"Bu sefer bağlantıyı kesmek yok." Dedi Alec elimi tutarken. "Söz veriyorum babanı bu sefer bulacağız."
"Sana inanıyorum." Dedim endişeden uzak bir gülümseme atarak. "Başlayalım hadi."
Sakince gözlerimizi kapadık. O anda gözümün önünden anılar geçmeye başladı.
Yine bir anıya odaklandım ve saniyeler içinde o anının içindeydim.
Bu sefer anıda ben Albert ve annem vardı ve bu anıyı biliyordum.
Bu anıda olmak istemiyordum ama bağlantıyı koparamazdım.
"Büyücüler kötü değiller." Dedim Albert'ın karşısına dikilerek. "Onlardan birisiyle tanıştım ve bana yardım etti."
"Onlardan birisiyle konuşmaman gerektiğini sana kaç kere söyleyeceğim seni baş belası şey!"
"Ona bağırma." Dedi annem sinirle. "O daha küçük bir çocuk, onu korkutuyorsun."
"Bu çocuğa böyle mi eğitim vereceksin Mayra?"
"Bırak da kendi kuralları olsun ve istediği gibi yaşasın."
"Onların neler yaptığını biliyorsun, masumları ve gölge avcılarını öldürüyorlar Mayra!"
"Sen kötü birisin." Dedim onu iterek. "Kötü olan sensin!"
"Sense hiçbir şeysin. Benim için hiçbir şeysin küçük baş belası! Odana git hemen."
"Bana ne yapacağımı söyleyemezsin."
Beni kolumdan çekiştirmeye başladığında annem onu sertçe itip yumruğu yüzüne indirmişti.
"Bir daha ona dokunursan seni öldürürüm anladın mı beni? Uzak dur ondan."
Albert bir süre öylece ikimize bakıp "Ne haliniz varsa görün." Diyerek yanımızdan ayrılmıştı. Annemse beni odama götürdü.
O an aniden, hiç bilmediğim bir anıda buldum kendimi. Annemi görüyordum, öylece aynanın karşısında durmuş kendini izliyordu.
Sanırım şu an annemin anılarına giriş yapmıştık.
"Belli olmaya başlıyor." Annem karnına bakarak söylemişti bunu. "Ya ona söylemem lazım ya da..."
Aklına gelen fikir ile yüzü asıldı.
Tam o anda içeriye bir adam giriş yapmıştı.
"Neden yanıma gelmiyorsun?" Yaklaşıp anneme arkadan sarıldığında bu kişinin babam olduğunu daha net anlamıştım.