Kahvaltı normal denecek şekilde ilerlemiş olsa da ben olanlar yüzünden hem sinirli hem de gergindim.
Dün beni öpmesini geçtim sabah gelip benimle resmen dalga geçmiş olması şu an onu öldürmek istememe neden oluyordu.
"Sorun ne Mags?" Dedi bana dalga geçercesine bakarak. "Sinirli gözüküyorsun."
"Bir şey yok." Dedim elimdeki çatalı sıkarak. Beni etkilemiş olması da ayrıca sinir bozucuydu.
"Catarina, Madzie ile salona gider misiniz?"
Catarina'ya gitmemesi için bir bakış attım ama aynı bakışı gitmesi için Alec de ona atıyordu.
"Henüz kahvaltım bitmedi." Dedi Cat imayla konuşarak. İçimden işte benim kızım diye tezahürat yapmıştım.
Alec ise sinirle ve pes ederek önüne döndü.
"Magnus buraya daha sık geleceğini söyledi bana." Dedi Madzie içimi ısıtan bir gülümseme eşliğinde.
"Önce benden izin almalı, burası benim evim sonuçta. Ama merak etmesin, birkaç bedel karşılığında buraya gelebilir."
Tam cevap verecektim ki benden önce Cat söze atladı.
"Magnus'un buraya gelmesine gerek yok Madzie, ben buraya gelir seni dışarıya çıkarırım ve Magnus da gittiğimiz yere gelir vakit geçirirsiniz."
Resmen Alec'e dikleniyordu şu an.
"Oluuur." Dedi Madzie sevinçle. "Olur değil mi Alec?"
"Buna izin veremem Madzie, yanımdan ayrılamazsın."
"Onu bu kadar düşünüyorsan geceyi de onunla geçirir, onu bize emanet etmezdin."
"Amacın ne Catarina?" Dedi Alec soğuk bir sesle.
"Diyorum ki, bence Magnus ile konuşurken sözlerine dikkat etmelisin. Hiçbir şey için sana bir şey borçlu değil."
"Madzie odana git tatlım." Dedi Alec emreder bir halde. Madzie aceleyle yanımızdan giderken Alec'in gözleri sinirle üstüme çevrildi.
"Arkadaşına söyle benimle düzgün konuşmayı öğrensin."
"Kimseyle düzgün konuşmayı öğrenmeme gerek yok. Başta sırf beni iyileştirmek için onu hizmetçin olarak kullandın, sonra onu çektiğin bir fotoğraf ile tehdit ettin. Şimdi de belli ki dün gece ve bu sabah bir şeyler yaşadınız ve hala daha onun hakkında konuşurken konuşmana dikkat etmiyorsun. Eğer onunla uğraşmaya devam edersen hiç görmediğin bir yüzümle karşılaşırsın Alec."
Kendimi savunabilirdim ama Alec'in şu anki yüz ifadesini görmek bile çok keyif almama neden oluyordu.
"Evimden gidin, ve sen Magnus. Haftaya o yemeğe geleceksin."
"Geleceğim ve sen o fotoğrafı sileceksin. Aksi halde kötü yüzüyle karşılaşacağın tek kişi Catarina olmaz."
...
"Ne? Seni öptü mü?" Diye bağırdı Catarina. Enstitüye dönmüştük ve ben ona olanları anlatıyordum.
"Sesini alçalt biraz Cat, tüm enstitüye bunu duyurmana gerek yok."
"Nasıl ona izin verirsin bu konuda!"
"Sence izin istedi mi sanıyorsun? Birden yaptı ve ben de onu itip sonra da tehdit ettim. Umrunda olduğunu sanmıyorum gerçi."
"Dün öyle olduysa neden akşam orada kalmaya devam ettik, söylesen anında giderdik Magnus. O seni ne sanıyor, öylece seni öpemez ya da tehdit edemez."
Daha sabah olanları anlatmadan bu derece sinirlenmişse...
"Sabah da bir şeyler yaptı." Dediğimde gözlerini pörletip beni süzdü.
"Seni taciz etmesi ile ilgili bir şey daha duymak istemiyorum. Sizi o odada yalnız bırakmamalıydım ama dün gece olanları bana anlatsaydın bırakmazdım zaten."
"Aslında kötü bir şey olmadı. Yani, of bilmiyorum."
"Bir saniye?" Dedi şaşķınca beni süzerek. "Ondan etkilendiğini söyleme bana."
"Bilmiyorum."
"Bilmiyor musun?"
"Bak Catarina, hayatımda ilk kez Ragnor (ALLAH'IM SEN AFFET) dışında birisi beni etkiliyor. Ki ona olan hislerimi değil söylemek, düşünmeyi bile kestim. En yakın arkadaşından hoşlanmak nasıl bir duygu bilemezsin."
"Tabiki de bilemem ama yapma Mags, o bir büyücü ve... ve seni tehdit edip sana zorla bir şeyler yaptırıyor."
"Büyücü olması bir sorun yani? Ama en yakın arkadaşından hoşlanan birisi o kadar da tuhaf gelmiyor mu sana?"
"Sen büyücülerden nefret edersin."
"Onunla bir şeyler yaşamak istemiyorum zaten Cat, bu konuda için rahat olsun. Sadece benden uzak durmasını istiyorum. Aksi halde kendimi onu yatağında bulacağım."
"Seninle oynuyor." Demesi ile biraz da olsa üzülmüştüm. "Ve sen buna izin veriyorsun."
"Başka şansım yok."
"Benim tanıdığım Magnus buna asla izin vermezdi. Bir fotoğraf ya da öyle bir şey seni korkutmamalı. Ben her şeye hazırım Mags, olanları annene anlatırım. Herkese anlatırım."
"O yemeğe gitmek zorundayım."
"Magnus onun tek amacı seni etkileyip yatağa atmak, gerçekleri göremiyor musun? Ve bu gidişle bunu yapacak."
"Ona izin versem sonra da hayatından çekip gitsem nasıl olur?"
"SENİ ÖLDÜRÜRÜM."
Gözleri adeta sinirle parlamıştı.
"Tamam bu seçeneği hemen çöpe atıyorum."
"Aslında benim çok mükemmel bir fikrim var." Demesi ile anında olaya odaklandım.
"Anlat."
"Madem seni etkilemeye ve yatağa atmaya çalışıyor, biz de ona istediğini vermeyiz."
Bir kaşımı kaldırıp onu süzdüm.
"Onu etkile Magnus, biliyorum bu konuda berbatsın ama kur yap. En iyi gülüşünü at ona, arada temas et. Etkilensin ama gece sonunda onu öylece bırakıp buraya dön ve bir daha da sanki bir şey olmamış gibi onu arama. Kudursun ve kendisi seni arasın."
"Bunların hepsini aynı anda yapamam, heyecandan üstüne kusarım."
"Sen hayatta gördüğün en sert gölge avcısısın, niye bu hale geldin ki?"
"Ragnor ile yan yana geldiğim zamanki halimi bilmiyor gibi konuşuyorsun."
Bildiğini belirten şekilde kafa salladı ve umutsuzca önüne döndü.
"O zaman yemeğini ye ve geri gel. Ya da planın neyse onu yap. Ama benim tanıdığım Magnus ona asla boyun eğmez."
"Biliyor musun? İçimden bir ses bunu yapacağımı söylüyor."
"Bende o sese acilen kulak vermelisin."
...
Magnus'a kızıyorum ama aynı zamanda hak da veriyorum çünkü sonuçta hiç sevgilisi ya da ilişkisi olmamış...
İkisinin özelliklerini değiştirdim ama karakterleri aynı. O yüzden Magnus duygusal Alec de sert bir karakter sergiliyor. Nedense böyle olmaları daha çok hoşuma gitti.
Neyse siz de yorum yapın 💙💜