Izzy'i kendime çekip ayaklandığım zaman Alec'in sesi kulağıma doldu aniden.
"Magnus yanıma gel."
Izzy'e endişe dolu bir bakış attım.
"Gitmeli miyim?" Dediğimde elini yüzüme çıkardı.
"Git ve onu ikna et."
Başımı olumlu anlamda sallayıp onun yanından uzaklaştım. Sakin adımlar ile karanlığa doğru ilerlediğim esnada bir şey aniden beni karanlığa çekti ve o an gördüğüm tek şey Alec'in parlayan gözleriydi.
Beni sert bir yere yaslayıp soluğunu yüzümde hissedeceğim kadar bana yaklaştı. Yavaş yavaş karanlığa alıştıkça onun yüzünü de seçmeye başlamıştım.
"Sen de mi Izzy gibi düşünüyorsun hah? Kurtarılmaya değmez birisi olduğumu mu düşünüyorsun?"
Şu an ne yapmam gerekiyordu? Üstüne daha çok gidip onu kışkırtmam mı lazımdı yoksa... yoksa doğruları mı söylemem gerekiyordu?
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve içimden gelen şeyi yaptım.
Elimi sakince boynuna doğru çıkardım ve deli gibi hareket eden o yılan figürünün üstünde parmağımı gezdirdim.
"Öyle düşünsem buraya gelir miydim Alec? Ya da... sen bana zarar vermeye başladığında hala ısrarla seni ikna etmeye çalışır mıydım? O portala kendimi atmayı düşünür müydüm sence? Çünkü inan bana bu halini görmek daha fazla acı veriyor bana."
Yavaşça yerimde yükselip dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım ve onu kendime çektim. Hafifçe bana karşılık verdiğinde dudaklarım bu sefer yılan figürü üstüne kaydı ve oraya birkaç öpücük bıraktım.
Aniden bana sarılması ile ne olduğumu şaşırmıştım.
"Bana yardım et." Dedi kulağıma doğru fısıldayıp. "Burada kalmak istemiyorum. Benden vazgeçme."
"Buradan gitmek istersen gideceğiz Alec."
"O beni bırakmaz."
"Babanı ikna edebiliriz."
"Hayır kastettiğim şey o değil." Deyip elimi boynuna çıkardı. "Bu şey... beni bırakmaz. Ona karşı gelmek çok zor."
"Gelebilirsin." Deyip ona daha çok sarıldım. "Ben senin yanındayım Alec."
"Isabelle haklı, ben buna değmem."
Yılan dövmesi daha çok hareketlenince hızlıca yüzümü Alec'e çevirdim ve yanaklarına öpücükler bırakmaya başladım.
"Sen kesinlikle buna değersin. Sen... tanıdığım en mükemmel insansın Alec. Ne yapmış olduğun, burayı sevdiğin ya da burada olmak istediğin gerçeği bunu değiştirmiyor. Seni olduğun kişi olarak seviyorum ve her zaman öyle seveceğim. Ukala, dengesiz, ne yaptığı belli olmayan ama aynı zamanda son derece renkli olan o büyücü... benim sevdiğim Alec tam olarak bu. Şu an karşımda duran Alec'i seviyorum ben. Ve burada kalmaya karar versen de seveceğim. Gelmesen de seni sevmeye devam edeceğim ben. Başka kimseyi değil, sadece seni. Çünkü sana saplanmış durumdayım. İçimden çekip atamıyorum, atarsam ölürüm. Oradasın. Ne yaparsan yap, canımı ne kadar yakarsan yak sensizlik daha acı veriyor. Bu yüzden gitmem çok zor anlıyorsun değil mi?"