Sabah birtakım seslerle gözlerimi açmıştım.
"Sana kahvaltı hazırladım, ayrıca eşyalarını tekrar buraya getirdim ve yerlerine yerleştirdim."
Elindeki tepsiyi yana bırakırken ben hala kendime gelmeye çalışıyordum. O sıra Alec yanıma oturup yüzümü elleriyle kavradı.
"İyi uyudun mu? Dün sen uyurken yüzündeki kanları temizledim bir de yastığına bulaştığı için yastığın kılıfını da değiştirdim."
Yaklaşıp dudağıma küçük bir öpücük bırakmıştı. Sonra uzanıp burnumdan da öptü.
Bana böyle davranman için ölümden dönmem mi gerekiyordu?
"Teşekkür ederim."
"Sen kahvaltını et hadi, ben de Albert'ı kontrol edeyim. Kaçamaz ama ne olur ne olmaz baksam iyi olacak."
Yanımdan kalkıp kapıya yöneldiğinde karnımın guruldama sesi odada yankılandı. Cidden çok acıkmıştım.
Yandaki tepsiyi üstüme çekip bir şeyler yemeye başladım. Bir hafta ondan ayrı kaldığımda; yatağımı, yastığımı, kahvaltılarımızı ve onu ne kadar özlediğimi fark etmiştim.
Her ne kadar şu an hiçbiri bana ait gibi gelmese de bir zamanlar öyle hissediyordum.
Düşüncelerim etkisiyle iştahım kapanmıştı resmen, daha demin açlıktan ses gelen midem şu an yiyecek bir lokmayı bile içinde istemiyordu.
Tepsiyi yana bırakıp dizlerimi karnıma çektim ve çenemi de dizlerim üstüne yerleştirdim. Çok geçmeden Alec odaya geri dönmüştü.
"Hiçbir şeye dokunmamışsın." Dedi tepsiye bakarak. "Ye hemen onları."
"İştahım kesildi."
"Magnus, ikinci sefer bu kadar kibar söylemem, ye şunları diyorum."
Ve hoşgeldin eski Alec, ben de nerede kaldın diye düşünüyordum.
"İştahım yok diyorum, zorla mı yedireceksin?"
"Gerekirse öyle yaparım, ye şunları." Tepsiyi eline alıp kucağıma koydu ve yatakta yanıma oturup gözlerini üstüme dikti.
"Çok inatçısın." Dedim elime çatalı alarak.
"Biliyorum, bu özelliğimi çok seviyorum."
Zorla da olsa bir şeyler yemeye başladığımda Alec de eline bir şeyler alıp ağzıma tıkmaya başlamıştı.
"Şundan da ye!"
"Yiyorum görmüyor musun?"
Tepsideki çoğu şeyi silip süpürmüştüm.
"Dün gece sen uyurken annen aradı, ben açtım telefonu. Senin iyi olduğunu ve daha iyi olacağını ama bir süre burada kalman gerektiğini söyledim. Albert olayı hakkında da kimseye şimdilik bir şey söylemeyecek. Soran olursa da bir süre kafasını dinlemek istiyormuş diye geçiştirecek."
"Enstitüde Albert'a yardım eden birkaç kişi varmış, eğer bana bir şey olursa onlar olayın peşini bırakmaz ve sizden intikam alırlar dedi."
"Olaya karışanların hepsinin ismini biliyorum Magnus, sana isimleri veririm."
Kafamı olumlu anlamda sallayıp tepsiyi yana bıraktım.
"Ve ben evime dönmek istiyorum Alec."
"Burası da senin evin ve konu tartışmaya kapalı."
"Kavga ettiğimiz zaman kendi evin olacak ama aramız iyiyken ikimizin evi olacak değil mi?"
"Sinirle yaptığım bir şeyi ne kadar uzatmayı düşünüyorsun? Ayrıca olaydan uzak durmak isteyen sen değil miydin? Ailen, sevdiklerin zarar görecek diye bana anlatmadın olayı. Ben de seni uzak tuttum işte, arayıp sana anlatsam olaya dahil mi olacaktın? Yapma Mags, aksine beni vazgeçirmeye çalışacaktın ve daha da sinirim bozulacaktı. Ben de seni olayın dışında tuttum. Albert seninle gelse bile bir şekilde bunu hallederim dedim ama o sandığımdan daha kurnaz çıktı."