43. bölüm

1.9K 147 69
                                    

"Neler oluyor Magnus, üzüntünü hissettim resmen."

Catarina odaya girdiği zaman sırtımı dikleştirdim ve iyi görünmeye çalıştım ama işe yaramadı.

"Kötü şeyler oldu çünkü. Kapıyı kapatıp içeriye gelir misin?"

Hızlıca kapıyı çekti ve yatakta yanıma oturdu.

"Catarina, sana anlattığım hiçbir şeyi bir başkasına anlatmamalısın anlaşıldı mı?"

"Tabiki de anlatmam. Bana güvenebilirsin."

"Ama bu clave ile ilgili bir olay, yani onlardan bile saklamamız gerekiyor."

"Magnus, sen ve Clave arasında seçim yapsam seni seçerim bunu sen de biliyorsun. Kurallar umrumda mı sanıyorsun, sen yeter ki bana anlat ve kendini iyi hisset. Önemli olan da bu."

"Sen harika birisin." Dedim onun elini tutarak. "Ve  ben de çok çaresiz bir durumdayım Catarina."

"Anlat."

"Baştan başlayacağım. Geçenlerde annemle konuşurken sinirle ağzından bir şey kaçırdı. Bana dedi ki, aslında babam bizi terk etmemiş hatta... hatta varlığımdan bile haberi yokmuş. Annem beni bir gölge avcısı olarak büyütmek için onu bırakmış."

Catarina şaşkın bir yüz ifadesi ile beni dinlerken hızlıca devam ettim.

"Bunu duyunca kendimi çok kötü hissettim ve Alec'in yanına gittim. Alec bir büyü yardımıyla babama ulaşabileceğini söyledi ben de o an sonuçları olabileceğini düşünmeden kabul ettim."

"Neler oldu Magnus?"

"Alec anılarımda Albert'ı gördü. Ve... asıl bomba ne biliyor musun? Alec'in kardeşini Albert öldürmüş."

Catarina'nın ağzı birkaç saniye açık kalmıştı. Kafasını iki yana sallayıp kendini toparlamayı denedi.

"Be.. ben ne diyeceğimi... bilmiyorum."

"Ben de o an öyle oldum. Şu an Alec intikam yemini etmişçesine Albert'ı öldürmeyi düşünüyor ve onu vazgeçiremedim. Eğer Albert'ın suçu ispatlanamazsa Alec'in de başı yanar ama beni anlamıyor. Kanunları kabul etmiyor, o kanunlar sadece bizden birisi zarar görünce işliyormuş..."

"Bak Magnus, belli ki Alec şu aralar mantıklı düşünemiyor. Ona biraz hak vermeye çalış. Sevdiği birisini kaybetmiş, mantıklı düşünemez ki. Aynı durumda sen olsan kanun, düzen filan umrunda olur muydu?"

"Olmazdı." Dedim bir an için Catarina'nın bir aşağı dünyalı tarafından haksız yere öldürüldüğünü düşününce.

"O zaman Alec'i de anlamaya çalış. Onunla sakin bir kafayla konuş olur mu? Bu şekilde ikiniz de bir yere varamazsınız."

"Teşekkür ederim Catarina, bu konuda desteğine çok ihtiyacım vardı."

"Her zaman senin yanında olduğumu bil. Nasıl bir karar almış olursan ol."

...

Kapıyı birkaç kez tıklattıktan sonra kapı büyüyle açılmıştı.

İçeriye adım attım ve terasta öylece şehri izleyen Alec'e doğru ilerlemeye başladım.

"Beni Clave'e bildirdin mi gölge avcısı? Ne zaman  hakkımda araştırma yapmaya başlarlar?"

"Öyle bir şey yapmadığımı biliyorsun." Deyip yanında durdum. Yüzüne kısa bir bakış atmış olsam da ifadesiz halinden hiçbir çıkarım yapamamıştım.

"O zaman niye geldin?"

"Sana destek olmaya."

"Desteğine ihtiyaç duyduğumu kim söyledi?"

Cevap vermedim, versem de sonuna kadar beni tersleyecekti biliyorum.

"Cidden neden geldin Magnus?"

"Aptalca bir karar alıp uygulama diye."

"Bu aptalca karar üvey babanı öldürmekse eğer, boşuna zahmete girme derim."

"Alec lütfen, lütfen bana birazcık izin versen. Birazcık güvensen ve olayı ben araştırsam. Bak... eğer bir şey bulamazsam..."

"Bir şey bulamazsan bana güvenip yardım mı edeceksin?Bunu yapmazsın Magnus, ikimiz de biliyoruz."

"En azından denememe izin ver. Bırak da olayı kendi yöntemlerim ile çözmeye çalışayım. Lütfen Alec..."

Elimi elinin üstüne koyduğum zaman bir süre boş gözlerle elimi inceledi.

"Bir ay Magnus, yalnızca bir aylık zamanın var. Eğer bir şeyler bulamazsan kendi yöntemlerimle olaya el atarım anladın mı beni? Yoluma kimin çıktığını da önemsemem."

Elini benden çekip hızlıca içeriye doğru ilerlemeye başladı. Böyle olmak istemiyordum, bu şekilde... uzak olmak.

"Şunu yapma, benden uzaklaşıp durma." Dedim sinirle ona dönerek. "Sana yardım etmeye çalışıyorum Alec. Kardeşin bunu mu isterdi? Kendi hayatını da batırmanı mı isterdi?"

"İSTEMEZDİ EVET AMA NE YAZIK Kİ BUNU SÖYLEYEMİYOR ÇÜNKÜ SENİN ÜVEY BABAN OLACAK O PİSLİK KARDEŞİMİ ÖLDÜRDÜ."

Öyle çok bağırmıştı ki... Birkaç saniye gözlerimi kapamak zorunda kalmıştım.

"Kabul ettim işte Magnus, sana zaman verdim. Benden daha ne istiyorsun sen? Daha ne vereyim istiyorsun? Rahat bırak beni! Kötüyüm anlamıyor musun ya, göremeyecek kadar kör müsün? Elim kolum tutmuyor sinirden, düşünemiyorum doğru düzgün. Mantıklı konuşamıyorum ama sen üstüme geliyorsun. Üstüme geldikçe kalbini kıracağım şunu anla ve benden uzak dur."

Elindeki bardağı öfkeyle yana fırlatıp arkasını döndü ve odasının kapısını açıp odasına girdi.

Kendimi bir an için çok bencil hissettim, onu anlayamıyordum. Kendimi onun yerine koyamıyordum.

Onun ardından odaya giriş yaptım. Yatağına oturmuş öylece yeri izliyordu.

İçimden bir ses onu rahat bırakmamı, kendi başına kalması gerektiğini söylüyordu ama vicdanım buna izin vermiyordu.

Yanına ilerleyip elimi omzuna koydum ve hafifçe omzunu sıktım. Aniden dönüp sıkıca bana sarıldı, bunu beklemediğim için birkaç saniye afallamış olsam da hızlıca ona karşılık verdim.

"Desteğine ihtiyacım var." Dedi sakince. "Çok var, anlamıyorsun ama var."

"Birbirimizin desteğine ihtiyacımız var Alec."

"Ne yapacaksan yap Magnus, ama eğer yapabileceğin bir şey kalmazsa bana da engel olmayacaksın. Bunun sözünü verebilir misin?"

"Bunu, zamanı gelince konuşsak nasıl olur?"

"İzin vermeyeceksin değil mi?"

"İzin almayacaksın değil mi?"

İkimiz de o an, bunları biliyorduk.

İkimiz de birbirimize hiçbir konuda söz vermemiştik.

Ama o an, omzuma öylece başını dayamışken, hiçbir şey yapasım gelmedi. Sadece, saçlarını okşadım. Yavaşça, sakinleşmesi için...

Dudakları sakince boynuma temas etti. Beni yavaş yavaş öperken hiçbir şey söylemedim.

Kendimi yavaşça geriye verip onu da yanıma çektim ve omzuma uzanmasını sağladım. Nefesi boynuma çarparken bir yandan da saçlarıyla oynuyordum.

"Bu işin sonu iyi bitmeyecek öyle değil mi Mags?"

"Umutsuz olmak zorunda mısın?"

"Umutsuzluk benim doğamda var."

"Sana şunun sözünü verebilirim Alec, sonucu ne olursa olsun senin yanında olacağım."

"Ben de sana şunun sözünü verebilirim. Babanı bulmak konusunda her zaman sana destek vereceğim."

O an için ikimiz de birbirimizin en çok ihtiyacı olan şeyler konusunda birbirimize söz vermiştik ve ikimiz de sözlerimizi kesinlikle tutacaktık.

...

Another WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin