"Tamam bunlar çok iyi." Dedi Matt beni süzerek. "Dostum yakıyorsun."
"Cidden gay bara gitmek zorunda mıyız?"
"Evet çünkü yüzlerce çıplak erkek görebilirsin ve hepsi senin için deli olacak tipler." Deyip yakamı düzeltti. "Ayrıca dans da edeceğiz."
Sabah Matt ile dans provaları yaptık ve ondan iyi dans ettiğim için kıskançlıktan çatladı ama hala dans etmemde ısrarcı davranıyor.
"Gay barda dans etmeyeceğin Matt."
"Direk dansı da tercihimdir."
"Matt!"
"Neyse gel hadi bebeğim gidiyoruz. Gece bizi bekler."
"Bebeğim?" Dedim tek kaşımı havaya kaldırarak.
"Bebeğim, hayatım, canım, minik pandam... gayler bunları söyler genelde."
"Lütfen söyleme şöyle şeyler, kusacağım."
"Tamam balım."
"Matt beni öldürürsün sen!"
...
Bardan içeriye girdiğim zaman panik olmuştum resmen. İlk defa açıkça bir gay barda bulunuyordum.
"Kasma kendini Magnus, buradaki herkes senin gibi."
"Ben gölge avcısıyım."
"Ben de öyleyim ama kim takar. Irkçı olmaya gerek yok sonuçta." Dedi yanımızdan geçen bir adamın kalçalarını süzerek. "Cennet burası sanırım. O kalçalara neler neler yapacağım ah ah..."
"İlk andan başladın sapıklığa." Dedim sinirle.
"Kıskandın mı güzelim?" Deyip yanağımdan makas aldığında kahkaha atacaktım.
"Git bize içki al, yeter bu kadar şaklabanlık."
Emredersiniz dercesine bir hareket yapıp yanımdan uzaklaştı. Matt burası cennet dese de bana pek öyle gelmiyordu.
İnsanların bana yiyecek gibi bakmaları hoş değildi çünkü.
Ben onlara öyle bakmıyordum, çünkü genelde bunu yapmazdım.
Tek gecelik şeyler hiçbir zaman bana göre olmamıştır.
"İçecekler geldi." Dedi elime bir viski tutuşturarak.
"Viski ile mi giriş yaptın cidden? Daha hafif bir şey bulamadın mı?"
"İç işte, ne mızmızsın sen öyle."
Bardağıma içkisini tokuşturup içkiyi kafaya diktiği zaman ben de yavaş yavaş içkiyi içmeye başladım.
"Bitir içkini, sonra da dans edelim."
"Bu içki hiç bitmesin istiyorum şu an."
"Oyalandığını anlarsam içki filan umrumda olmaz sürükleyerek sahneye çıkarırım seni."
"Tamam tamam bir şey demedim." İçkinin kalan son yudumunu da içip bardağı yana koydum. "Pekala dans edebiliriz."
"So nun da." Diyerek beni sahneye çekti ve insanların arasına dalmamızı sağladı. Çok kalabalık, fazla kalabalık. Sevmediğim şekilde kalabalık...
"Cidden dans etmek zorunda mıyım?" Dediğimde beni belimden tutup kendine çekti.
"Zorundasın." Dedi gülerek. Sonradan dans etmeye başladığında öylece hareketsiz bir halde onu izleme işine giriştim.
"Karşılık versene."
"Sen devam et." Dediğim sıra telefonuna mesaj gelmişti. Bildirimden mesajı okudu.