"Bir dakika anlamadıysam tekrar anlat, şimdi sen... babanla konuşamadım ama onun evini kiraladın ve ikinizin o evde kalacağını söyledin öyle mi?"
"Onun evi değil, kardeşinin evi." Dediğimde bana ciddi misin bakışı atmıştı. "Tabi bu önemli bir detay değil."
"Magnus bana haber vermeden nasıl böyle bir karar alırsın sen?"
"O an düşünemiyordum. Bak... sadece birkaç kere gitsek de olur. Işıkları açarız filan sonra sen yine kendi evine portal açar gelirsin. Sadece... ben hazır hissedene kadar beni idare edemez misin?"
"Bir de ailenle yemek yiyeceğim onu da unutma."
"Çok zor olmayacak. Alec lütfen..."
"Bilmiyorum, bana aşırı derecede emrivaki yaptın şu an."
"Farkındayım ama Alec bu benim için çok önemli biliyorsun."
"Biliyorum ama yine de..."
Ona son derece sevimli bakışlar atmaya başlamıştım.
"Sen böyle bakarken karar vermek çok zor."
"O yüzden böyle bakıyorum zaten."
"Magnus bak..."
"Tamam tamam sorun değil, anlıyorum ben seni."
"Beni bir dinlersen..."
"Belki senin yerinde olsam ben de kabul etmekte zorlanırdım."
"Magnus!"
"Efendim."
"Kabul ediyorum."
"Düşününce yaptığım şey oldukça bencillikti ama... bekle kabul mü ediyorsun?"
"Sanırım bir süre rol yapabilirim. Gerçi pek de rol sayılmaz sonuçta sevgiliyiz ama olduğum kişiden farklı bir kişiymişim havası vereceğim. Yani... baban benim nasıl birisi olduğumu bilse sevmez. Biraz rol yapmalıyım sanırım."
"Ben seni seviyorum ya, bu yetmez mi?" dedim ona yaklaşıp elimi yavaşça beline atarak.
"Tek tesellim bu desem?"
"Daha fazla teselli verebilirim." dedim dudaklarına yaklaşarak.
"Buna ihtiyacım var, hem de çok."
Dudaklarına yavaşça dudaklarımı değdirdim ve sakince onu öpmeye başladım.
"Devam etmeyeceksek hiç başlamayalım gölge avcısı." diyerek hafiften geriye çekildi.
"Annemle konuşmam lazım bu yüzden enstitüye dönmeliyim. Bana neden babamın istediği ismi verdiğini sormam gerekiyor."
"Babanla görüştüğünü söyleyeceksin yani."
"Saklama gereği duymuyorum açıkçası. Ayrıca söyleyeceğim fazlaca şey var."
"Sakın Albert olayından bahsetme."
"O konuyu açmam kesinlikle."
"O zaman..." dedi kırılmış bir yüz ifadesi takınarak. "Devam etmiyoruz öyle mi?"
"Ne yazık ki..." deyip ikinci kez onu öptüm. "Ama sonuçta sürekli beraber vakit geçireceğiz. o vakitleri iyi değerlendiririz merak etme."
"Öyle olsun bakalım."
...
Enstitüye döndüğüm zaman Albert hızlıca yanıma gelmişti.
"O gün olanları annen anlattı ama bana kızman yersiz Magnus."