmadı sanıyorsun. Bağlanmaktan kaçınmanın yanında bana birkaç günden fazla tahammül eden birisi net mazoşisttir."
"Kesinlikle mazoşist değilim."
"Öylesin demedim, gülü seven dikenine katlanır diye bir söz var bilirsin. Birazcık dikenlerime katlanmak zorundasın."
Eli karnımda daireler çizerken ona itiraz etmek o kadar zordu ki...
"Seninle olmayı ve vakit geçirmeyi seviyorum Alec ama sürekli istediğin şeyler olsun istiyorsun ve olmazsa da deliriyorsun. Bence... kendini biraz frenlemen lazım."
"Frenlemezsem ne olur?"
"Mazoşist olmak zorunda kalırım." Dediğimde hafifçe gülmüştü. "Bana bu kötülüğü yapmak mı istiyorsun?"
"Hayır ama kendimi düzeltmek saçma geliyor. Birisi için değişmem ben."
"Zaten beni birisi olarak görüyorsan bu ilişki baştan sona yanlış." Dedim sert bir ses tonuyla. Sanırım o an ciddi olduğumu anladı.
Karnımda dolaşan elleri öylece sabit kalmıştı.
"İlişkimiz daha iki günlük Magnus, bırak da bazı şeylere zaman karar versin."
"Evet iki günlük ama daha uzun olması için çabalamamız gerekiyor ve inan bana ben çabalıyorum. Senden de aynı çabayı görmek istiyorum hepsi bu."
"Söz veremem." Dediğinde kırılmıştım. Ciddi anlamda içimden bir şeyler kopmuştu. "Ama denerim, ne kadar mümkünse tabi."
O an bunu demesi bile yeterli gelmişti, içimden bir ses denemeyecek dese bile bu yalana inanmaya çalışmak o an için en kolay yol olarak gözükmüştü gözüme.
Bu anın garip sessizliğini çalan telefonum bozmuştu.
Hafifçe Alec'in kolları arasından kurtuldum ve elime telefonu aldım
"Matt arıyor." Dememle Alec'in yüzü değişmişti resmen.
"Efendim Matt."
"Nasılsın bebeğim?"