Odanın kapısının kilidi açıldığı zaman şaşkınlıkla kapıya bakmıştım.
Beni mi deniyordu acaba? Dışarı çıkıp çıkmayacağımı mı merak ediyordu?
Sonra kapı açıldı ve Alec bana baktı.
"Gitmek istersen gidebilirsin, seni burada sonsuza dek zorla tutamam."
"Aslında tutabilirsin, sen kafana koyduğun her şeyi yapıyorsun çünkü."
Birkaç saniye durup yüzüme öylece baktı.
"Haklısın ama yine de gitmene izin vereceğim."
Hızlıca ayaklanıp fikrini değiştirmeden önce odadan çıkmak için kapıya yöneldim.
Kapıdan çıktığım anda bileğimden tutup beni kendine çekti. Aha kesin benle dalga geçiyordu az önce.
"Ama şunu bilmelisin ki, senin yerin her zaman benim yanım. Sana ait olan her şey bana da ait ve bana ait olan her şey de sana ait. Seni seviyorum Magnus ve sinirle söylediğim her şeyin canı cehenneme. Ben sinirle söylediğim şeylerden bile genelde pişman olmam ama senleyken her defasında kendimi pişman ve özür dilerken buluyorum. Senin benim üstündeki etkin bu işte."
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı yavaşça.
"Şimdi istersen gidebilirsin ama şunu unutma, sen her zaman buraya aitsin."
Yavaşça dudaklarını geri çekse de alnı alnıma temas ediyordu.
"Kimden tavsiye aldın?"
"Ne?"
"Kimden tavsiye aldın? Catarina? Clary? Başkası?"
"Kimseden tavsiye almadım." Dediğinde ona inanmaz gözlerle bakmıştım. "Tamam belki... belki biraz Jace ile konuşmuş olabilirim ama söylediklerim tamamen gerçek düşüncelerimi içeriyor."
"Jace mi? Onun kendine hayrı yok. Ondan mı tavsiye aldın?"
Dudakları aşağı doğru kıvrıldı ve başını önüne eğdi.
"Özür konusunda berbatım öyle değil mi? Her defasında daha çok batırıyorum."
Onun bu hali içime oturmuştu.
"Aslında çok iyiydin." Dedim onun yüzüne dokunup.
"Öyle miydim?"
"Evet, yani bayağı bir gelişme var."
"Gidecek misin?" Deyip beni bir kez daha öptü. "Gitme. Zaten bir haftadır uzağım senden. Tenini özledim, kokunu. Dudaklarını."
Beni tekrar öpmüştü, ve tekrar.
Küçük küçük öpücükler konduruyordu dudaklarıma ve ben teslim olmak üzereydim.
"Yapma şunu."
"Hadi artık diretme."
Elinin yavaş yavaş kalçama doğru indiğini hissettim, bir insanı nasıl çileden çıkaracağını iyi biliyordu.
Diğer eli de aynı şekilde kalçama inerken dudaklarından uzaklaşmaya çalıştım ama ani bir hareketle beni kucağına alıp sırtımı da sertçe duvara çarptı.
"Cidden öpüşümden kaçabileceğine inandın mı sen?"
Tekrar dudaklarımı esir alırken şu saatten sonra ölüyorum desem durmazdı.
Alec'ten daha tehlikeli olan bir şey varsa o da benden uzak kalmış bir Alec'ti.
"Magnus sence birlikte olursak bunu Albert hisseder mi? Yani fiziksel hasar aldığın zaman hissediyor ve ben birazdan sana fiziksel olarak bayağı zarar vereceğim gibi duruyor da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another World
Fiksi PenggemarPeki ya Alec bir büyücü ve Magnus bir gölge avcısı olursa?